Veysel Ulusoy

Ekonomik veriler halkta karşılığını buluyor mu?

29 Eylül 2019 Pazar

Dengeli ekonomilerde verilerin dili ile halkın hissi aynı yönde gider...
Enflasyon düşerken halkın üzerindeki yük azalır...
Sanayi üretimi artarken, işsizlik azalır, halkın geliri ve firmaların satışı artar...
Ekonomi küçülürken en azında gelir dağılımında bozulma olmaz.
Dahası var!
Artan gelir ve ekonomik aktivite ile toplumun eğitim seviyesi, kültürel aktiviteler ve toplumsal kaynaşma aynı çizgide buluşmaya başlar.
Tersi de geçerlidir. Ekonomideki durgunluk çoğu olumlu seyreden bu davranışları yavaşlatır, bazen de durma noktasına getirebilir. Fakat verilerin kendi içinde kafası karışık ise ekonomide davranış bozuklukları ortaya çıkar. Söz konusu kafa karışıklığının ekonomi literatüründeki ismi ise oynaklık yani varyasyondur. Şimdi bu davranış bozukluklarını alt başlıklarla irdeleyelim...

Sanayi üretimi
Genel sanayi üretimi geçen yıla göre yüzde 1.2 azalırken, alt dallardaki madencilikte yüzde 8’lere varan yükseliş yaşanmış. Aynı zamanda, aramalı üretimi yüzde 6.3 azalırken sermaye malı ve enerji üretiminde yüzde 2 civarında artış olmuş. Teknolojik özelliklerine göre bakıldığında ise düşük teknolojik seviyeli üretim ile yüksek olanı artarken orta teknolojik yapıya sahip üretimde azalmalar yaşanmış. Diğer bir ifade ile, sanayi üretiminin kapsamındaki sektörler arasında kayda değer istatistiki oynaklıklar artış göstermiş...

İşgücü piyasası
Hayat pahalılığı, enflasyon, ekonomik büyüme ve diğer ekonomik verilerin ortak noktasını oluşturan işgücü piyasasında son dönemde gözle görülür önemli yapısal değişimler karşımıza çıkıyor. Nedir mi bunlar?
- En son 2008 küresel krizinde yüzde 14’lere varan işsizlik oranı Haziran 2019’da da görüldü.
- Ekonomi son aylarda istihdam yaratma kapasitesini kaybetti.
- Gençler ya işsiz ya atıl.
- Kalite temelli işsizlik yani mesleğini icra edememe yapısal sorun haline geldi.
- Son bir yılda istihdamdaki kayıp 800 bin, işsizlikteki artış 938 bin ve işgücü piyasasına küsüp ayrılanların sayısı da 663 bin oldu. En zor durumlarda bile artış eğiliminde olan istihdamdaki azalma ile işsizlikteki oynaklık sokağın yani halkın ekonomiden beklentilerini de olumsuz etkiledi...

Enflasyon
Son dönemde, hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuş gibi kendiliğinden düşmeye başlayan bir enflasyonla karşı karşıyayız. Karar vericilerin yapısal anlamda bir adım atmamalarına rağmen bu düşüş hem halkın hem de ekonomistlerin kafasını karıştırmışa benziyor.
Nasıl karıştırmasın ki!
Hayat pahalılığı hissi ve olgusu artarken enflasyonun düşmesini rasyonel bir düşünce tarzına sahip bir tüketicinin kabullenmesi oldukça zordur. Bu hissi destekleyen verileri yine Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018 gelir dağılımı tablolarında görmek olası: Buna göre; - 22 milyon kişinin yüzde 70 olasılıkla yoksulluk riski var, - Önceki yıldan bu zamana, en üstteki gelir grubu en alttakilere göre daha da zenginleşmiş… Öyle ki, bu gelir farkının yaklaşık yüzde 750’lere ulaşması hayat pahalılığı hissi endeksi (!) ile enflasyon verilerinin uyumsuzluğunun hangi boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. Özet Verilerin kafası karışık! Bu karışıklık çoğu zaman istatistiki oyunun bir parçası olan baz etkisi ile düzelmiş gibi gözükebiliyor, ama halkın his endeksiyle çelişmesine neden de oluyor... En büyük çelişki ise, pahalılığın artarken enflasyonun düşüyor gözükmesi, sanayideki küçülme azalırken istihdamın düşmesi ve işsizliğin artmasıdır. Daha ne olsun ki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları