Öztin Akgüç

Ekonomik sanrı

27 Nisan 2022 Çarşamba

Sanrı, halüsinasyon, kişinin inandığı gerçek olmayan yanılmalar, dayanaksız algılar olarak tanımlanır. Ülkede enflasyon yüksek düzeyde sürerken, bütçe, cari işlem açıkları, tahsili gecikmiş krediler artarken, yoksulluk yaygınlaşırken ekonomide işlerin iyi gittiğini, kontrol altında olduğunu, tek sorun enflasyonun da geçici olduğunu söylemek, gerçekten inanarak yanılgıya düşülüyorsa, ekonomik sanrıdır.

Ekonomide hemen herkesin bu konuda görüş ve önerileri var. Sade vatandaşın değil ama akademik unvanlıların, kamuda bu alanda görev alanların en azından iktisada giriş kadar bilgi sahibi olmaları gerekir.

İktisat, kıt kaynakları kamu yararına akılcı, verimli kullanma ilmidir. İktisat seçmenin mantığıdır. Kaynaklar, gösteriş yatırımları, yandaş destekleme, amacı açık olmayan ihaleleri fonlamada kullanılabileceği gibi, üretken yatırımların, toplumsal kalkınmayı gerçekleştirecek eğitim ve sağlık harcamalarının finansmanında da kullanılabilir.

Düzeltici, iyileştirici önlemler alınır, uygulamalara başlanırsa olumlu sonuçlar beklenir. Ancak Alınan kararların hemen hepsi yanlış, ileride sorun yaratacak, sorunları ağırlaştıracak türden. Uyarılara, başarısızlıklara karşı hangi güdü ve nedenlerle bilinmez, hatalarda ısrarlı olunuyor; gün dahi kurtarılamıyor, geleceğin yükleri de artırılıyor; algı yönetimiyle halk ikna edilmeye çalışılıyor.

Kur korumalı mevduat (KKM), TL’ye değer kazandırma, tasarrufu yöneltme, koruma amaçlı yeni finansal buluş olarak kamuoyuna sunulduğunda, Hazine’ye sonu belirsiz yük getireceği, varsıl kesime havadan inme gelir sağlayacağı, kaynak aktarımına yol açacağı öngörülerek eleştirilmişti. Kısa sürede öngörülen sakıncalar gerçekleşti. TL vadeli mevduattan KKM’ye geçenlere yüksek gelir sağlandı. Bu tür kararlardan haksız gelir sağlamayı etik bulmayan mevduat sahipleri, resmi enflasyonun yüzde 60’ı aştığı dönemde yüzde 17 faiz alarak kayba uğradılar, dünyanın en yüksek negatif faizini ödediler. Daha başlangıçta KKM’nin Hazine’ye getirdiği yük 11.7 milyar TL oldu. Tüm bu olgular göz ardı edilerek yanlışta ısrar ediliyor.

TCMB, bankaların YP yükümlülükleri zorunlu karşılığını artırdıktan sonra, ihracat dövizleri devrini önce yüzde 25, ardından da yüzde 40 yükseltti. Zorunlu, kanuni karşılık artışı ile, zorunlu döviz satışı farklı etkiler doğurur. YP yükümlülük zorunlu karşılığı arttığında bankaların YP varlıklarının tutarı değişmez, likiditesi azalır. YP nakit değerler, TCMB’den alacak şekline dönüşür. MB bilançosunda YP varlıkları artarken YP yükümlülükleri de artar; brüt rezerv artışı olurken net rezerv etkilenmez, parasal genişleme de olmaz. Zorunlu döviz devrinde ise bankaların YP varlıkları azalırken TL nakit değerleri artar, bilanço içi döviz pozisyon açıkları büyür, döviz pozisyon oranları bozulur. TCMB’nin döviz varlığı ile birlikte, emisyon, dolaşıma çıkardığı banknot artar. Döviz varlığı azalan bankalarda yükümlülüklerin yerine getirilmesi, akreditif açılması, açılan akreditiflerin kapatılması, döviz kredisi verilmesi, konsorsiyum kredilerinin yenilenmesi sorunları oluşabilir. Bankaların bu tip düzenlemelere tepki vermesi beklenir. Ancak ülkede yönetim sorunu yalnız kamuda, siyasal partilerde değil, geneldir.

TCMB, dolaşıma çıkan banknotları, açık piyasa işlemi yaparak sterilize eder mi? Yoksa bankaları TL kredi vermeye mi özendirir? Parasal genişleme, bankaların kredilerinde hızlı artış, enflasyonu şiddetlendirici makroekonomik risklerdir. TCMB, geçmişte rezerv satışıyla yaptığını, zorunlu devirle deniyor izlenimi veriyor.

Cari işlemler fazlası programlanırken, yılın ilk iki ayında 15 milyar USD üstünde açık verilmiştir. İthalatın ve ithal malların fiyatlarının arttığı, dış ticaret haddinin (terms of trade) aleyhe döndüğü dönemde bu yıl 40 milyar USD cari işlemler açığı dahi iyimser kabul edilmelidir. 

Bütçe, gelir vergisi taksidinin ilk ödeme dönemi mart ayında dahi 69 milyar TL açık vermiştir. Bütçe açığı/GSMH oranının yüzde 3’ün çok üstünde gerçekleşeceği kesindir.

Enflasyon hızlanır, cari işlemler ve bütçe açıkları büyür, makroekonomik riskler artarken ekonominin iyiye gidişini görmek sanrı, halüsinasyondur.

Yanlış işlere bir de yanlış atamalar eklendiğinde sorunların ağırlaşması kaçınılmaz oluyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Merkez Bankası işlevi 18 Aralık 2024
Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları