Öztin Akgüç

Engelleyemediler, yıkıyorlar

11 Ağustos 2021 Çarşamba

Milli Mücadele, bağımsızlık, Kurtuluş Savaşı başladığında, ulusal bilinci olmayan, özgürlüğün değerini algılayamayan, yabancı bir devletin egemenliği altında yaşamanın onursuzluğunu duymayan oldukça geniş bir kitle, dini gösteri ve öğelerle, emperyal güçlerin destekleriyle mücadeleyi engellemeye, boğmaya çalışmıştır. Amasya Genelgesi yayımı ardından başlayan iç ayaklanmalar, Kurtuluş Savaşı boyunca sürmüş, Kuvayı Milliye’yi yok etmek üzere Kuvayı İnzibatiye kurulmuş, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının ertesi günü işbirlikçiler, İngiliz Muhipler Cemiyeti’ni oluşturmuştur. Milli Mücadele’nin başarısından sonra da işbirlikçiler, bağımsız Türkiye Devleti karşıtları, Cumhuriyete, devrimlere muhalefetlerini sürdürmüşlerdir. Bu kitle, Cumhuriyet sonrası kurulan, devrim karşıtı siyasal partilerin, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924), Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) ardında yer almış, desteklemiş; Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelmesini sağlayan güç olmuştur. DP iktidarı ile Cumhuriyet ilkelerinden, kazanımlarından ödün verme süreci de başlamıştır. Cumhuriyet karşıtları, işbirlikçiler, iktidardaki sağcı partilerin rüknü, ana dayanağı olmuş, aldıkları ödünlerle de güçlenmiştir. Kendilerine, BOP (GOP) projesi kapsamında, 12 Eylül darbesiyle de resen iktidar yolu açılmıştır.

Çözümleme için yalnız AKP’nin değil, ortağı, kılavuzu, yardakçısı nasıl tanımlanırsa tanımlansın MHP’ye, işlevine de doğru tanı koymak gerekir.

Emperyal güçler, yön saptırmak, farklı görüntü yaratmak, aleyhlerine olabilecek tepkileri önlemek için siyaset sahnesine de kuklalar (dummy) sürerler. Kişiler, kurumlar, örgütler söylemlerine göre değil, eylemlerine, söylem-eylem tutarlılığına, eylemlerinin sonuçlarına göre değerlendirilmelidir. Tüm kişi, kurum, STK’ler için olduğu gibi bu ölçütler, MHP ve Sayın Bahçeli için de geçerlidir.

MHP’nin, Sayın Bahçeli’nin her açıklaması, bende Orhan Veli’nin “Neler yapmadık bu vatan için /Kimimiz öldük kimimiz, nutuk söyledik” dizesi ile Ziya Paşa’nın “Ümmit-i vefa eyleme her şahsı degalde / Çok hacıların çıktı haçı ziri begalde” (koltuk altında); “Onlar ki verirler laf ile nizamat / Bin türlü teseyyüp (aldırmazlık, lakayıtlık) bulunur hanelerinde” özdeyişlerini çağrıştırır. Kişiler, kurumlar nitelendirilirken eylemlerinin amaçları, zaman içindeki tutarlılıkları, kişisel çıkarın varlığı, hangi çevrelerce desteklendikleri, söylem ve davranışlarının kimlere yarar sağladığı gibi ölçütler de dikkate alınmalıdır.

Cumhuriyet, Milli Mücadele, bağımsız, laik devlet karşıtlarının, Cumhuriyet kazanımlarını, değerlerini, kurumlarını yok etme çabalarını, girişimlerini yadırgamamak, yadsımamak da gerekir. Yalnız kurumlara değil, ülkenin doğasına da zarar verilmektedir. Ülkenin doğası, yeşil alanlar AVM’ye dönüştürülerek, imar planlarında değişiklik yapılarak, çevre düşmanı maden şirketlerine ruhsat verilerek, toplumsal maliyeti çok yüksek HES’ler yapılarak doğa tahrip edilirken; son günlerde orman yangınları da bunlara eklenerek tahribin vahameti tehlikeli boyuta ulaşmıştır. Ormanları, rant sağlamak için kuşkusuz iktidar yakmıyor; ancak planlamayan, önlem almayan, yeterli donanımı sağlamayan iktidarın bu alanda da ağır kusuru, taksiri, eksikliği vardır.

Olaylar, uzaya gitme, Ay’a iniş yapma, savaş uçağı yapma söylemlerine karşı, ülkemizin elinde yeterli yangın söndürme uçağı dahi olmadığını göstermiştir. Övünmelerin, övgülerin dayanaksız olduğu bilinmekteydi; ancak kralın çıplak olduğunu vatandaşlar ağır bir maliyet ödeyerek görmeye başladı.

AKP, yalnız mevcudu yıkmıyor, yok etmiyor, ülkenin geleceğini de çağdaş olmayan bir eğitimle ipotek altına alıyor. Mevlana’nın “Bir neslin geleceğini bir önceki nesil hazırlar” gözlemi, gerçeği ifadesi, ülkemiz içinde de geçerlidir.

Ülke yakılıyor, elden gidiyor, kazanımlar yok ediliyor diye yazmanın, yakınmanın, sızlanmanın yararı olmuyor. Ülkeyi kurtarma, koruma iradesinin, isteğinin uygulamaya geçirilmesi gerekir. Siyasal partilere, STK’lere bu bağlamda önemli görevler düşmektedir. Eleştiri, beyanat, gösteri çözüm getirmiyor. CHP’li belediyelerin THK’yi güçlendirme hatta sahiplenme gibi somut çözüm projeleri geliştirilmeli hatta maddi olanaklarla da desteklenmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları