ANKARA - İstikamet Ankara idi!Trende yer yoktu ama otobüslerde vardı.Ankara’ya gelirken dağlar tarlalar beyazdı.
Sanki gecenin siyahını bekliyordu...
F.Bahçe ve G.Saray’ın maç sonuçlarından sonra Beşiktaş için 3 puan çok önemliydi...
Kaybetme durumunda iki her iki takımla arasında hatırı sayılır puan farkı olacaktı.
Aslında Bilic için “Kaptanlık” sınavıydı!
Çünkü mesele, “düz denizde” çok iyi kaptan olmak değildi...
Mesele, kabaran dalgalarda “Yol yapmaktı..”!
İyi kaptan orada belli olurdu!
Unutma Bilic gardaş, “Denizi seveceksen, dalgalarını da seveceksin...”! Kazanılması gereken maçları da kazanacaksın...
Soğuk Ankara gecelerine inat ılıman bir hava hakimdi başkente..
E, hakemler de “Enterferans” yapmazlarsa mutlu bir gece olacaktı...
Ancak, “Mutluluk” göreceli bir kavramdı... Her an elinizden kayıp gidebilirdi..
Bu yüzden hakemlerin “Enterferans” kararlarına dikkat etmek gerekirdi!
Beşiktaş’ın yeni transferi Milosevic yedeklerdeki yerini aldığı bir gece idi...
Angara’nın tam ortasında bakımsız bir stat... 19 bin 200 kişilik..
19 bin kişilik olduğu için adı “19 Mayıs Stadı” değil... Büyük önder Atatürk Samsun’a çıktığı için... Artık “tartan pistliği” kalmamış bölümünü kaldırsalar “kutu” gibi yer olacak! Ama yapmazlar... Yenilenmesi gerekiyor ya, yıkarlar yerine AVM yaparlar...
Böylece de adı “19 Mayıs” olan bazı şeyleri anımsatan yer daha tarih olur. Demedi demeyin!
Bu arada,29. dakikada Demba Ba’nınkafasını sıyıran top Beşiktaş taraftarını ayağa kaldırdı.. Gökhan Töre kesmişti topu...
32. dakikaya kadar zevksiz geçen maç biraz heyecan gark etse de “Enterferans”lığını 33. dakikada yaptı. Yapmasa şaşardım doğrusu... Gençlerbirliği oyuncusu kendini yere attı, o da düdük çaldı!
Enterferans! Ben bu kelimeyi çok sevdim yahu... Misal, Olcay’a kalecinin dirsekli teması...
Ankaralılar Olcay’a kızdılar ama görüntüleri tekrar seyrettiklerinde utanırlar!
O kadar da değil yani...
Gençlerbirliği’nin ceza sahasında ele çarptığı an içinHakem Bey “Enterferans” bir karar aldı!
Ama ilk yarının son hareketi büyük alkış aldı..
O da Demba Ba’dan geldi.. Rakip sakatlanınca topu dışarı attı Ba!
İlk yarı her iki takımda, bırakın 2’yi, 3’üncü sınıf bir futbol oynadı...
İkinci yarı Motta ortaladı Demba Ba kafa vurdu. Kaleci topu iyi takip etti...
Oğuzhan ceza sahası çizgisinde hakemin gözü önünde düşürüldü...
Ancak hakem, elbette “Enterferans”tı!
Beşiktaş ikinci yarı etkili olsa da Beşiktaş taraftarı daha etkiliydi!
Maçın gidişi golü kim atarsa oyun onun üstüne kalacaktı... Maç ilerledikçe Beşiktaş yükleniyor, yüklendikçe dakikalar da tükeniyordu!
Oğuzhan’ın yerine Kerim Frei Koyunlu girdiğinde Beşiktaş için yeni bir umuttu...
Ankara’nın orta yerinde dünya devi telefon firmasının hatları çekmiyordu...
Ben yazıyı nasıl geçeceğimi düşünürken, Kerim hakemin gözü önünde yerleyeksanedildi.
Hayret hakem, “Enterferans”lık yapmadı... Demba Ba’da frikiki kaçırmadı..
Top, Gençlerbirliği fileleri ile buluştuğunda Protokol Tribünü “Gol” diye ayağa kalktı!
“Amanınn” dedim! Meğerse, oradaki herkes Beşiktaşlı çıktı....
Demba Ba’yı aşil topuğundan biçen oyuncuya “Yılın Kasap Girişimcisi” ödülü verilmeliydi!
Benim adayım odur!
Olcay’ın golü Beşiktaş’ı rahatlattı! Ancak ataklarının da ardı arkası da kesilmiyordu..
Maça gelirken “Telgrafın telleri” çalıyordu
radyoda.. Ahmet Kaya söylüyordu! “Yar üstüne yar seveni kurşunlamalı”
diyordu..
Gülesim geldi..
E o zaman, benim “mermi manyağı” olmam lazımdı!
Hatta kurşun adam(!)
Ben gönlümü ne güzellere kaptırmadım ki...
Ama içlerinde biri vardı ki...
O da 3 puan aldı.