Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Oğuz Atay

15 Aralık 2012 Cumartesi

Oğuz Atay’ın kurgusu, dili, yarattığı dünya okuyanın, parçası olduğu gündelik yaşama karşı algısını, zihinsel ve duygusal kaslarını zorlayarak açar aslında ve evet, bunu yaparken okuyucu korkunç ağrılara gark olur.

İşte okuyanın mahvolduğunu düşünmesi bu ağrılar sırasında başlar; oysa mahvolmak değildir bu; görmektir, duymaktır, öğrenmektir, hissetmektir esası. Öz benliğe ulaşmaktır bir yerde; Tutunamayanlar’ın Turgut ÖZBEN’i de Tehlikeli Oyunlar’ın Hikmet BENOL’u da bunun için vardır.     

“Ben buradayım ey okur, sen neredesin?” der Atay ve keskin ve tüyler ürpertici bir mizah duygusuna teslim eder bizi. Arkasından da güldüğümüze pişman eder mutlaka. Sözcükleri nakış nakış işleyen yazın yeteneği ile ironik, rasyonel bir filozoftur adeta.

Oğuz Atay kalemiyle, Çağdaş Türk romanının kimyasını bozmuştur ve fazlasıyla hak ettiği ilgiye birçokları gibi ölümünden sonra kavuşur.

Atay, kitaplarında “küçük burjuva’nın duygu ve yaşantısına saldırırken siz, Batı ile Doğu arasında Korkuyu Beklerken kendi halinize acı acı gülersiniz. Hepimiz için tanıdıktır sahneler, hayatımızın bir yerlerinden yakalar bizi mutlaka Yazdıklarıyla zamanı aşmıştır Atay ve eserleri zamansız olmaya adaydır. 

Onun yaşadığı dünya eleştirmeyi, yerilmeyi, alay edilmeyi hak eder. Oğuz Atay’ın elinde yaşamlarımız kaotik bir komedyaya dönebilir kolaylıkla. İmgelerden yarattığı rengârenk kış bahçelerinde çoğu zaman üşürsünüz ama sizin için tanelerine ayrılmış, solumanızı bekleyen tertemiz bir hava vardır oralarda. Kendisinden, sembolizmi ustalık seviyesinde kullanabilen, kendinden sonrakilere dev bir ilham kaynağı olan böylesine bir yazar yaratarak, mühendisten başarılı bir yazar çıkabilir mi serzenişlerine en güzel yanıt olmuştur. Kim bilir, kurgusal altyapısının şaşırtıcı sağlamlığını belki de mühendis damarlarına borçludur. 

Bir dergide kendisinden bahsedilirken yapılan şu tespitlere katılmamak elde değil;
“Sosyalist olamayacak kadar postmodern, postmodern olamayacak kadar geleneksel, İslamcı olamayacak kadar dünyevi, dünyevi olamayacak kadar dürüst…”

Altı yazarın açık mektubu

İçlerinde Orhan Pamuk’un da bulunduğu Avrupa’dan ve Ortadoğu’dan altı yazar Beşar Esad’a açık mektup yazmış. Mektup Liberation gazetesinde yayımlandı.
İnsanların diktatöryel bir yönetimi eleştirme, sorgulama, kınama, ondan zulme, şiddete son vermesini isteme hakkı vardır. Ancak bunu yaparken şiddet içeren tehditvari bir dil kullanmak ironik, ironik olduğu kadar da üzücüdür.

Altı yazarın kaleme aldıkları mektupta yer alan “Siz ve aileniz için ne yazık ki tek yol var: Saddam Hüseyin ve Kaddafi gibi bir ölüm ya da Lahey’de steril bir hücrede müebbet” şeklindeki ifadeler tüyler ürpertici olduğu kadar faydasızdır da. 
Üstelik bu tavır bir de, toplumların aydın sınıfı olarak tarif edilen yazarlar, var olan problemleri düşünceleri ve yazdıklarıyla aydınlatmayı, ortaya koymayı ve çözmeyi kendilerine şiar edinmiş kimseler tarafından sergilendiğinde hata katlanarak belirmektedir.   


Ve elbette haklı eleştirilere sebep olan bu hareketi üzerine Orhan Pamuk’u organize olarak topa tutmaya başlamak, yine aynı öfkeli, şiddetli dille ona karşı hakaretler, tehditler savurmak da aynı şekilde doğru olmayacaktır.





 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları