Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kurnazlık Kutsanınca...

18 Eylül 2014 Perşembe

Türkiye bugün ne çekiyorsa, akıl ve kurallar yerine kurnazlığın yeğlenmesinden, hatta kutsanmasından çekiyor.
Kurnazlığın yöntem olarak benimsenmesi, anayasa değişiklikleri dahil yasaların yapılmasından başlıyor, uygulanması ile sürüyor.
“İyi şeyler yapılıyor” kanısı yaygınlaştırıldıktan sonra araya tuzak değişiklikler ekleniyor ve iktidarın canı istediği gibi uygulamalarının önü açılıyor.
Bir sorun yumağı olarak gündemde bulunan işçi ölümleri, liselere öğrenci yerleştirme yöntemi, sağlığa yönelik değişiklikler ve aile hekimliği uygulamalarında varılan sonucun nedeni, “Ben istediğimi yapayım. Zarar görenler düzeltmek için uğraşıp dursunlar” anlayışı.

***

Acısı henüz küllenmeyen Soma’da 301 cana mal olan cinayetin ardından İstanbul’daki asansör kazasında 10 işçinin daha cinayete kurban gitmesi hep bu yüzden yaşandı.
Maden işçilerinin çalışma koşulları ile sosyal güvenliklerini düzeltmek gibi bir gerekçeyle hazırlanan tasarının, iktidarın kimi alanlarda istediğini yapabilmesine olanak sağlayan 148 maddelik bir torba yasaya dönüştürülmesi, kurnazlığın son somut örneğini oluşturdu.
Anayasaya aykırı olduğu açık seçik bilinen yasa değişiklikleri de giderek artıyor.
“Anayasayı bilmiyorlar” demek yanlış olur. Biliyorlar ama şunu da çok iyi biliyorlar: “Anayasa Mahkemesi’nin kararına kadar ben istediğimi yaparım. Mahkeme kararı geriye uygulanmayacağı için yaptığım yanıma kâr kalır.”

***

Asansör cinayeti sonrasında dikkatimi çekmişti. Herkes oradaydı ama en yetkili olması gereken Şişli Belediye Başkanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı yoktu. Sonradan öğrendik ki yetkileri yokmuş.
İnşaatın kapalı alanının genişliğini ve kat yüksekliğini belirleme yetkisinin TOKİ’de olduğunu ve bu yetkinin uygulanması ile önceki başbakanın yakından ilgili olduğunu biliyorduk. Ama eksik biliyormuşuz. Denetleme yetkisi de TOKİ’nin sorumluluğundaymış.
Televizyon ekranlarına yansıyan kule inşaatlarının görüntülerinde “Önce iş güvenliği” yazılı levhalar var ama katlarda gerilmesi gereken ağlar, emniyet kemerlerinin iliştirileceği teller yok.
Sade özelde değil, devlet inşaatlarında da görüntü aynı.
İnşaatı az masrafla ve az zamanda bitirmenin kaynaklandığı para hırsı ve kurnazlık kutsanmaya devam edilirse yeni cinayetlerin de önü açık demektir.

***

İmam hatip okullarının artırılması ve öğrencilerin kendi tercihleri olmadan oralara kaydedilmesindeki kurnazlığı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “zorunlu din dersi” ile ilgili kararı sayesinde çözdüğümü sanıyorum. AİHM’nin önceki kararları nedeniyle müfredata getirilen Alevilikle ilgili küçük eklemeleri mahkemenin yemediğini göstermesi ve zorunlu din dersinin hukuka aykırı olduğunu vurgulaması, ülkenin önünde önemli bir uluslararası sorun oluşturuyor.
Bunu çözmenin tek yolu var. Bütün okulları imam hatibe dönüştürmek. Yanıtı ise kurnazlığın bir başka yansıması olacak: “Dinsel eğitim yapılan okullarda din dersinin zorunlu olmaması olacak şey mi?”

***

Okullar açıldı. Bakan dahil tüm yetkililer okuldaydı ama birkaç kez verdikleri nakil dilekçelerine yanıt alamayan velilerin öğrencileri evlerindeydi.
“Ben yapayım, sen uğraş” mantığının yarattığı aksaklık ve işkence sadece TEOG’la ilgili değil.
Aile hekimliği uygulamasında da aynı yöntem geçerli. Başımdan geçtiği için biliyorum.
1973’ten beri Suadiye’de oturuyorum. Şeytan dürtmüş olmalı ki “Bizim ailenin hekimi kim?” diye internete girdim ve gördüm ki “Benimki Beyoğlu’nda Sarayardı Sokağı’nda”...
Yanlışlığı düzeltmek için verilen telefonu aradım ama çıkan yetkili akıl vermeye “Önce yakınınızdaki aile hekimine gidip, boş kontenjan olup olmadığını öğreneceksiniz” diye başlayınca cayıverdim.
Bana günler önce öğütleneni şimdi binlerce veli yaşıyor. Boş kontenjan yakalamak için dolanıp duruyorlar.
Bilgisayarı da kurnazlığa alet etmeyi başaran bir ülke olarak ne kadar övünsek azdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları