Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İşte Size Fişleme Furyasının Nedeni...

07 Aralık 2013 Cumartesi

Dershane tartışması, hangi yasaların niye çıkarıldığını, bunlara dayanılarak kimi operasyonların neden yapıldığını ve hangi tasarıların niçin yasalaştırılmadığını açık seçik ortaya koydu.
Önce Silivri davaları operasyonları kapsamında yargılanan Mustafa Balbay ile Prof. Dr. Mehmet Haberal’a yönelik hak ihlali kararı için “hak yerini” buldu diyelim. Hakları yenilen öteki sanık ve hükümlüler için de beklentimiz olduğunu yineleyelim.
Ancak sevgili Balbay’a bir kez daha eylemli kavuşma olanağından duyduğumuz mutluluğu vurgularken özel görevli mahkemenin vereceği kararın kuşku içinde beklenmesi gerektiğini de anımsatalım.

***

Giriş bölümünde belirttiğim yasalaştırılmayan tasarıların başında 10 yıldır uyutulan “Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı” geliyor.
Bu köşede defalarca yazdığım gibi o tasarı ile ilgili çalışmalar, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından yapılmış ve 17 Temmuz 2003’te tartışmaya açılmıştı.
Ama tasarı, kimi değişiklikler de yapılarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ancak 22 Nisan 2008’de Meclis’e gönderilebildi. Tasarının tartışmaya açılmasından 10 yılı, Meclis’e sunulmasından da 5 yılı aşkın bir süre geçti. Dershane kavgası nedeniyle yapılan belge sızdırma haberleri tasarının hangi amaçlarla yok sayıldığını da ortaya koydu.

***

Korunacak “kişisel veriler” tanımının kapsamı, uyutulan tasarının genel gerekçesinde şöyle sıralanıyor. Yanlarına da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararlarının tarihleri konulmuş durumda.
“Tıbbi veri bankaları (1981), bilimsel araştırma ve istatistik (1983), doğrudan pazarlama (1985), sosyal güvenlik (1986), polis kayıtları (1987) istihdama ilişkin veriler (1989), elektronik ödeme ve ilgili işlemler (1990), verilerin kamu kuruluşlarınca üçüncü kişilere açıklanması (1991), kişisel verilerin telekomünikasyon alanın da ve özellikle telefon servislerinde korunması (1995), tıbbi verilerin korunması (1997), istatistik amaçlı toplanan ve işlenen kişisel verilerin korunması (1997), internette özel hayatın gizliliğinin korunması (1999), sigorta sektöründe kişisel verilerin korunması (2002).
Okuyunca insan, Türkiye’de yaşayanların kişisel verileri yönünden ne kadar korumasız olduğunu görüp dehşete kapılıyor.
Dehşetin nedenlerinden biri de yürütmenin başındaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yasasızlıktan yararlanıp kişilerin fişlenmesini özendirerek sonuçlarını kendi çıkarı için kullanıyor olması.
Anlaşılıyor ki AKP, kişisel verilere ulaşma, derleme, değerlendirme ve elde ettiği verileri baskı aracı olarak kullanma sürecini henüz tamamlayamamış.
Bu nedenle de Türkiye’de yaşayanlar (sadece yurttaşlar değil, yerleşen yabancı uyruklular ve ekonomik yaşama katılan yabancılar) hem de ileri demokrasi döneminde (!) başlarına örülebilecek çorapların tedirginliği içinde bulunuyorlar.

***

Ortalığa dökülen fişlemelerin bir bölümünden yola çıkarak aklımıza takılan soruların kimilerini sıralayalım.
? MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü insanların tüm özelliklerini ki kimileri olasılık olarak kayda geçiyor, fişleyebilir miydi?
? Fişlemelerin sızdırılması ile sızdıranın ve kullananın yanına kâr kalır mıydı?
?TÜİK, hane halkı anketlerinde canının istediği sorulara yer verebilir miydi? Ya da özel yaşama ilişkin sorularına yanıt vermeyenlere para cezası kesebilir miydi?
?Sağlık Bakanlığı “kürtaj yaptıranları bana bildirin” diye sağlık kurumlarına ve doktorlara baskı yapabilir miydi?
?Milli Eğitim Bakanlığı’nın isteği üzerine tutulan, öğrencilerin kendilerine ve aile bireylerine ilişkin kayıtlar ortalığa dökülebilir miydi?
?Kamu ve özel kurumların reklamları cep telefonlarına ulaştırabilir miydi?
?Siyasetçilerin çok özel ilişkilerini görüntüleyen kasetler piyasaya sürülebilir miydi?
? F tipi emniyetçiler özel yaşamla ilgili telefon konuşmalarını yazıya dökebilir ve özel görevli savcı ve yargıçlar belge diye ekleyip herkese açık duruma getirebilirler miydi?

***

Soruları uzatmak olası. Ama yanıtlanması gereken bir soru daha var.
Muhalefet partileri, üniversiteler ve gazeteciler neredesiniz?
Devamı pazartesiye.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları