Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir garip ülke

13 Aralık 2024 Cuma

Zor hatta kuşatılmış bir coğrafyada sağlam ve dik durabilmek... Suriye, Filistin, İran, Irak, Ürdün, Lübnan, Rusya, Ukrayna... Büyük kaosların, büyük devinimlerin yaşandığı, belirsizliğin hâkim olduğu ülkeler. Batı’nın önce çomak sokup sonra geri çekilerek seyrettiği, kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalıştığı bölgeler. Ortasındayız, ülke olarak: Ekonomisi kırılgan, sınırları delik deşik, siyaseti köhne, kaypak, vizyonu küçük. 

Tepeden tırnağa... Haliyle toplumdaki yansıması da farklı değil. Günü kurtarma odaklı. Gelinen noktada fazla yapacakları şey de yok. Ne üniversiteler üniversite ne hastaneler hastane. (Birkaç iyi ve kaliteliyi saymazsak.) Pahalılık alım gücünü aşıp gitmiş, kalite dersen yerlerde sürünüyor. Her alanda, her aşamada. Fırsat eşitliği hiç olmadığı kadar erozyona uğramış. Hadi şöyle özetleyelim: “Hedefsiz toplum” 

Böyle devam edersek bu coğrafyada sağlam ve dik ayakta kalmak zor. Peki ne yapılabilir? Nereden başlamalı? 

Kim bilir belki doğru soruları sormayı öğrenerek mi? Sorunları doğru tespit etmeyi becerebilsek, doğru sorular sorabilsek, yanıtlarını almada ısrarcı olabilsek, neden-sonuç ilişkilerini doğru kurabilsek... 

Akşamları televizyonlardaki uzun tartışma programlarının anlamsızlığı, doğru sorulardan uzaklaşarak bir yandan da beyinlerimize yüklenen yığının içinde doğru bilgi ile safsatayı birbirinden ayırmanın güçlüğü ve yıpratıcılığı örneğin. Algı mühendisliği ile yaratılan yeni gerçeklik. Oysa tarafsız medya ve güçlü sivil toplum bir ülkenin dinamosu. 

Örneğin bu ülkede ekonominin neden bu kadar kötü olduğunun asıl nedenleri? Neden yüksek teknoloji, yenilikçilikte sıçrama yapamadığımız? Neden madenlerimiz, yeraltı zenginlikleri peşkeş çekilirken buradan çıkarabileceklerle yüksek katma değerli üretime geçemediğimiz? Neden bizimle aynı yıllarda kalkınma hamlesine başlayan Güneş Kore peş peşe dünya devleri yaratırken bizim bir tanesini bile ortaya çıkaramadığımız? Örneğin dünyanın en büyük bor yatakları bizde iken neden bor tabanlı yüksek kaliteli çelik üretimine geçemediğimiz, buradan bir sıçrama yapamadığımız? 

Geçen hafta ABD’de Argonne Ulusal Laboratuvarı’nda görev yapan önemli bir fizikçimiz Prof. Dr. Ercan Alp Esen ile birlikteydik. ABD’nin onar yıllık yol haritalarının nasıl bir süreçle belirlendiğini konuştuk. Kendisi de bu dönem davet almış ve bu çalışmalardan birine katılmış. Ulusal Bilimler Akademisi (NSA) tarafından önce üzerinde yoğunlaşılması düşünülen alanlar belirleniyor. Her bir alana farklı disiplinlerden iki yüzer kişi davet ediliyor. Farklı görüşlerin bu çalışmalara dahil olması özellikle isteniyor. Devlet 300 bin dolarlık bir bütçe ayırıyor sadece bu yol haritasının belirlenmesi için. Çalışmalar üç yıl sürüyor. 

Örneğin Avrupa’da CERN çok güçlü, onun çalışmalarının benzerini yaparsak yaya kalırız demişler ve nütrino fiziğine yoğunlaşma kararını almışlar. Ya da lityum pil geliştirme yerine geleceğin enerjilerinden biri olarak sodyum pillerine yönelme kararı. 

Türkiye ne üretebilir? Ne geliştirebilir? Bunun için gerekli hatta yaşamsal olan ekosistemi nasıl yaratırız? Bu soruları ortaya atarak toplumsal farkındalık yaratılabilir mi? 

Bu ülke çok başarılı, akıllı bilim insanlarının da yetişebildiği bir ülke aynı zamanda. Çoğu mesleki üretimlerini, araştırmalarına başka ülkelerde sürdürüyor. Ve yine çoğu Türkiye’nin ilerlemesi için ellerinden geleni yapmaya hazır. Önceki gün Rahmi Koç Bilim Ödülü’nü alan dünyanın en ünlü laboratuvarlarından birinin başkanlığını yapan genç fizikçimiz Prof. Dr. Mete Atatüre örneğin. Ya da Prof. Ercan Alp Esen ya da Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil. Liste çok uzun. Yapıyorlar da. 

Kaosun ortasında bir garip ülke olarak mı kalmak istiyoruz? Yoksa? Doğru soruları sormakla başlayalım mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir garip ülke 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları