Mükerrer Soykırım Kararı!

07 Haziran 2016 Salı

Alman Federal Meclisi’nin, 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak tanıması, elbette kabul edilemez. Ancak olayın zamanlamasını irdelemek gerekir. Latince “Söz uçar, yazı kalır…” diye bir söz vardır.
Türk yetkililer, basınımız, haklı olarak karara tepki gösteriyorlar. Bırakın 1915 oylarının içeriğini, son yıllarda bu konuda Alman meclisinde yaşananları anımsıyor muyuz? Olaya bir de bu açıdan bakılmalıdır.

***

16 Haziran 2005… Alman meclisi “Ermeni soykırımı” tasarısını onaylamıştı. Yeşiller ve Türk kökenli milletvekilleri “hayır” oyu kullanmışlardı. Türk hükümeti karara tepki göstermişti.
24 Nisan 2015… Aynı meclis “Ermeni soykırımı” ifadesini 1915’in 100’üncü yıldönümü nedeniyle yapılan “anmada” açık biçimde kullanmıştı. Meclis Başkanı Norbert Lammert ve Cumhurbaşkanı Joachim Gauck de “soykırım” demişlerdi.
15 Ekim 2015… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İsviçre’de yaşanan bir olayla bağlantılı olarak, “soykırımı” inkârı cezalandırmanın ifade özgürlüğü ihlali olduğunu kararlaştırmıştı.
2015 sonlarında fikir değiştirip tükürdüğünü yalamak isteyen Yeşiller Partisi, meclise “soykırım” yasa önerisini tekrar sunmuş, ancak AİHM kararının etkisiyle son anda geri çekmişti.
AKP İstanbul Milletvekili Ermeni vatandaşımız Markar Esayan ise “Geçen yıl bu tasarı Türkiye ile sığınmacılar anlaşması suya düşmesin diye ertelendi” yorumunu yapmıştı.

***

Şimdi durup dururken bu yasa önerisi Alman meclisine neden yeniden getirildi? Neden Yeşiller, başrolü yüklendiler? Neden Türk kökenli milletvekilleri öneriyi desteklediler?
Bu soruların yanıtını, Uganda ziyaretinde Sultan’ın bir konuşmasındaki şu itiraf çok iyi veriyor: “Söylediklerimiz bazılarını rahatsız ediyor. O zaman bizim adımız diktatör oluyor!”
(Uganda’nın yerel diktatörü, kabulünde 37. Sultan’a tepeden bakmak için, kendisinden aşağıya konulan bir koltuğa oturtmuştu. Tıpkı Osmanlı sadrazamlarının yabancı elçileri kabulünde olduğu gibi… Tıpkı İsrailli diplomatların Türk büyükelçisini aşağıladıkları gibi…)
Alman basınında “Otokratik davranışları gittikçe artan Sultan’a tepki…” yorumları yapılırken, Amerikan basınında ise “Almanya, Sultan’ın tehditlerine meydan okuyarak iyi bir iş yaptı” denildi.
Almanya Başbakanlık sözcüsü Steffen Seibert, “Bizim ülkemizde insanların görüşlerini barışçı biçimde dile getirebildiği bir demokratik kültür var!” sözleriyle, dolaylı olarak “Türkiye’de yok demiş” olmuyor mu?
1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi, “tüzelkişilerin değil, gerçek kişilerin suçlanacağını” öngörüyor. 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilere yönelik soykırımın sorumlusu olarak Almanya’yı değil, Adolf Hitler ve tayfasını kabul diyor.
Ancak Alman yetkililerin atladıkları önemli bir nokta var! Sultan’a tepki gösterilirken, bu biçim bir davranışla Türk halkı cezalandırılmış olmadı mı? Belki de “Türk halkı aklını başına almalı, gerçekleri artık görmeli!” de denilmiş, olabilir.

***

Şimdiye değin 29 ülke 1915 için “soykırım” dedi. Türkiye apar topar o ülkelerdeki elçilerini “istişare” için Ankara’ya çağırdı. Olayın ateşi küllenince elçiler geri gönderildiler. Bu arada o ülkenin Ankara’daki büyükelçisine yazılı ya da sözlü nota da verildi.
Şimdi de Berlin’deki Türk büyükelçisi “istişareye” çağrıldı. Sanki “danışılacak” bir şey varmış gibi!
Türklerin bu geleneksel kınama yöntemini bilen Almanlar ne yaptı? Ankara’daki büyükelçisinin bu tepkiye muhatap olmaması için önceden Berlin’e getirip, büyükelçiliğin “işgüderi” düzeyinde 2. adamı kınamaya muhatap yaparak, Ankara’yı resmen küçümsediler!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları