Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Eskişehir ve Antalya çıkarmaları

02 Şubat 2013 Cumartesi

Kurak toprakların ortasındaki köhne bir şehri yerli ve yabancı konukların görmek için can attığı turistik bir bölgeye dönüştürdü. Bunu doğaya, sanata, mimariye ve insana olan saygısıyla başardı.  Eskişehir yenilendi. Bugün plajları, doğası, mimarisi, tiyatroları, heykelleri, köprüleri, kültür sanat faaliyetleriyle bambaşka bir noktada.  “Bozkırda bir vaha” yakıştırmasının en yakışıklı örneklerinden. 

Tüm bu başarılara tuhaf bir teşekkür biçimi olarak hafta içinde Belediye’den 23 çalışan yapılan baskınlarla evlerinde gözaltına alındı. Yılmaz Büyükerşen ve çalışma arkadaşları yolsuzluk yapmakla suçlanıyor. Üstelik ilk defa da değil.

Daha önce iki kez soruşturmadan geçmişler ve belgeler didik didik edilerek iddiaları kanıtlayacak delillere ulaşılmaya çalışılmış; ancak bulunamamış. Soruşturma gerektirecek bir durum olmadığına dair rapor hazırlanarak dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından imzalanmış.

Ancak bu soruşturma ve incelemeler yeterince ikna edici olmamış olsa gerek ki şimdi aynı gerekçeyle üçüncü bir soruşturma açılıyor.  Apaçık bir biçimde ve kısa sürede onca başarıya imza atmış bir başkanın ve belediyesinin yolsuzluk yaptığı konusunda ısrar ediliyor.

Eskişehir’in hemen arkasından da Antalya Belediyesi’nin başına aynı şey geliyor. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın saatlerce ifadesi alınıyor. Hâlbuki insanları ne Eskişehir ne de Antalya Belediyeleri’nde yolsuzluk yapıldığına inandırmak bir hayli güç. Yaşananlar süregiden büyük oyunun yeni bir ayağından fazlası değil. Soruşturmaların seçim arifesinde açılmış olması doğal olarak bir tür “itibarsızlaştırma” faaliyeti olarak yorumlanıyor. Gerçek anlamda berrak bir suyu kirletmek o kadar kolay olmasa da amaç, suyu karıştırarak bulandırmak. 

 

Bir röportajın düşündürdükleri

Hürriyet Gazetesi geçen hafta yönetmen Zeki Demirkubuz’la yaptığı söyleşiyi yayınladı. Bu ülkenin aydın ve parlak beyinlerinden biri olarak Demirkubuz’un ülkede son dönemde olup bitenlerle ilgili yorum ve kritikleri etkileyiciydi. 

Para, çıkar, ekonomik ve güvenlik meseleleri mevzu bahisken Batılı olduğumuzu; ancak iş insan hakları, demokrasi ve özgürlüklere geldiğinde Doğulu olduğumuzu söylüyor Demirkubuz.

Bugün öğrencilerin, gazetecilerin, avukatların yargılandığı mahkemeleri, kendisinin de yargılandığı 12 Eylül mahkemelerinden daha korkunç buluyor ve ekliyor; “o zaman ruhumuz bu kadar acımıyordu…”

Sözde demokrasi adı altında, şarkı söyledikleri için müzik gruplarını, pankart açtıkları için öğrencileri, yazdıkları için gazetecileri, insan haklarını savundukları için avukatları demir parmaklıklar ardında çürütmeye davranırsak ve toplumun geri kalanı yaşananları izlemekle yetinirse bir arada, barış, dostluk, dürüstlük ve samimiyet ekseninde yaşayabilmemiz nasıl mümkün olur ki…

Biber gazı ve copun hayatımızda kapladığı yer; endişe, korku ve güvensizlik iksirleri olarak ruhlarımıza yayıldıkça ne yaşamlarımızda gerçekten neye inandığımızı sorgulayabilme, ne inandıklarımız uğruna mücadele edebilme ne de doğruluk ve dürüstlük yolunda erdem sahibi insanlar gibi yaşayabilme şansımız olacaktır. 


Şinasi ve Akün sahneleri

Kentlere ait kültür sanat merkezleri, toplumsal ve tarihi önemi çok büyük sanat binaları birer birer yok edilmeye devam ediyor. Son kurbanlar Ankara’nın göz bebeği Şinasi Ve Akün sahneleri. İki sahnenin içinde bulunduğu 13 katlı bina mülk sahibi Emek İnşaat tarafından satışa çıkarılıyormuş. İhale 5 Şubat’ta.

Şinasi ve Akün Halkındır Platformu’nun öncülüğünde Ankara Sanat Tiyatrosu, Ankara Mimarlar Odası gibi sanatsever, tarihine ve kültürüne sahip çıkmak isteyen gruplar yayınladıkları bildiriyle sahnelerine sahip çıkmak üzere 2 Şubat Cumartesi (bugün) saat: 17.00’de Akün Sahnesi önünde toplanacaklarını duyuruyorlar.

Halkın girişimleriyle var edilen, kuşaktan kuşağa geçerek bugünlere kadar ulaşan sanat merkezlerinin yıkılıp yerlerine parıltılı AVM’lerin, yani rant merkezlerinin dikilmesine karşı güçleri yettiğince duracaklarını göstermek için… 

sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları