Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Eşitsiz, işsiz, eğitimsiz, borçlu...

23 Eylül 2016 Cuma

Türkiye gündemini işgal eden ana konu daima siyaset, ama hayatın gerçeği de halkın büyük çoğunluğunun başlığa taşıdığım 4’lü sarmalın içinde debelenip duruyor olması. Mahşerin 4 atlısı olarak da tanımlayabilirsiniz: Eşitsizlik, işsizlik, eğitimsizlik ve borçluluk...
Hepsinde de peşi peşine açıklandı rakamlar.
- Eşitsizlik: En yüksek gelire sahip yüzde 20’nin gelir pastasından aldığı, 0.6 puan artarak yüzde 46.5’e yükseldi. Toplumun en yoksul yüzde 20’sinin aldığı pay ise 0.1 puan azalarak yüzde 6.1 oldu. Nüfusun yüzde 14.7’si yani 12 milyon insan yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürüyor.
- Borçluluk: Türkiye’deki hanehalkının yüzde 68’i borçlu ya da taksit ödüyor.
- İşsizlik: İşsiz sayısı her yıl 250 bin kişi artıyor. Haziran ayı verileri yeni açıklandı. Resmi rakam 10.2. Geniş tanımlı işsizlik ise yani iş bulamayacağı için aramaktan vazgeçenlerin de eklenmesi ile belirlenen oran yüzde 19. Parantez arası, ülkede çalışabilir durumdaki her 3 kadından 2’sinin evde oturmayı ya tercih ettiğini ya da mecbur kaldığını belirtmekte yarar var.
- Eğitimsizlik: Bence Türkiye’nin en büyük sosyo-ekonomik sorunu. Her ne kadar hükümet eğitim harcamalarını artırdığını söylese de OECD içinde hem harcama hem de eğitimin kalitesi konusunda daima en sonlarda.
Büyük resim böyle ne yazık ki. İşin en acısı da bu tablonun hiçbir zaman masaya yatırılmıyor oluşu.
Örneğin gelir dağılımı... Bozuk, peki nedenleri ne? Neden her yıl bir önceki yıla kıyasla daha da bozuluyor? Bunun önüne geçecek siyasi ve ekonomik politikalar ne olmalı? Neden yaşama geçirilemiyor? Fırsat eşitliğinin sağlanmasından, tarım reformuna, teşvik sisteminden, rekabeti önleyici politikaların ortadan kaldırılmasına, ücret, fiyat ve hatta servet politikalarına kadar bir dizi mekanizmanın yaşama geçirilmesi ile gelir adaletsizliğinde uçurumun her yıl daha da artmasının önüne geçilebilir.

Kalıcı eşitsizlikler
Bu mahşerin 4 atlısı birbiri ile yapışık ikiz, pardon dördüz gibi. Bundan 6 yıl önce Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu Prof. Ayşe Buğra’nın danışmanlığında son derece kapsamlı bir çalışma gerçekleştirmişti: “Türkiye’de eşitsizlikler: Kalıcı Eşitsizliklere Genel Bir Bakış”.
Rapor Türkiye’de insanların içinde yaşadığı topluma o toplumun herkesle eşit bir ferdi olarak katılabilmesinin önündeki engelleri detaylı olarak ortaya koyuyor. Çalışma koşulları, istihdamla yoksulluk arasındaki ilişki, işçi örgütlenmesinin önündeki engeller, çocuk yoksulluğu, sağlık hizmetlerine ulaşım, bakım hizmetlerinin yetersizliği, kadınların çalışma hayatına katılımı gibi tek tek pek çok sorun alanına giriyor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve gelir yoksulluğu sorunlarından başlayarak, eşitsizliğin çalışma hayatında, sosyal güvenlik sistemi içinde, eğitim alanında ve siyasi temsil süreçlerinde ortaya çıkan tezahürlerini somut verilerle ve karşılaştırmalı bir perspektifle ortaya koyuyor. Prof. Buğra’nın sunuş yazısı ise her şeyi açıklıyor: “Çalışmanın ortaya koyduğu resim, bütünselliği içinde, farklı kesimleri etkileyen farklı sorunlarının birbirleriyle bağlantısına işaret ediyor. Bu bağlamda, sosyoekonomik eşitsizliklerle ayırımcılığın nasıl iç içe geçtiğini, bu iç içe geçmiş sorunların nasıl bazı kesimlerin kalıcı bir dışlanmışlığa maruz kalmalarına yol açtığını görüyoruz. Giderek, bu 3 dışlanmışlığın nesilden nesile aktarılarak doğallaştığını ve olağan kabul edilmeye başladığını, daha da acıklısı dışlananların kendileri tarafından da tevekkülle karşılanmaya başlayabildiğini görüyoruz. Bu noktada, sorunların siyasi taleplere dönüşemediği, dönüştüklerinde de siyasi katılım mekanizmalarındaki engellere takılıp etkisiz kaldıklarına tanık olabiliyoruz.
Raporun açıklanmasının ardından 6 yıl geçti. Peki, kim ne yaptı? İşte asıl mesele burada. Kimsenin kılını kıpırdatmamasında...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları