Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ucubenin de Ucubesi!
\n\n\n
Dünyada hiçbir kent iki ayrı imparatorluğa başkentlik yapmamıştır. Bunun dışına çıkan tek kent İstanbul’dur. Bırakın iki imparatorluğu; Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı gibi dört ayrı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Tarihi ve doğasıyla böylesine görkemli bir kentin başına çorap örüleceği anlaşılıyor.
\nİster “çılgın”, ister “saçma” ve isterseniz “palavra” deyin, adam “Kanal İstanbul” tasarımı ile medyanın, halkın dikkatlerini seçim gündeminin başına oturttu!
\nGarip olan, Recep Tayyip Erdoğan 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükkent Belediye Başkanı seçildiğinde karşısındaki rakip DSP adayı Necdet Özkan idi. Genel Başkan Bülent Ecevit, Özkan’ı desteklemek amacıyla 17 Ocak’ta birlikte bir basın toplantısı düzenlemişti.
\nEcevit, Özkan’ın seçilmesi durumunda İstanbul Boğazı’nın yükünü azaltmak amacıyla Karadeniz’den Marmara’ya bir kanal açılmasını düşündüklerini söylemişti. İstanbullular bu tasarımı beğenmedikleri için olacak, Özkan’ı değil, Erdoğan’ı başkan seçmişlerdi.
\nİstanbulluların oy vermedikleri bu tasarımı Erdoğan şimdi bu seçim gündeminin başına taşıdı. Bakalım İstanbullular 17 yıl önce “hayır” dedikleri bu öneriye, bu kez “evet” diyecekler mi?
\nMaliyet…
\nBaşbakan “çılgın” tasarım hakkında bir yandan “gerekli çalışmalar yapıldı” derken, bir yandan da “etüt çalışmalarının iki yıl süreceğini” söylüyor. Bu çelişki bile tasarımın henüz bulutlar üzerinde bir düş olduğunu ortaya koyuyor. Zaten Başbakan da “İnsanlar hayal ettikçe yaşarlar!” diyerek, düş gördüğünü inkâr etmiyor.
\nBasın, tasarımın maliyeti hakkında 10-25 milyar dolar (15–37.5 milyar TL) arasında değişen rakamlar veriyor.
\nMersin Akkuyu Nükleer Santralı’nın maliyeti 20 milyar dolar. Hükümet üç nükleer santral yapılacağını açıkladı. Nükleer santralların toplam maliyeti 60 milyar doları bulacak demektir. Türkiye çeyrek yüzyıldır bir nükleer santralı yapacak parayı bile bulamazken acaba üç santralın suyu hangi değirmenden gelecek?
\nBir de buna bu “çılgın kanalın” 20 milyar dolarını ekleyelim! Tasarımın “yap-işlet-devret” yöntemi doğrultusunda yerli-yabancı ortaklardan oluşacak bir “konsorsiyumca” yapılacağı söyleniyor. Ortada “etüt” yok, ama “konsorsiyum olasılığı” varmış.
\nHasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı’nın maliyeti 25 milyar dolar. Yabancılar barajın yapımına bir konsorsiyumla katılmak istediler. Ancak sonrasında çeşitli “çevre ve tarihsel miras sorunları” nedeniyle çekildiler. Baraj yapılamaz oldu. Çünkü hükümetin bu barajı yapacak parası yok!
\nNeymiş, Süveyş Kanalı’nda yılda 4.8; Panama Kanalı’nda 1.8 milyar dolar gelir sağlanıyormuş. Çılgın kanaldan 5 milyar dolar bekleniyormuş... Yanında “bedava” Boğaz dururken, adam neden kanalda gemi başına birkaç yüz bin dolar versin ki!
\nMontrö Sözleşmesi…
\nTürkiye, Lozan’da Boğazlar’dan geçişe getirilen kurallardan duyduğu sıkıntı üzerine yaptığı girişimle 20 Temmuz 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde istediği koşulları kabul ettiren bir sözleşmeyi ilgili ülkelere imzalattı.
\nEgemen bir devlet olarak, Boğazlar’ın denetimini elde eden Türkiye, bunun karşılığında İstanbul ve Çanakkale boğazlarından, limanlara uğramadan transit geçecek ticaret gemilerinden hiçbir harç, vergi almamayı kabul etti. Dolayısıyla tam 75 yıldır tüm gemiler Boğazlar’dan “bedava” geçiyor.
\nBu kanal paralı olacağına göre kim, tonlarca ücret ödeyip geçmek ister! Ayrıca Montrö gereğince Türkiye hiçbir yabancı gemiyi bu kanala zorla yönlendiremez. Böyle bir değişiklik için Türkiye’nin tüm Montrö’ye taraf ülkelerin olurlarını alması gerekir. Karadeniz’e kıyı ülkelerden hangisi bu isteme “olur” verebilir?
\nAyrıca Boğazlar’dan geçmesi bazı yasaklamalara tabi gemilerin bu kanaldan Karadeniz’e çıkmalarına kıyı ülkelerin tepki göstermeyeceği de düşünülebilir mi?
\nÇevre…
\nKanalın genişliği iki geminin yan yana geçmesine olanak vermeyecek. Genişliğin artması maliyeti iki kat arttıracak. Ayrıca, engebeli arazide belki de yükseltme-indirme havuzlarının yapımını da gerektirecek. Bu da bir başka maliyet etkeni olacak. Kanaldaki seyir hızının Boğaz geçişinden daha yavaş olacağı da göz ardı edilmemelidir.
\nUzmanlar, ilk tahminlere göre 350 hektarlık ormanın yok edileceğini öngörüyor. Kanalın kazılmasıyla çıkacak 152 milyon metreküp molozun nerelere döküleceği bilinmiyor...
\nKanalın iki giriş çıkışında yapılacağı açıklanan limanlar, yörelerinde çevre kirliliğine neden olurken, yöredeki su havzaları da kanala kurban edilecek.
\nKaradeniz ve Marmara’daki farklı tuzluluk oranları bu denizlerdeki farklı canlı türlerini de yok edebilecek.
\nMarmara kıyısı ve İstanbul’u etkileyen “deprem” olgusunun kanalın kazılması ile tetiklenme olasılığı artarken, güçlü bir depremde oluşacak bir tsunaminin kanalda yaratacağı taşkınların olumsuz etkilerinden söz etmek de herhalde falcılık olmasa gerek. Ayrıca yörede daha fazla insan yaşayacağı için böyle bir depremde ölü sayısı da doğal olarak artabilecek.
\nKentleşme…
\nAçıklamalarda kanal çevresinde yeni kentsel oluşumlar öngörülüyor. Yöreye göç olayını durdurmak yerine daha da hızlandıracak bu olay İstanbul ve çevresinde yeni karayolları, ulaşım sorunlarını yaratacak.
\nAyrıca artan su ve enerji gereksinimini karşılamaya mevcut altyapı yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla kanalın çıplak maliyeti değil, getireceği bu tür yan maliyetler de düşünülmemiştir.
\nİstanbul’un 15 milyonu aşan nüfusu, bu yapılanmayla iki katına doğru yol alırken, Trakya neredeyse tüm Anadolu nüfusunun yarısı kadar bir nüfusu barındırmak zorunda kalacak.
\nKanalın her ne kadar kamu arazilerinden geçeceği, sınırlı kamulaştırma yapılacağı söylense de; liman, üç köprü ve Çatalca ağırlıklı kentleşme için daha şimdiden aşırı kazanç amaçlı arazilere yatırım haberleri dünkü basına yansımıştır.
\nÇanak-çömlek…
\nMarmaray yapımını 1 milyar dolar ile finanse eden Japonlar, görkemli tarihe sahip İstanbul’daki kazıların UNESCO gözetiminde önce arkeologlarca yapılmasını anlaşmaya temel koşul olarak koydurttular.
\nYabancı konsorsiyum, aynı koşulu Bakû-Tiflis-Ceyhan boru hattı için de öngörmüştü. Ilısu Barajı’nı 25 milyar dolarla finanse edecek konsorsiyum üyeleri yörede “çevreye ve tarihsel mirasa zarar vermemek için” barajın yapımından çekildiler.
\nBaşbakan’ın “çanak çömlek yüzünden dört yıl geciktiğini” söylediği Marmaray’ı yabancılar değil de AKP hükümeti yapsaydı ne 38 antik gemi, ne İstanbul’un tarihinin 8400 yıl öncesine gittiği bilinebilecekti.
\nBaşbakan, çılgın kanalın yapımı ile “Boğaz trafiği ata yadigârlarını tehdit ediyor. Bu kanalı kültür varlıklarımızı korumak için de yapıyoruz” diyor. Ardından da tutarsız bir biçimde “çanak-çömlekten” yakınıyor.
\nBütün bu olumsuzlukları bile bile, 17 yıl önce rakibine seçim kaybettiren bu tasarıma bugün sahip çıkması, 12 Haziran seçimlerinde basının, rakiplerinin başka alanlarda yapacakları eleştirilere karşı akıllıca yapılmış “ucubenin de ucubesi” bir perdelemedir.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!