Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Biraz daha düşününce
Londra ve Paris üniversitelerinin takımları Akademisyenler Arası Dünya Futbol Şampiyonası finaline kalmışlar. Maç öncesinde İngiliz takımının teknik direktörü üniversitenin rektörüne gitmiş:
“Bizim takım biraz zayıf kalacak” demiş. “Eski milli takım kaptanımız David Beckham var, onu bizim spor akademisine hoca yapsak, sonra da takıma alsak. Beckham hâlâ canavar gibi Fransız hocaların takımını tek başına dağıtır.”
“İyi fikir” demiş rektör. “Hemen gereğini yapalım.”
Böylece Beckham takıma girmiş, ancak İngiliz takımı fena halde yenilmekten kurtulamamış.
Rektör, teknik direktöre sormuş:
“Nasıl oldu da biz yenildik? Profesör Beckham Hoca oynamadı mı?”
“Oynamaz olur mu, oynadı” demiş antrenör. “Ama Fransız takımında da Profesör Mbappé ile Profesör Dembélé hocalar vardı.”
İşte, takım oyununu bırakıp yıldızlarla yola çıkmaya kalkarsak ara sıra böyle şeyler başımıza gelebiliyor.
PATRON DEDİĞİN TUTARLI OLMALI
Bir sahil kasabamızda marketleri gezmiş, ürünlerimizin raflardaki sunumuna bakmış, market sahipleriyle konuşmuş ve şikâyet konularını aktarmak için İpek Kağıt şirketimizin genel müdürü Baki Gökçümen’i aramıştım. Yaz aylarında benim telefonlarıma alışık olan Baki, belli ki hazırlığını yapmıştı:
“Nasıl olur Bülent Bey” dedi. “Biz Göcek’teki bütün marketlerde stoklarımızı ve raflardaki durumu kontrol ettik.”
“Ben Göcek’te değilim Baki, Fethiye’deyim.”
“Ama olmaz ki Bülent Bey, siz koy değiştiriyorsunuz!”
Baki’nin esprisini o zamanki CEO’muz Sezgin Bayraktar’a anlattığımda, “Baki’nin şakasında derin bir mesaj var Bülent Bey” diye güldü. “Biz patronumuzun tutarlı olmasını istiyoruz!”
ÜST ALTA İNMEZ, ALT ÜSTE ÇIKAR
Sistem düşüncesi ve yöneylem araştırması alanlarının öncülerden biri, örgüt teorisyeni Russel L. Ackoff’u bir konuşma yapmak üzere Eczacıbaşı’na davet etmiştik. Ackoff’a göre okullarda öğrenilmeyecek pek çok şey vardı. İnsan ilişkileriyle ilgili konular bunların başında geliyordu.
O sıralar Kanyon’un projesi üzerinde çalışıyorduk, kendisine yapmak istediklerimizi anlattım.
“Anlaşılan buraya güzel bir gökdelen inşa edeceksiniz” dedi. “Karar vericilerin erişilmesi en kolay yerlerde bulunması gerekir. Senin ve kardeşinin odaları giriş katında, hemen giriş kapısının yanında olmalı. Ama iddiaya girerim ki siz gökdelenin en üst katlarındaki en güzel manzaralı köşelere yerleşeceksiniz.”
Sonuç tam da Ackoff’un tahmin ettiği şekilde oldu.
KEDİ YAPAY ZEKÂYA KARŞI
Kedilerin nankör olduğu, her yaptıklarına bir karşılık arayan insanların uydurduğu bir iftiradır. Kedi, kedi huyludur; onu böyle kabul ederseniz davranışlarında bir olumsuzluk görmezsiniz. Kediler son derece temizdir, hiçbir yeri kirletmez. Hepimiz kedileri örnek alsaydık, çevre kirliliği diye bir sorunumuz kalmazdı.
Robotlar bizi bu dünyadan gönderse bile gezegenimizi kedilerle paylaşmak zorunda kalacaklarını düşünmek bana tuhaf bir haz veriyor. Kedilerin yapay zekâlı bilgisayarlara yenik düşeceğini hiç zannetmiyorum. Sonunda bu mücadelenin iki kazananı olabilir. Şimdilik biz insanlar sayesinde çoğalan bu iki türün, insanları aradan çıkarıp birbirleriyle simbiyoz ilişkisi içinde mutlu yaşam sürdürdükleri bir dünyanın bilim kurgu romanını yazabilmeyi isterdim.*
BASİT KARMAŞIKTIR, KARMAŞIK BASİT
Bülent Eczacıbaşı, başarılı iş yaşamında ellinci yılını geride bırakırken arkasından gelen kuşaklara deneyimlerini aktardığı dördüncü kitabını yayımladı. “Biraz daha düşününce, hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığını anlarız. Sonra, biraz daha düşününce, araştırınca, öğrenince, hiçbir şeyin korktuğumuz kadar karmaşık olmadığını görürüz. Bulanık bir tablo, gözümüzün önünde yavaş yavaş netleşir...” diye başlayan önsözüyle, iş dünyasıyla hiç mi hiç ilgisi olmayan benim bile gönlümü çelen “Biraz Daha Düşününce”* başlıklı denemelerini, büyük bir zevkle okudum.
EVRENSEL BAŞARININ ÜÇ ANAHTARI
Başarılı her insan özgüven sahibi olabilir. Ama çoğu sahte, azı gerçektir. Sahte özgüven, kişiyi aşağılık kompleksini gizleyen megalomani hastası yaparken gerçek özgüven ulaşılır ve alçakgönüllü kılar.
Yurtdışı muhabiriyken her alanda tanıdığım, röportaj yaptığım evrensel değerde insanların ortak üç özelliği vardı: nezaket, tutku ve tevazu.
Biraz daha düşününce, hiçbir şeyin rastlantı olmadığını ve Bülent Eczacıbaşı’nın sanattan, edebiyattan iş dünyasına uzanan engin kültürüyle bu üç özelliğin verdiği bilgeliğe ulaşmışlığını anladım.
Kusursuz ve akıcı bir Türkçeyle yazıp mizahla kardığı denemeleri gülerek düşündürüyor, öğreterek yönlendiriyor.
* Alıntılar: Bülent Eczacıbaşı, Biraz Daha Düşününce, Yapı Kredi Yayınları, 2024.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Tel Aviv’i balistik füze ile vurdular
- 'Kanlı Noel' saldırganı hakkında neler biliniyor?
- Yoğun bakımdaki Emre'den acı haber
- Salonu terk ettiler!
- Ukrayna 'bin kilometre' uzaktaki hedefleri vurdu!
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- 'Yaptığınız kötülük hiç unutulmayacak!'
- Türkiye bağlantıları dikkat çekti!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!