Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Amerika seçimi dünyanın da kaderi

10 Kasım 2012 Cumartesi

Çünkü küreselliğin miraslarından biri yalıtılmışlığın ortadan kalkmasıdır ve artık toplumlar kendi yazgılarını diğerlerinin yazgısından bağımsız yaşayamıyor.

Küresel dünyanın siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarındaki kaderi Amerikan halkının oylarından geçiyor. Zira Amerikan Başkanı’nın kim olduğu ve izlediği yönetim anlayışı dünyanın diğer ucunda sokakta yürüyen vatandaşın işini de, kazancını da, kaderini de tayin edebilecek güçte.

Başkan olan ismin aldığı kararlar, ABD’nin, politikalarına yön verdiği ülkelerde yaşayan halkı, örneğin 10 bin kilometre ötedeki Anadolu insanını Amerikan halkından çok daha yoğun bir biçimde etkilemektedir. Hepimiz, ABD’nin biraz da olsa değişen politikaları sayesinde artık doğrudan olmasa bile dolaylı olarak yön verdiği bir dünyada yaşıyoruz.
ABD seçimlerine gösterilen yoğun ilgi işte bundandı; seçimlerin ucunun doğudan batıya, kuzeyden güneye herkese dokunacağı gerçeğinden…

Obama ikinci defa zafer kazandı. Dünya bir nefes aldı. Çünkü Romney’in tedirginlik verici, maceraperest politikalarına karşı 2008’de Amerika’nın ilk siyahi başkanı olarak göreve gelen Obama’nın, son 4 yılda umulduğu kadar başarılı olmasa da, kendisine dair beslenen umudu, iyimserliği, inandırıcılığını belli bir oranda kaybetmiş olsa da, daha sakin, mantıklı ve tanıdık politikaları güven veriyordu.

Ve ABD’nin değişen politikaları gibi toplumu da artık savaşlara doğrudan müdahil olmak istemiyordu.

Biraz da savaşsız bir 4 yıl için, bir kez daha Obama dediler.

Ancak Obama’nın seçimi kıl payıyla kazanması Amerika’da toplumsal kutuplaşmanın vardığı noktayı gözler önüne sermesi açısından da etkileyiciydi.

Halk karşısında birbiriyle kıyasıya yarışan iki siyasi görüş arasında Cumhuriyetçi, muhafazakâr Romney’in şahinliği, Amerikan toplumunun daha da fazla kutuplaşmasına, bölünmesine yol açacak gibi görünüyordu.

Buna karşın Barack Obama, demokrat yapısı, eşitsizliğe karşı tavrı, ilerici, aydın, saygı verici, azınlıklardan, kadınlardan, eşcinsellerden yana duruşu sayesinde bir kez daha seçildi.

Amerikan halkı durgun ve fakat güvenli suları tercih etti.

Zaferin ardından Obama ve yenilginin ardından Romney, Türk toplumu için o son derece imrendirici konuşmalarını yaptılar. Romney insanı siyasetin üstünde tuttuğunu, ne olursa olsun Amerikan halkına inandığını ve dualarının artık başkan için olduğunu söyledi.

Şaşkınlıkla dinledik. Obama ise Amerika’nın sorunlarının tek başlarına karar verip çözebilecekleri sorunlar olmadığını söyledi ve ortak çözümler arayacakları mesajını verdi. “Amerika’yı farklı kılan dünyada en fazla çeşitliliğe sahip milleti bir arada tutabilmesidir” dedi.

İki liderin konuşmalarının içinden ne bahtsızlık geçti ne de bedevilik.


Taksim'deki asıl mesele

Binlerce metrekare alanın yayalaştırılması. Tünel bağlantıları inşa edilerek meydanın otomobilden arındırılması. Gezi Parkı’nın yok edilmesi, yerine alışveriş merkezinin gelmesi. Topçu Kışlası. Ve sanki milli sporumuzmuş gibi ortasına buz pisti yapma planı. Yapılması planlanan bu soğuk piste rağmen Taksim’in daha “sevecen ve sıcak” bir merkez haline getirilme çalışması…

Hadi, bunların hiçbirinin farklı gayeler, çıkar arayışları olmaksızın planlandığına ikna olduk, projeyle ilgili aklımıza takılan tüm soruları bir kenara koyduk diyelim.

Ama zaten asıl mesele bu değil.

Mesele, bu kadar anlamlı, hatta belki de ülkenin en önemli, en tarihi meydanının bu derece tek baş, tek görüş ile tepeden aşağıya değiştirilmeye kalkışılması.

Meydanın betonlaştırılması ile, ilk kazmaların yazın başında değil de kışa girerken vurulması ile, çalışmalar sırasında bölgede oluşacağı besbelli olan trafik kilitlenmesi ile ve genel anlamda projenin kendisiyle ilgili gelen farklı fikirlerin, uzman isimlerden ve meydanın gerçek sahibi olan halktan gelen yorum ve görüşlerin “gafil görüşleri” olarak addedilip hiç birinin ciddiye alınmaması. Düzenlemenin dikta edilmesi.  Asıl mesele tam olarak bu.  

29 Ekim’in ardından, bu kez 10 Kasım’da yaşanan Anıtkabir krizi, izne tabi çelenk koyma tartışmaları ve Atatürk’ün hatırlanmasını engelleme çabaları arasında Ulu Önder’i bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz. 

sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları