Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gülme Komşuna Gelir Başına... (05.12.2013)

05 Aralık 2013 Perşembe

Yaklaşık 10 gün içinde yazılıp çizilerek ortaya dökülenler, AKP-cemaat ortaklığının “yetmez ama evet” diyenlerin de katkılarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ne hale düşürüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Görünüşte dershaneler üzerinden götürülmeye çalışılan kavganın, aslında devleti adım adım yok ederek kalanları paylaşma savaşımı olduğu, gün gibi ortaya döküldü.
Cumhuriyet’in yıllardır yazdıklarının sağlamasını yapmak da AKP ile cemaatin yazarlarına düştü.
Eee... Ne demişler... Gülme komşuna gelir başına...

***

Önümüzde üç seçim var. İlki için süre büyük ölçüde azaldı. Adaylar birer ikişer belli oluyor. Yerel yönetim seçimlerinin sonuçları siyasal iktidarın hesaplarının geleceğini de ortaya koyacak.
İl genel meclisi seçimi, eskiden siyasal partilerin oy oranlarından yola çıkılarak kimi değerlendirmelere olanak sağlardı. Yasal değişiklikler nedeniyle artık öyle bir değerlendirme yapılamayacak. Güç göstergesi de özellikle büyükşehir belediyelerinde kazanılacak başkanlıklarla sınırlı kalacak.
Yerel seçim, son kavgayı da dikkate alınca AKP için bir ölüm kalım savaşı niteliğine dönüşüyor. AKP, kimi bakanlarını aday gösteriyor. Hangisi olursa olsun seçimlerin “yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi altında” yapılması gerekiyor. En yetkili yargı organı da Yüksek Seçim Kurulu. Oybirliği ile bir karar alıyor ve diyor ki: “Aday olan bakanların görevlerinden ayrılmaları gerekmez.”
Ahlaksal yönünü bir tarafa bırakın, aday olmak için en alt düzeydeki kamu görevlisi bile ayrılmak zorundayken AKP yargısı, en tepedeki yöneticiyi, yani bakanları bundan bağışık tutuyor.
Oysa bakanlar seçilmiş değil atanmış!
Bunu da yok sayılan anayasa söylüyor. Üstelik bakan olmak için milletvekili olmak da önkoşul değil. Sadece bakanlar, başbakan bile cumhurbaşkanı tarafından atanıyor!
Anayasada yazılı kural şöyle:
“Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından başbakanca seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde başbakanın önerisi üzerine cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.”
Üstelik öteki kamu görevlileri gibi görevi kötüye kullanma suçundan yargılanabiliyorlar. Kimsenin aklına, bakanlıktan belediye başkanlığına inmek gibi durum gelmemiş olabilir. Bu yüzden yasaya açıkça yazılmamış olabilir ama anayasayı yok saymak kolay anlaşılmıyor.
Uzman anayasacılar görevdeki TBMM’nin ancak değişiklik yapabileceğini, yeni bir anayasa yapma konusunda ancak halkoylamasında yetki verilmesi kabul edilirse yetkili olacağını söylüyorlardı.
Laf kalabalığına ve demokrasi çığırtkanlığına hukuk bir kez daha kurban edilerek komisyon kuruldu. Ve beklendiği gibi AKP istediğini alamayacağını gördüğü için de masadan kalktı.
Gelinen noktaya kızanların başında da Anayasa Mahkemesi’nin hukukçu olmayan başkanı Haşim Kılıç geliyor.
Tarafsızlığını öyle bir şekilde ve öyle bir örnekle yok etti ki, hemen herkesin ağzı bir karış açık kaldı.

***

İşte size AKP’nin 12 Eylül 2010 referandumu ile oluşturduğu yüksek yargı organlarından ikisinin durumu.
Kavgada ortaya saçılan belgelerden ötekilerin durumunu da sıraya koymak gerekiyor.
Nasıl olsa kavganın biteceği yok...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları