Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hasta demokrasileri onarmak mümkün mü? (2)

29 Kasım 2024 Cuma

Demokrasiden giderek uzaklaşıldıkça demokrasi sözcüğü de anlamını yitiriyor, hafızalarda silikleşiyor. Düşünsenize bir; çok partili yönetimi, koalisyonu, özerk kamu kurumlarının varlığını bile bilmeden bir nesil yetişti. Gerek doğrudan gerek torba yasalarla demokratik yönetimin içi boşaltıldı ve sadece sandığa indirgendi. Bakıyoruz son olarak TBMM’de görüşmeleri devam eden torba yasayla meslek odalarının işlevsiz kılınma çabası. Türkiye’den verdim örnekleri, farklı şekil, boyut ve nitelikte olsa da demokrasi ülkelerin çoğunda krizde. Popülist politikalar ise istikrarı da güven duygusunu da alaşağı ediyor. 

Geçen hafta başladığım “Hasta demokrasiler nasıl onarılır?” yazısını “Bilim insanları ve ileri teknoloji uzmanları demokrasileri rayına oturtmak için modeller oluşturmaya çalışıyor. Buna yeni demokrasi arayışları da diyebiliriz” diyerek sonlandırmıştım. Şimdi üzerinde tartışılan bu modellere göz atalım: 

HALK MECLİSLERİ

Yale Üniversitesi’nden siyaset bilimci Helene Landemore “açık-mini-vatandaşlık” adı verilen halk meclisleri çözümünü savunuyor. Bu meclislere kura yöntemiyle seçilen üyeler kendi bölgelerini temsilen bir araya geliyor. Bu yaklaşımın çok kısa bir süre sonra ulusal yönetimlerin yerine geçme olasılığı çok düşük olsa da son yıllarda buna benzer halk meclislerinin Batılı ülkelerde etkili olduğu gözleniyor. Örneğin İrlanda’da böyle bir meclis 2018’de kürtaj yasağının kalkmasında çok etkili olmuştu. Fransa’da da “ölme hakkı” adı verilen yasa önerisinin de parlamentonun onayına sunulması böyle bir meclisin çabaları sayesinde gerçekleşti. Uzmanlara göre mini halk meclisleri politikanın da farklı bir şekilde yürütülebileceğini göstermesi açısından önemli bir adım. Ve bu yaklaşım 21. yüzyılın sorunlarına günümüz yapılarından daha iyi yanıt veriyor. Halk meclislerinin bazı dezavantajları da var. Bir kere çok zaman alıyor. Ve ayrıca üyeler sorunu gündeme getirenlerin veya çağrılan uzmanların etkisi altında kalabiliyor.

STRATEJİ ODALARI

İngiltere’de Nesta adında bir sivil toplum kuruluşu Strateji Odası adı verilen deneysel bir girişim vasıtası ile halk meclislerinin neden olduğu dezavantajları yok etmeye çalışıyor. 12 kişi bir masa etrafında toplanıyor ve bir tablet üzerinden aktarılan sorunu izliyor: Tablet üzerinden ilk görüşler oylanıyor; sonuçlar tartışmaya açılıyor. 2 saati geçmeyecek bir süre içinde bu işlem sonuçlanıyor ve nihayetinde insanların görüşlerinde dikkat çekecek kadar derin değişikliklerin meydana gelebildiği izleniyor. Nesta’nın Kolektif Bilgi Tasarımı bölümü yöneticisi Kathy Peach, “Bu tür meclislerde insanlar birbirlerini dinledikleri zaman tartışmalar yardımıyla daha doğru bir mantık yürütebiliyorlar” diyor.

SOSYAL MEDYA PLATFORMLARI

Büyük grupların her zaman birbiriyle fikir alışverişi yaptığı, tartıştığı sosyal medya önemli. Ancak bunları derleyip toplayacak bir yapının şu anda mevcut olmaması yüzünden bu seçeneğin değerlendirilmesi kolay değil. Bu yüzden platformlarda çok parlak fikirler ve görüşler heba oluyor. İnsanlar kimi zaman özellikle oligarşik yapılarda kendi kendilerine sansür uyguluyorlar. Veya seslerini duyurmak için yapıcı olmayan stratejiler uyguluyorlar. Örneğin klikler oluşturuyorlar ve dikkat çekme savaşları başlatıyorlar Bütün bu görüşler gruplar içinde kalıyor ve toksik tartışmalara zemin hazırlıyor. Oysa çevrimiçi kolektif bilgiyi bir araya getirmek mümkün. Vikipedi’nin başarısı bunun en somut kanıtı.

DELİBERATORYUM

Peki çevrimiçi platformlara çekidüzen verilmesi imkânsız mı? MIT’ten Mark Klein’a göre çoğunluğun sesini duyuran tartışmalar düzenlenerek yüz yüze görüşmeler yapılabilir. Klein ve meslektaşları bu yönde “deliberatoryum” adını verdikleri bir araç geliştirdiler. Deliberatoryum, kullanıcılara bu süreç kapsamında önderlik ediyor. Bu sürecin şeffaf olması ve konusuna göre sağlam bir yapıya dayanması gerekiyor.

Uzmanlar bu noktada mühendislerin aşina olduğu pareto ilkesinden yararlanmanın yollarını arıyor. Pareto ilkesi (80-20 kuralı) çoğu olay için etkilerin kabaca yüzde 80’inin etkenlerin yüzde 20’sinden kaynaklandığını belirtir. Bu ilkeye ulaşmak zor olsa da deliberatoryum insanları bu noktaya getirmek için çaba harcıyor. Gerçek yaşam koşullarında Klein bu aracı BP ve Siemens şirketlerinde deneyip olumlu sonuçlar aldığını belirtiyor.

DİĞER YZ TABANLI ÇÖZÜMLER

Buraya kadar saydığımız yöntemlerin küresel veya ulusal ölçekte kullanılabilirliği de araştırılıyor. Hollanda’da OpenAI’in finanse ettiği bir konsorsiyum, geniş dil modellerinden (LLM) yararlanarak küçük grup tartışmalarını gerçek zamanda özetliyor. Burada amaç, YZ’nin ürettiği özetleri daha fazla sayıda insandan oluşan gruplarla paylaşmak.

Delft Teknoloji Üniversitesi’nden siyaset bilimciler ise halk meclislerinin önerilerini bir dijital platform üzerinden daha geniş halk kitlelerine yaymaya çalışıyor. Daha büyük kitleler bunları önem derecelerine göre sıralayarak ikinci halk meclislerine sunacak. Daha sonra bu nihai öneriler belediye konseylerinin önüne getirilecek ve burada oybirliği ile onaylanacak veya reddedilecek.

Anlayacağınız sessiz sedasız birtakım çabalar, arayışlar var. Belki Türkiye’de de birilerinin gündemine girebilir. Ne dersiniz? 

Not: Meraklısına yararlandığım kaynaklar: https://www.newscientist.com/article/mg26435112-500-can-ai-and-new-technology-fix-our-dysfunctional-democracies/

https://www.imf.org/en/Publications/fandd/issues/2023/12/POV-Fostering-more-inclusive-democracy-with-AI-Landemore



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump 2.0 ve ötesi... 8 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları