Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Diktatör Atatürk(!)

09 Kasım 2013 Cumartesi

Kurtarıcı ve Kurucu Büyük Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 75’inci yılında yarın topluca anacağız.
O gün, Atatürk’ün anılmasından bile rahatsızlık duyanların bilimsel (!) safsatalarla yeniden ortaya döküleceğini de deneyimlerimizle biliyoruz.
Laiklik düşmanlarının amaçlarını gerçekleştirmek için yıllardır özlemle beklediği bir sürecin, ne yazık ki içinden geçiyoruz.
Laik Cumhuriyetin kazanımlarının bazen teker teker, bazen de topluca yok edilmesini hedefleyenler çabalarını sürdürüyorlar. İçinde “Türk” sözcüğü kullanılmış olan başta “Andımız” olmak üzere yazılı yapıtlar, tabelalar birer birer kaldırılıyor.
Millet kavramı da, içi boşaltılıp istenildiği gibi yorumlanmaya açılan öteki kavramlara benzer girişimlerle “ümmet”e dönüştürülmeye çalışılıyor.
“Atatürk” sözcüğünü ağızlarına almayanların Atatürk’ün ölüm yıldönümüne günler kala devlet nişanları konusunda yaptıkları düzenlemeler de Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ne duydukları nefretin ayrı bir göstergesini oluşturuyor. Bu çabaların boş bir hayal olduğunu kanıtlamak da yine bizlere düşüyor.

***

1900’lerin ilkyarısında dünyada ve Avrupa’da geçerli yönetim biçimlerini bir kenara atıp Atatürk’ü diktatör ilan edenlerin, 21’inci yüzyılda uyguladıkları “tek adam” yöntemini göklere çıkarmalarını anlamak giderek zorlaşıyor.
“Atatürk diktatördü” iddialarının geçersizliğini kanıtlayan bilim insanlarımız ve tarihçilerimize yenileri ekleniyor.
Ben de, Kılıç Ali’nin “İstiklal Mahkemeleri Hatıraları” kitabından bir alıntı ile örnek vermek istiyorum.

***

Bir görüşme sırasında İsmet Paşa ile Recep Peker, Atatürk’e Menteşe (Bağımsız) Milletvekili Halil Bey’i (1874-1946/Menteşe) yasaların gerçekleştirilmesi sırasında kendilerine zorluk çıkardığından dolayı şikâyet etmişlerdi. Konuşmaya Recep Peker başlamış, İsmet Paşa da “Bize Meclis’te ot yolduruyor” diye kendisini doğrulamıştı.
 Bu sözler üzerine Atatürk şu yanıtı vermişti:
“Davalarınızı, yapacağınız işleri Meclis’te müdafaa edemeyecek vaziyette misiniz ki Halil Bey’in itirazlarından bana şikâyet ediyorsunuz. Meclis’te böyle doğruyu söyleyen ve yolsuzlukları dile getiren birkaç arkadaş da olmasa ben söylediklerinizin doğruluğunu nasıl anlayayım?”
Halil Bey, kendisinden yakınmalar nedeniyle yenilenecek seçimlere (4’üncü dönem) katılmamaya karar vermiş ve Atatürk’e bir veda mektubu göndermişti. Mektubu okuyan Atatürk, Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a “Halil Bey’e telefon ediniz. Kendilerinin Meclis’teki mesaisinden çok memnunum. Mutlaka yine aramızda bulunacaklar ve kıymetli mütalaalarından (düşüncelerinden) istifade edeceğiz” demişti.
Kılıç Ali, Atatürk için şunları ekliyor:
“Tenkitlerden, itirazlardan, muhalefetten hoşlanır, bunlardan istifade etmesini bilirdi.

***

Gençlerini bir ümit olarak gören ve güvenen bir süreçten gençlerini yurtdışına gammazlayan ve aşağılayan bir sürece geldik...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları