Veysel Ulusoy

Döviz kuru şoku

24 Mart 2024 Pazar

Ekonomik krizler, her yapının ve canlının evrildiği gibi değişime uğrar. Şekil değiştirir, evrim süresi farklılaşır, onu etkileyen faktörler azalıp çoğalır ve sonuçta yeni tarzıyla bir ekonomik kriz ortaya çıkar. 

Son 40 yıllık gelişimin fotoğrafıdır bu. Önce ülkelerin bütçesinin denk olmaması nedeniyle dışsal ve içsel ataklarla oluşur ve derinleşirdi. Para arzı ve ücretlerin artması süreci içinden çıkılmaz bir sarmal haline getirir ve kalıcı bir hasar bırakarak uzun yıllar kendini hissettirirdi. 

1990’larda finansal piyasaların derinleşmeye başlamasıyla değişik bir hal aldı ekonomik krizler. Buna uluslararası ticaret açıklığı denen toplam ticaretin ulusal üretim gücünden aldığı payın yükselmesi de eklenince bizim gibi her yönüyle dışa bağımlı ve kalkınmakta olan ülkelerde dış şoklara açık bir piyasa yapısı, bir ekonomi oluştu. 

Finansal açıklık için vurgulamak istemesem de ticaret açıklığının her ülke için, sömürü haline gelmediği sürece ülkelerin kalkınmasına doğrudan etki eden faktörleri içerdiğini belirtmem gerekir. Neredeyse tüm akademik araştırmalar esasında bunu doğrular nitelikte.* 

Finansal ve ticaret açıklığı, sanki bir kadermiş gibi, bize benzer ülkelerdeki ekonomik krizlerin yeni nedenleri haline geldi. 

Yeni nesil yani evrime uğramış krizlerin bu sefer de kaynağını döviz açığı faktörü oluşturmaya başladı. Normal olanı ticaret ile elde etmeniz gereken döviz birikimini kolay yollardan, sıcak para girişi ile yapmaya çalışan fırsatçı hükümetler bu tarz krizlerin de başaktörü olmaya başladı. Tüm işlemlerin finansal getiriye dönüştüğü finansal marketlerde, zayıflayan ülke ekonomilerine yapılan sözde kanuni saldırılar (Buna hep dış güçler söylemi yapıştıran sorumluları hatırlayın!) artık yeni nesil finansal krizleri doğuruyordu. 

2000’lere kadar böyle gelindi. Milenyum tarzı krizlerde evrim türev ürünlere, yani Nasreddin Hoca’nın tavşanın suyunun suyu yaklaşımına dayalı bir hal aldı. Yeni yeni, karşılığı olmayan finansal mallar yani kâğıt ürünler oluşturuldu. Ülkelerin riskinin bile satıldığı CDS denen bir ürün bile pazarlanmaya başlandı. 

Dahası da var... 

Swap denen para değiştokuşuyla herkesten para alıp vermeler de bu dönemin alışılagelmiş finansal faktörleri oldu. Bu gelişmeler finansal piyasaları öne çıkarıp üretimi olumsuz etkilemeye başladı, doğal olarak. Emek harcamadan hedefe varmayı planlayan bir toplum ve ondan nemalanan bir hükümet yapısı ortaya çıktı. Sıcak para güzeldi ama bu öncekilerin aksine kırılma yaratmamış süsüyle bezenmiş, süreklilik arz eden ekonomik/finansal krizleri doğurdu. 

***

Diğer bir ifadeyle aklaki çöküntü (moral hazard) ile türev ürünlerin evliliğinden doğan yeni krizler dolaşıyor ortalıkta. 

Böyle bir yapıda genellikle döviz kuru şokları swap denen kısa dönemli borç para ile önlenebiliyor(du). Alternatif maliyeti sosyal refahın çöküşüyle sonuçlanacak böyle durumlarda krizi önlemeye yarayan faktörler esasında krizi kalıcı hale getirip fakirleşmeyi derinleştiriyor. 

Eskiden herhangi bir ekonomik krizi ortalama 6 ay içinde savuşturup ayağa kalkan ülkemizde 2018 yılının başından beri tecrübe edilen derin ekonomik krizin aldığı hal tam da bu nedenlere dayanıyor. 200 milyar dolara ulaşan Merkez Bankası rezervlerinin sıfırlanması hatta 70 milyar eksiye düşmesi yanında dış borcun 500 milyar dolara yaklaşması, yaratılan ulusal gelirin yolsuzluklarla transferi ve ahlaki çöküntü de neden ve sonucuyla fotoğraftaki diğer faktörleri gösteriyor. 

Serbest piyasa koşullarında işleyen bir döviz kuru değerinin devalüasyona uğramayacağı fikri ekonomistler arasında yaygındır. Bu diğer şartlar sabit kaldığı sürece belki de kabul edilebilir bir yaklaşımdır. Ama daha birkaç gün önce, gündemde olmayan faiz artırımının saatler içinde nasıl da 5 puanlık artışa evrildiğini hep beraber gördük. 

Nedeni neydi sizce? 

Ben söyleyeyim: Döviz kuru şoku kapıya gelmişti. 

Süreklilik arz eden yeni nesil krizlerde yaşanmaz denen şeyi de tecrübe ediyorduk neredeyse. Fakirleşmeyi derinleştirerek biraz olsun erteledik. 

* Bir örnek çalışmamızı şu sayfada bulabilirsiniz: https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/02601079X09002000308



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları