Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soma Faciası

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Soma’da başımıza gelen, tarihimizin bu en büyük, dünyada da sayılı büyük kazalarından biri olan maden faciası ve neticesi günlerdir hepimizi perişan etti. Son rakamlara göre tam 284 işçimizi kömürün en karasına, kapitalizmin adaletsiz pençelerine, azgelişmişliğin fütursuz ve yetisiz zihinlerine teslim ettik. Facianın kaynağını önce trafo olarak gösterdiler. Halbuki uzmanlar, büyük olasılıkla, çok yönlü faktörler sonucu kömürün kendiliğinden kızışarak yandığını, ölümlerin de açığa çıkan karbonmonoksit gazından kaynaklandığını ifade ediyorlar. “Yavaş yavaş ölüm” derlermiş adına. Nefes almak suçmuş gibi aldıkları her nefeste biraz daha ölüme yaklaşan, evini geçindirmek, kızını okutmak, oğlunu evlendirmek, annesine bakmak ya da sadece bir lokma ekmek yemek ve hayatta kalmak için ağır ağır ölümü ciğerlerine dolduran yüzü kara, gönlü ak onca insan...
İş güvenliği zafiyetleri açısından en sık eleştirilen, emeğin en hoyratça sömürüldüğü ülkelerin başında gelen Çin’de milyon ton taşkömürü üretimi başına düşen ölüm sayısı 2008’de 1.27 iken Türkiye’de bu rakam 7.22! Milyon ton taşkömürü üretimi başına düşen ölüm sayısının 0.02 olduğu ABD ya da son 30 yılda sadece 3 işçisini kaybeden Almanya gibi gelişmiş Batı ülkeleriyle kıyaslamaya gerek bile yok. Hal böyle olunca, ancak 150-160 yıl öncesinden bulup çıkartılan örneklerden alınan verileri öne sürerek, o günü bugünle kıyaslamaya çalışmak, bugünün koşullarında ve bugünün teknolojisinde yapılan üretimler sırasında gerçekleşen işçi ölümlerinin işin fıtratında olduğunu söylemek de ikna edici olmuyor.
Yaşanan öylesine büyük acılardan sonra, eşini, babasını, kardeşini, arkadaşını, sevdiğini kaybeden insanların yetkililere, yöneticilere gösterdiği tepkiden daha doğal bir şey olabilir mi? Ancak insanların acısıyla da yaşadığı travmayla da ilgilenmeyen, zerre anlayış göstermeyenler, örneğin Başbakanlık’ın resmi müşaviri kendinde, polisin etkisiz hale getirip yerde sürüklediği bir vatandaşı akıl almaz bir hınçla, öfkeyle tekmeleme hakkını görebiliyor. Arkasından bizzat Başbakan’ın, kendisini protesto eden vatandaşı tartakladığı, tokatladığı iddia ediliyor ve bazı görüntüler medyaya yansıyor.
Madenlerde ölüm değildir kaçınılmaz olan; ihmaldir, ucuz emek gücüdür, kölelik düzenidir, denetimsizliktir, özelleştirme, taşeronlaşmadır, tesis, altyapı ve uyarı sistemlerinin yetersizliğidir, kaçış ve yaşam odalarının, çıkışlarının olmayışıdır ölümü kaçınılmaz kılan. Türkiye’nin iş güvenliği konusundaki bozuk karnesidir, koruyucu önlemler zafiyetidir, yatırım eksikliğidir. Özelleşen madenlerin hep daha fazla kazanma, gözü kara bir kâr etme hırsıdır ölüme dönüşen. Paranın tatlı, insan hayatının kıymetsiz oluşudur. Ve biz tüm bu başımıza gelen badirelerden, maden facialarından, patlamalardan, yangınlardan, tersanelerdeki ve diğer birçok yerdeki işçi ölümlerinden ısrarla dersimizi almamakta direniyoruz. Fıtrat değil, kader değil, cinayet olması bundan. Olmuşla ölmüşleri bu kanlı çarklara teslim ederken kara çizmesinin beyaz örtülü sedyeyi kirleteceğini düşünen hangi mahcup canın “fıtratında” ölmek olabilir ki?
Madenlerde özelleşme ve taşeronlaşma uygulamalarına dikkat çekerek Kasım 2013’te verdiği araştırma önergesi, bundan sadece 3 hafta önce sırf muhalefet partisi milletvekili diye, AKP’nin oylarıyla reddedildi CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in. Enerji Bakanı Yıldız Soma’yı 9 ay önce ziyaret etmiş ve orayı örnek maden ocağı ilan ederek övgüler yağdırmıştı ne de olsa. Ve bundan biraz daha önce, 2012 yılında madenin sahibi bir röportaj vermiş ve özelleştirmeyle birlikte kömürün maliyetini 140 dolardan 24 dolara nasıl indirdiğini anlatıyor, nasıl tasarruf ettiğiyle övünüyordu.
Başımıza gelen badireler her defasında aksini gösterse de bize, yine de övünüyorduk demokrasimizle, medeniyetimizle, asla üçüncü dünya ülkesi olmayışımızla… Halbuki övündüğümüz şeyleri gerçekten elde etmek için hayali ülke profilleri çizmekten bir adım daha fazlasını yapsaydık, bugün işçi ölümlerinde dünyada başı çeker miydik hiç?
13 Mayıs 2014’te yaşadığımız bu elim olay sonrası tüm milletimizin başı sağ olsun, Soma’da hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları