Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Helal Internet!' (1)Direksiyondaki Eşek!
\n\n\n
Yazının ilk bölümünü bu sütunda 3 Ekim 2008’de yayımlamıştık. Yazıdan sonraki 2.5 yılı aşkın sürede “Mollarşinin” geldiği noktayı ve 22 Ağustos’ta yürürlüğe koyacağı “Helal Internet” uygulamasını gelecek yazımızda ele alacağız!
\n‘Mollarşi’ Internet’e El Koydu!
\nYaşı yarım yüzyılı aşanlar Demokrat Parti’nin (DP) son dönemindeki gazeteleri anımsarlar. İktidar, beğenmediği haberi ya da yazıyı, gece matbaaya gönderdiği emniyet görevlilerine sayfadan kazıttırırdı. Gazete, ertesi günü o haber ya da yazı kazınmış, bembeyaz çıkardı. Çoğu zaman karşıt gazetelerin ilk sayfaları, ağızda çekilmiş dişlerin yarattığı boşluklar gibi çirkin bir görüntü oluştururdu. İktidar basın özgürlüğüne tahammülsüzdü. Bu tahammülsüzlük, DP’nin devrilmesinde önemli etkenlerden biri oldu.
\nBir hafta önce bu köşede Türkiye’de Internet’e uygulanan “sansüre” dikkati çekmiştik. İki yıl önce İran’da iken bırakın “Superonline” sitesinin, Türk “Diyanet İşleri Başkanlığı” sitesine bile girişin “mollarşi” yönetimince yasaklandığını yazmıştık. İran’da komünist, faşist bir totaliter yönetim olmadığından, “köktenci totaliter” düzenin varlığından söz etmiştik.
\nTürkiye son bir yılda Internet’e uygulanan sansürde İran’ı geride bıraktı, ya da bırakacağa benziyor. Yazımızda, aralarında J.J. Rousseau ve Voltaire gibi düşünürlerle bağlantılı bazı sitelere bile “…bilmem neresi sulh ceza mahkemesinin kararı ile Telekomünikasyon Başkanlığı’nca engellenmiştir” uygulamasından yakınmıştık.
\nRadikal gazetesi, yazımızdan sonra konunun üzerine giderek “Internetime Dokunma” diye güzel bir kampanya başlattı. Radikal’i kutluyoruz. Gazetenin rakamlarını, ilgili “Telekomünikasyon Kurumu Başkanı” Tayfun Acarer doğruladı. Kurum bugüne değin, “kendiliğinden”, bir “yargı kararı olmadan” 861 siteye “sansür” uygulamış, erişimi tümden yasaklamış. “Yargı kararı” ile ancak 251 sitenin erişimi engellenmiş!
\nInternet olayından sorumlu kurumun basındaki karşılığı “Basın Yayın Genel Müdürlüğü”, televizyonlarda ise “RTÜK” değil mi? Bir an düşünün! Basın Yayın Genel Müdürlüğü, hiçbir yargı kararı olmadan DP zamanındaki gibi değil haberi sütundan kazıtmak, 861 gazeteyi tümden kapatıyor. Bu basın özgürlüğü müdür? Ya da RTÜK? Tartışılan herhangi bir “programı” cezalandırmak yerine, o TV kanalını tümden kapatıyor. Bu yayın özgürlüğü müdür?
\nAklınız, hukuk mantığınız, özgürlük inancınız, çağdaşlık eğiliminiz, bir kuruma verilen bu “yargı üstü” yetki ve sorumluluk sonucunda, yargının 251 yasaklama kararının üç katından fazlası olan 861 siteye erişimi engelleyebilmesini kabul edebiliyor mu?
\n2007’de çıkan 5651 sayılı “Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Yasa” bu kuruma, bırakın Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nü, bırakın RTÜK’ü, yargıdan daha fazla yetki veriyor! Olacak iş mi bu?
\nDiyelim ki bir sitede, bu yasanın kapsamına giren bir yayın yapılsa, kurum sitenin o yayınını içeren uzantısını değil, tüm siteye girişi sonsuza dek engelliyor, yani gazeteyi ve TV’yi kapatıyor. Üstelik “yargı kararı” olmadan, ceza yasalarının temel ilkesi olan “cezaların kişiselliği” kuralı da dışlanarak!
\nAyrıca, kurum bir “ihbar” sitesi açmış! Bugüne değin Adnan Oktar gibi 24 bin 598 kişi ihbar yapmış ya da başvurmuş. Şimdiye değin bu ihbarlara dayanarak toplam 1112 siteye erişim engellenmiş. Şu anda incelemeleri süren bu ihbarlardan bazılarına dayanılarak önümüzdeki günlerde birkaç bin site daha kapatılacak demektir. Haydi hayırlısı!
\nAyrıca yargı kararını veren “sulh ceza mahkemelerinin” bazı yargıçlarının Internet’in uluslararası bilgi birikiminden yoksun oldukları da basına yansıyan haberler arasında. Kapatılan sitelerin sahiplerinin bu kararlara karşı, zaman ve para kaybı nedeniyle, bir üst mahkemeye başvuramadıkları da bir gerçek... Böylece Internet girişimcilerine gözdağı verilerek caydırıcılık yaratılmıyor mu?
\nDünya basınında Türkiye ile alay ediliyor. Aydınlarımız bu alandaki tehlikenin farkında değiller. Türkiye, Internet’te İran’daki “mollarşi (köktenci totaliter)” düzeni yolunda koşar adımlarla ilerliyor. Radikal’in “Internet’ime Dokunma” kampanyasını candan destekliyorum. Büyük Ata ne demişti: “Basın özgürlüğünün en büyük güvencesi yine basın özgürlüğüdür.”
\n\n\n\n
\n\n\n
Geçen hafta Ankara’da bir büyükelçilikteki konserde önümde oturan Ankaralı bir siyasacı müzikten başka çıt çıkmayan salonda cep telefonuyla, sözde çevresindekilere çaktırmadan, şakır şakır konuşmaz mı?
\n***
\nUçak inişe geçmişti. Hostes, kemerlerin bağlanmasına ilişkin uyarıları arasında “Terminal binasına girinceye değin cep telefonlarınızı kapalı tutunuz” duyurusunu da yaptı.
\nUçağın tekerlekleri piste değer değmez, bazı yolcular cep telefonlarını çıkarıp konuşmaya başladılar. O anda uçağın frenlerinin kilitlenebileceği, bir kazaya yol açacakları umurlarında değildi. Kendi yaşamları belki önemli değil, ama yüzden fazla yolcuyu tehlikeye atmalarının bilinçsizliğine ne demeli?
\n***
\nUçak, Trabzon Havaalanı’ndan kalkmış. Temel cep telefonunu çıkarıp konuşmaya başlamış. Hostes Temel’i “cep telefonunu kapatması” konusunda uyarmış. Temel, tipik davranışı ile cep telefonunda konuştuğu kişiye “Benim konuşmamı yasakladılar. Sen konuş, dinliyorum!” demiş!
\n***
\n31 Mart’ta Trabzon’dan Ankara’ya gidecek uçağa yolcular alınmış, kentin AKP’li belediye başkanı da binmiş. Karşısında CHP’li karşıtını görünce tartışmaya başlamakla kalmamış, cep telefonunu çıkararak bağıra bağıra konuşmaya başlamış.
\nHostesler birkaç kez uyarmışlar. Başkan, konuşmasını sürdürerek cebinden çıkardığı kartvizitini “Ben kimim biliyor musun?” havalarında hostese vermiş.
\nUçağın kalkışının gecikmesi üzerine pilot, “Bir yolcunun telefonla konuşması yüzünden çıkan arıza nedeniyle kalkamıyoruz” duyurusunu yapmak zorunda kalmış. İşin tatsızlaştığını gören CHP’li uçaktan inmiş. Başkanın telefon konuşması bitmiş. Uçak da 30 dakika gecikmeyle havalanabilmiş.
\n***
\nŞöyle kaldırımda durun, gelip geçen arabaların şoförlerine bakın. Bir el direksiyonda, öteki el cep telefonu ile kulaklıkta, üstelik en az 100 km. hızla gidiyorlar.
\n“MOBESE” kameralarından TV ekranlarına yansıyan trafik kazalarının çoğunun, direksiyonda cep telefonu kullanımından kaynaklandığı görülüyor. Kendileri “nalları dikseler” bir şey değil. Ama masum insanları öldürüyor ya da yaralıyorlar o eşekler! Bu örnekler bilinçsizliğin dışında görgüsüzlüğün ve saygısızlığın da daniskası değil mi? Direksiyonda eşek varsa, son model arabanın kaputu altında kaç beygir olduğu neye yarar!
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!