Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soykırım Gerçek mi?

23 Nisan 2015 Perşembe

Ben de “soykırım” sözcüğüne karşı olanlardanım.
Nedenini hukuka falan da dayandırmıyorum.
İki basit neden var.
Birincisi “Milleti Sadıka” diye nitelenen Osmanlı Ermenilerinin ortada fol yok yumurta yokken göçürüldükleri gibi bir yanlışı içeriyor ve ortak acıları tekilleştiriyor.
İkincisi ise öyle bir soykırım(!) yapılmış ki büyüklerini öldürürken kalan çocukları adam gibi büyütmek için yetimhaneler, okullar açılmış... Soykırım(!) sürecinde Osmanlı hükümetlerinde Ermeni bakanlar, müsteşarlar, danışmanlar, çevirmenler görevlerini sürdürmüşler.

***

Genelkurmay Başkanlığı, yıllardır açık olan arşivindeki belgeleri 2005 ve 2006 yıllarında yayımlamıştı.
Ben Harbiye’deki Askeri Müze’den aldığımda beş cildin fiyatı 65 liraydı. (Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914- 1918. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları)
Tam 3 bin 431 sayfa.
Hıncakyan Komitesi Kilis Şubesi’nin 8 Ocak 1912’de yaptığı oturumdaki eyleme hazırlık tutanakları ile başlıyor.
1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda işgal edilen topraklarda Rus ordusundan yararlanan Ermenilerin, 1917 Ekim Devrimi sonrasında kararsız kalan Rus askeri gücünde doğan boşluktan da yararlandıkları görülüyor.

***

Kimi belgelere özetle göz atalım.
Rus ve Ermeni ordularında görev yapan Ohanes Apresyan, soykırımdan(!) kurtularak Amerika’ya göçmüş. Kendisinden anılarını dinleyen Leonard Ramsden Hartill, bunları 1928 yılında “The Robbs- Merrill Company” yayınevinde kitaplaştırmış. Kerim Cengiz Kevenk de 1978’de Türkçeye çevirerek yayımlamış.
Google’a girip, “Kars’ta Türklere Yönelik Ermeni Katliamı: Kalo/Derecik Köyü Toplu Mezar Kazısı” yazarsanız karşınıza Şenol Kantarcı’nın araştırması çıkıyor.

***

Ali Rıza Yalman (Yalkın) ülkemizin önemli halkbilim ve müzecilik uzmanlarından biridir.
Güneydeki Türkmen oymaklarında çalmadık kapı, uğramadık çadır bırakmamıştır. Yalnızca yaşam biçimlerinin geleneklerini değil, anılarını, ağıtlarını da derlemiş ve kitaplaştırmıştır.
28 Ağustos 1928’deki anılarında Doğanbeyli köyünde öğrendiklerini şöyle anlatıyor:
“Bu köy 1923’ten 1926 tarihine kadar Hacın kazasının idare merkezi imiş ve kaza 1926 yılında Saimbeyli’ye taşınmıştır. Doğanbeyli köyü 1920 yılında Ermeniler tarafından baştan başa yıkılmış ve burada (40- 50) nüfus kadar Türk halkı da feci bir şekilde şehit edilmiştir. Bundan başka bütün köyün malları Ermeniler tarafından yağma olunmuştur.”

***

Yaşananlar iki taraf için de pek iç açıcı değil. Kayıpları saygı ile analım ama ayrım yapmayalım.

***

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı çocukların mutlu olduğu, ulusal egemenliğin bekleme odasından kurtarıldığı nice bayramlar dileğiyle kutluyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları