Öztin Akgüç

Sağlam Maliye Politikası (1)

29 Haziran 2012 Cuma
\n

Günümüzde olayın ne olduğu önemli değildir. Önemli olan, olayın kamuoyuna nasıl sunulduğu, gösterildiği, geniş kitlelerin olayı nasıl algıladığıdır. Hemen her alanda algılandırma yönetimi, olayları olduğundan farklı biçimde gösterme, çoğunluğun olayı istenilene uygun biçimde algılamasını sağlama başarılı biçimde uygulanmaktadır. Geniş kitlelerin eğitim düzeyi düşükse, bilgi yetersizliği yaygınsa, öğrenme istemi yoksa, irdeleme, sorgulama yetisi gelişmemişse, algılandırma yönetimi daha başarılı sonuçlar alabiliyor. ABDnin öncülük ve önderlik ettiği algılandırma yönetimi, ülkemizde de AKP tarafından etkin biçimde uygulanıyor. Sürekli başarı, değişim, ileri demokrasi, tabuların yıkılması, lider ülke, süper güç, yakın gelecekte dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme edebiyatı, iç ve dış yalakalardan gelen destek, medya üzerinde egemenlik ve baskı, muhalefeti sindirme taktikleri ile de algılandırma yönetiminde başarıya yol açıyor.

\n

Ekonomide başarı öyküsünü irdelemeye, bu bağlamda da Moodysin kredi not artışında etkili olduğu söylenen AKPnin sağlam maliye politikasını resmi verilerle açıklamaya çalışacağım.

\n

AKP döneminde de artış hızı yavaşlamış olsa da bütçe açıkları sürmektedir. 2002-2011 döneminde bütçe açıkları bir tablo halinde verilmiştir.

\n

Tablonun ortaya koyduğu gibi 2002-2011 döneminde merkezi yönetim bütçesi sürekli açık vermiş, dönem boyu açık toplamı 265 milyar TLyi aşmıştır. 2006 yılı sonuna değin tutar olarak azalan bütçe açığı, 2009 yılında 52.761 milyon TL olarak dönemin en yüksek düzeyine ulaştıktan sonra, kriz sonrası açık, 2010 ve 2011 yıllarında daralmıştır. 2012 yılında bütçe açığının 21.1 milyar TL olması hedeflenmektedir.

\n

Türkiyenin iç borcu da 2002-2011 döneminde bütçe açıklarına paralel bir gelişme göstererek 122.157 milyon TLden, 2011 yılı sonunda 368.778 milyon TLye yükselmiş, 246.6 milyar TL artmıştır. İç borç stokunda artış, 2002-2011 dönemindeki bütçe açığı toplamı 265.0 milyar TLye çok yakındır. AKP hükümetleri bütçe açıklarını esas itibarıyla iç borçlanma ile fonlamıştır. Bütçe açıklarının Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranının düştüğü söylenebilir. Bunda bir ölçüde gerçek payı vardır. Ancak Türkiyede milli gelir tahminlerinin abartılı, hormonlu olduğuna ilişkin soru ve veriler vardır. Bir oranın paydası yüksek hesaplanırsa, oranın değerinin düşeceği aritmetik bir gerçektir.

\n

Vergi gelirlerinin yapısı bozulmuş, vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı yükselmiştir.

\n

Vergi gelirleri içinde, gelir, kâr, sermaye kazançları ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin payı göreceli olarak azalarak yüzde 40.0ın dahi altına düşerken, mal ve hizmetlerden alınan vergilerin (dahilde alınan KDV, özel tüketim vergisi) ve dış ticaretten alınan vergilerin (ithalden alınan KDV) payı artmaktadır. Vergi gelirlerinin üçte ikisine yakın bir bölümü, dolaylı olarak nitelendirilen, fiyatlar içine saklanan vergilerden sağlanmaktadır. Türkiye gelir, kâr, sermaye kazançları ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranı bakımından OECD ülkeleri arasında bir tek Meksikayı geçebilmektedir.

\n

Vergi yükü giderek çalışanların üzerinde ağırlaşmaktadır.

\n

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO) yaptığı Türkiye Vergi Profiliaraştırmasına göre 5 milyona yakın asgari ücretli, Türkiyenin 90 en büyük firması kadar vergi öderken, 6 milyon 750 bin dolayındaki ücretlilerin ödediği vergiler de Türkiyede 652 bin şirketin ödediği vergiyi aşmaktadır.

\n

Vergi gelirleri içinde ücretlerden yapılan vergi kesintisinin payının yüksekliği, vergilerin ağırlıklı olarak mal ve hizmetlerden alınması, vergi yükünün esas itibarıyla çalışanlar tarafından taşındığını göstermektedir.

\n

Gelecekte merkezi yönetim bütçe açıklarının daha da artması beklenir.

\n

2002-2011 döneminde hızlı ithalat artışı dış ticaretten alınan vergiler nedeniyle vergi gelirleri ve bütçe açığı üzerine olumlu etki yapmıştır. İthalat artışının aynı hızla sürmeyeceği beklentisi, vergi gelirlerini ve bütçe açığını olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca özelleştirme gelirlerinden yapılan doğrudan ve dolaylı aktarmalar da bütçe açığını daraltıcı etki yapmıştır. Bu iki faktörün gelecekte ağırlığını yitirmeleri sonucu, açığın daha da büyümesi beklenir.

\n

Süreğen bütçe açıkları, artan iç borç stoku, vergi yapısının bozulması, yükün çalışanlar üzerinde yoğunlaşması. İşte başarı öyküsünün özeti.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları