Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

GDO'ya hayır

07 Kasım 2009 Cumartesi

Genetik oynamalar mısır, pamuk, kanola, soya gibi özellikle birçok gıdada katkı maddesi ve girdi olarak kullanılan genel olarak katma değeri yüksek ürünler üzerinde yapılmaktadır. Böylelikle başta mısır nişastasının, mısır şurubunun kullanıldığı tatlılarla, pudinglerle, hazır çorbalarla, çikolatalarla, gofretlerle, bisküvilerle, gazlı gazsız içeceklerle vb. hazır paketlenmiş endüstriyel ürünlerle ya da doğrudan soya katkısıyla hazırlanmış hazır köfte, sucuk, sosis ve bunlar gibi yüzlerce ürünle, bu maddeleri market tezgâhından ya satın alabilirsiniz ya da bunlar büfede, lokantada, yemekhanede size sunulabilir. Dolaylı yoldan ise; mısır, soya, pamuk ve benzeri GDOlu ürünlerden elde edilen, hayvanlara yedirilen yemlerle GDOlu ürünler sütten yoğurda, etten tüm bu ürünlerin mamullerine kadar her yiyecek ve içecekle irademizin dışında da beslenmemizin içerisindedirler.

***

GDOlar sağlığımız, biyolojik çeşitliliğimiz üzerinde tehdit oluşturmakla kalmıyor, GDOlu tohum üreten ABDli, Arjantinli, Brezilyalı tekeller tohumları patentleyerek insanlığın ortak değeri olan tohumların kendilerinin dışında hiç kimsenin mülkiyetinde olmasını istemiyorlar, çiftçilerin tohum ayırma hakkını da elinden alıyorlar.

Ülkemizin biyolojik çeşitliliği, tarımsal üretimdeki zenginliği, bu alandaki potansiyeli ve gen kaynakları düşünüldüğünde Türkiyenin bunlara ihtiyacı olmadığı açıktır.

Verim artışı, tarım zararlılarına karşı dayanıklılık ve bunun gibi gerekçeler bitkiler üzerindeki genetik oynamalarla; canlı sağlığı, biyolojik çeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması, ekonomik bağımlılık, canlıların yaşam hakkının ellerinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı oluşturulmasını haklı gösteremez.

Meseleye elbette tek taraflı bakmamalıyız. Bilime sonuna kadar saygılıyız ancak bilimin görevi belirsizlikleri de ortadan kaldırmaktır.

Bilim, bilim adamları da tekellerin, şirketlerin değil bilimin ve insanlığın hizmetinde olmalıdırlar. Bunun için de devletler üniversitelerini, bilim adamlarını tekellere, şirketlere muhtaç etmemelidirler. Üretimi ve ithalatı yasak olmasına rağmen çeşitli yollardan GDOlu ürünler ülkemize yaklaşık son on yıldan beri girmektedir. Gördüğümüz kadarıyla mevcut durumun ara bir çözümle yasallığa kavuşturulma ihtiyacıyla 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazetede Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine dair yönetmelik çıkarılmıştır. Bizim bu konudaki korkumuz, GDOlu ürünlerin tıp bilim adamlarının belirttiği gibi kanser, alerji, antibiyotiğe dayanıklılık, bebeklerde cinsiyet sorunları gibi korkunç sonuçlara yol açmasıdır.

***

Biyogüvenlik yasası çıkarılmadan GDO yönetmeliği çıkarılarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı işe tersinden girmiştir. Yapılması gereken ise önce konunun kamuoyunda ve TBMMde enine boyuna tartışılarak, AB uyum yasalarına, mevzuatına ve ülkemiz çıkar ve menfaatlerine uygun olarak bir yasanın çıkarılması, ardından da yönetmeliklerin yayınlanmasıyla bu alandaki boşluğun doldurulması olmalıydı.

Bakanlığın çıkardığı bu yönetmeliğin kendi kendisi ile çeliştiğini bu konuda uzman kurum ve kuruluşlar dile getirmektedir. Örneğin yönetmelikte yalnızca bebek gıdalarında GDOlu ürün kullanılmayacağı yazıyor, peki bu durumda hamile kadınların ya da emziren annelerin durumu ne olacak? Bir başka çelişki ise bu yönetmelikle ürünlerin üzerinde GDOsuzdur ifadesinin kullanılması yasaklanıyor, yani halkımız satın aldıkları ürünlerin GDOlu mu GDOsuz mu olduğunu \tayırt edemeyecek, bu uygulamayla halkımızın \t\ten doğal bilgi edinme \thakkı elinden alınmış olmayacak mı?

GDOların insan sağlığına, doğaya, tarıma vereceği zararlar açıkça bilinmekteyken mesele yönetmeliklerle geçiştirilemeyecek kadar ciddi ve hayatidir. Siyasetçiler ise bu konudaki sorumluluklarını bürokrasiye yüklemeden, bilimden sonuna kadar yararlanarak ülke menfaatlerini korumalıdırlar.

sadikcelik@keyveni.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları