Özdemir İnce

Milli eğitim bakanı bakıyor

21 Şubat 2025 Cuma

DEM Parti’nin “anadilde eğitim ve öğretim” dayatmasını duyan, basında okuyan, herkese ve her şeye laf yetiştiren “güya milli” milli eğitim bakanı dut yemiş bülbül gibi susuyor. Belki de aynı iddiaların paydaşı olduğu için susuyor. Adamlar, anayasanın “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bütündür. Dili Türkçedir” diyen 3. maddesini, “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır” diyen 42. maddesini ve “Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz” yazan Devrim Yasalarının korunmasıyla ilgili 174. maddesini yok sayan DEM Parti Parti Meclisi’nin attığı naraları duymuyor.

DEM Parti Parti Meclisi’nin 12 Şubat’ta yaptığı toplantının sonuç bildirgesini gözleri görmeyen, kulakları duymayan bakan için basından aktarıyorum:

[Yeni süreçle ilgili “diyalog, müzakere ve çözüm ilkesinin esas alındığı” belirtilen açıklamada, “Parti meclisimiz, Ortadoğu’da süregelen savaşlar, Suriye’deki gelişmeler, Kürt sorununun demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, halklarımızın ve emekçilerin sorunları ve ortak geleceği üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulunmuş; bu doğrultuda mücadele hattını netleştirerek yönelimlerini belirlemiştir” dendi. Türkiye’nin terör operasyonlarının “emperyal çalışma” olarak nitelendirildiği açıklamada, “Kuzey ve Doğu Suriye halklarının demokratik yönetim talebi başta Türkiye’nin askeri operasyonları ve müdahaleci politikaları olmak üzere çeşitli emperyal ve bölgesel aktörler tarafından tehdit edilmektedir. Savaşın kazananı yoktur ancak halkların ortak mücadelesi ve dayanışması, barış ve özgürlüğün garantisidir” ifadeleri kullanıldı.

ANADİLDE EĞİTİM VURGUSU

“Türkiye’de Kürt sorunu, yıllardır inkâr ve imha çerçevesinde ele alınmış ve güvenlikçi politikalarla çözümsüz bırakılmıştır. Çözüm inkâr, imha, askeri operasyonlar ve tecrit politikalarında değil, halkların eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşayabileceği demokratik bir sistemde yatmaktadır” denen açıklamada çözüm için şu dört madde sıralandı. Bildirgede, Abdullah Öcalan’ın (terör elebaşısı) geliştirdiği çözüm perspektifi, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kalıcı barışın sağlanması açısından tarihsel bir fırsattır” savunusu yapıldı. Çözüm kapsamında terör elebaşısı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, Kürtlerin demokratik hakkının sağlanması için “demokratik yeni bir toplumsal sözleşme (anayasa)”, anadilinde eğitim ve Türkiye’nin Ortadoğu’da savaş yerine diyalog ve barış politikalarını benimsemesi şartları gösterildi.]

DEM Parti Meclisi’nin barışçı jargonla dile getirdiği genel dünya görüşünü alkışlayalım ve vurgusu yapılan anadilde eğitim ve öğretim dayatmasına gelelim.

Bre düşüncesiz adamlar! Sanki ulusal ve uluslararası yasalardan haberiniz yok! Türkiye bir üniter ulus devlettir. Kürt aşiretlerinin vassal sıfatıyla bağlı olduğu Osmanlı İmparatorluğu’nda da devletin resmi dili Osmanlıca değil miydi? Anadilinizde kitap yazıp yayımlayabilirsiniz, gazete yayımlayabilirsiniz, radyo ve televizyon kurabilirsiniz ama kendi dilinizde öğretim yapacak okul isteyemezsiniz, açamazsınız. Böyle bir dayatma bölünme, federasyon ve özerk bölge anlamına gelir. Bunu nasıl bilmezsiniz!

Avrupa Birliği’nin “Türkiye için Katılım Ortaklığı” belgesini, dondurma isteyen çocuklar gibi şımarıklık edenler için özel olarak bir kez daha yayımlıyorum:

“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalıdır.”

“Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.”

Bundan fazlasını kimse isteyemez! Şımarıklığı bırakıp artık öğrenin! Milli eğitim bakanı sen de öğren!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir sefil darbe 30 Mart 2025
Bir veda için adagio* 28 Mart 2025
Zorbanın aczi 25 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları