Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fareler ve İnsanlar, Şeker Portakalı ve diğerleri

05 Ocak 2013 Cumartesi

Kitabı sakıncalı bulan kurum İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu.

Artık sansür ve yasaklamalar şehirler düzeyinde yapılıyor. Her şehir kendine özel bir kurul oluşturuyor ve bu kurul Dünya Klasiklerini ahlaki açıdan değerlendirmelere tabi tutabilmekle yetkilendiriliyor. Sakıncalı bulduğu kitaplar ya da kitap bölümleri için yasak ya da sansür talebinde bulunabiliyor.

Eşzamanlı olarak bu sefer İstanbul’da bir ilköğretim okulunda 7. sınıf Türkçe öğretmeni yine Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında yer alan “Şeker Portakalı”nı öğrencilerine okuttuğu için hakkında soruşturma açılıyor.

İsmi açıklanmayan veli tarafından, dünyaya mal olmuş bir yazarın kaleme aldığı ve onlarca yıldır öğrencilere okutulan edebi değeri tartışılmaz kitabın “örf ve adetlerimize uymayan argo sözcükler içerdiğine” karar veriliyor. Bu karar derhal ciddiye alınıyor ve şaşkınlık içinde kalan öğretmen, yüksek ihtimalle kitabın 100 Temel Eser arasında olduğunu dahi bilmeyen ve dahi araştırma gereği duymayan ve gözü kara bir şekilde emirleri yerine getiren müfettişler tarafından soruşturmaya tabi tutuluyor.  

Resmi ve sivil düzeyde, farklı alanlarda görevli ahlak bekçileri faaliyetlerini sürdürüyor ve işte, edebiyatı içlerine en çok çekmeleri gereken yaştaki gençlerin Dünya Klasiklerinden mahrum edilmesi bu kadar kolay ve hızlıca gerçekleştirilebiliyor bu ülkede.
Oysa edebiyatla yasakçılık bir arada yaşayamaz.

Ve ahlak, tarihin hiçbir döneminde ve hiçbir toplumunda yasakçılıkla gelmemiştir, getirilememiştir.

Özgürlük edebiyatın damar yoludur; edebiyatı canlandıran kan bu yollardan damarlara akmazsa edebiyat hayatta kalamaz. 

Edebiyatın yaşamadığı bir memlekette yaşayan nesillerin telafisi ise yoktur.  

Toprak dede'nin başarıları

TEMA Onursal Başkanı Hayrettin Karaca; nam-ı diğer Toprak Dede.
TEMA, Birleşmiş Milletler’in Land for Life (Yaşam için Toprak) ödülünü, doğaya hizmet ettiğini düşünen 154 aday arasında birinci gelme başarısını göstererek aldı. Arkasından da yine Hayrettin Karaca Alternatif Nobel diye de bilinen Doğru Yaşam Onur Ödülü’nün sahibi oldu.

Küresel sermayenin ve ekonominin önüne çıkanı devirerek ilerlediği bir çağda doğa ve ekosistem bu gözü kara ve acımasız yürüyüşten nasibini fazlasıyla alıyor.

Plansız kentleşme, çarpık yapılaşma, hesapsız tüketim, para esareti, toprakların vicdansızca gözden çıkarılması… Ve tüm bunların hüküm sürdüğü zamanlarda “tüketerek değil paylaşarak mutlu olacağımız bir dünya yaratmak zorunda olduğumuza” inanan ve inanmakla kalmayıp ömrünü bu yolda çabalamakla geçirmiş bir Toprak Dede, bir doğa kahramanı olabilmek hiç kolay değil.

Hayrettin Karaca bu isimleri hak etmekle de kalmıyor; özverili, kesintisiz çalışmaları ve yaptığı fedakârlıklar için uluslar arası düzeyde takdir görüyor.

Diğer yandan kendi ülkesinde faaliyet gösteren medya bu derece önemli haberleri deyim yerindeyse atlıyor.

Hâlbuki toplumun övünmesi ve örnek alması gereken, 90 yıllık yaşamı boyunca hiç durmadan doğa uğruna sayısız başarılara imza atmış saygıdeğer bir insan ilerlemiş yaşına inat gezegeni güzelleştirmek üzere kullanmaya devam ettiği bitip tükenmek bilmeyen enerjisi için bile takdiri ve övgüyü fazlasıyla hak etmektedir.
Kendisine uzun ömürler diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları