Veysel Ulusoy

Çöküşün hikâyesi

26 Mart 2023 Pazar

Hanehalkı, firma ve devlet ekonominin yapısal aktörleridir. Bu üçlü hem tüketim hem de üretim gücüyle ekonomiyi yönlendirir.

Sadece ekonomiyi de değil, bu güçleri ile sosyal hayata şekil verir, onun uzantısı olan siyaset kurumunu da aktif olarak yönetir. 

Aktif yönetim, her ne kadar devletin (hükümet edenlerin) tekel gücüne bırakılmış gibi gözükse de her şeyin paydası olan insan faktörü hanehalkı ve firmaların (üretim birimlerini) yönetime ortak olmasını sağlamaktadır.

Hal böyleyken bu aktörlerden biri ya da birkaçının görevleri dışına çıkmaları ya da bilinçli bir şekilde farklılaştırılmaları sonucu nelerin yaşanacağını tartışmak lazım.

İsterseniz tartışmayı kurumsal yapı ile başlatalım...

KURUMSAL YAPI: DEVLETİN İSKELETİ

Çekirdek ailede çevre, toplumsal, kültürel ve insani değerleri içinde barındıran bir kurallar/değerler bütünü mevcuttur. Bu değerler aile yapısını çoğu zaman sağlamlaştırır, aksamalar olduğunda ise gerekli düzeltmeler yine aile meclisi tarafından yapılır.

Üretim gücünün unsuru olan firmalarda da böyledir. Zamana ve arz ile talebin yapısına göre bazı durumlarda aksamalar olsa da sürekli bir büyüme ve gelir elde etme süreci yaşanır. Piyasaların döngüsel değişimi içindeki türbülansların doğurduğu olumsuzluklar ise belirli bir kısmının üretim gücünden çıkmasına neden olabilir ama yenileri ve değişime uğrayanları ile yola devam edilir.

Devlette durum tamamen farklıdır. Yapısı gereği tüketici, üretici ve düzenleyici rolü ile toplumsal kalkınmanın kurumsal ögesidir devlet. O çökerse her şey çöker...

Şu an ülkemizde olduğu gibi.

Sanki ayakta dimdik duruyormuşçasına verilen görüntünün arkasında esasında bir enkaz var...

Aynen Hatay’da süslü ve renkli bir ortamda konuşan karar vericilerin arkasında saklanamayan enkazın kendisi gibi. 

Basit anlamıyla asırlık Kızılay’ın hayatlar sönüp giderken ticari kurnazlıklar peşinde koşması, ulusun can damarı olan askerin enkazların altında kaybolup giden vatandaşlarla buluşturulmaması, yokluğun ve yoksunluğun kol gezdiği ülkede kendisi zaten enkaz haline gelmiş kurumlarda tam bir saltanat yaşamının sürdürülmesi, devleti planlayan unsurların sadece bir tabelaya dönmesi çökmüş bir yapının kalıntısında gördüklerimizden bazılarıdır.

Daha eğitimi, dış ilişkilerin acınacak halini, merkez bankası ve Hazine’nin kasalarındaki varlıkların nasıl ve nerelere transfer edildiğini, kamu bankaları ve benzer kurumlar ile devletin fakirleştirildiğini katmıyorum sürece... 

Toprağın verimini ortadan kaldıran ve köylüyü ekmeğe muhtaç eden uygulamalara dokunmuyorum bile...

Depremin ilk dakikalarında sokağa çıkması gereken belediye ve valilik görevlilerinin 10-15 gün ortadan kaybolmasını dillendirmiyorum esasında...

Yapmıyorum tüm bunları çünkü hepsi bir sonuç... 

Esas olan tüm bunların nedenini sorgulamak ve yapılması gerekenleri planlamak.

15 Mayıs saat 09.00’da.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerel 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları