Yeni Döneme Girdik

27 Mayıs 2012 Pazar
\n

\n

Sanırım giderek şiddetlenecek (enine, boyuna, derinliğine) bir muhalefet dönemine giriyoruz.\n

\n

Özellikle 1 Mayıs 2012, arkasından 19 Mayıs 2012 gösterileri derken işçi muhalefetinin Büyüyen Türkiyeden daha fazla payını istemesi için grevleri... Fenerbahçenin cemaat ve iktidara karşı büyük tepkisi... Avukatların, baroların ve toplumun çeşitli kesimlerinin haksızlıklara, hukuk ihlallerine, Silivri adaletsizliklerine ve zulmüne karşı demokrasi ve hukuk için direnişleri... \n

\n

Yeni muhalefet döneminin güçlü göstergeleri... Bu yeni dönem ne zaman başladı derseniz?\n

\n

Ergenekon, Balyoz, Odatv ve gazeteci dava ve tutuklamalarının üzerinden karanlık-sis perdesinin kalkması ve özellikle son bir yıl içinde yaşadığımız küçük aydınlanma döneminin ardından...\n

\n

İnsanlar, yurtseverler, gazeteciler, subaylar, muhalifler, bilim insanlarımız gerçi içerideler ama davalarda ilk mahkeme kararları nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın hem hukuk hem de giderek daha geniş halk kitleleri içinde, davaların ve yargılananların masumiyetleri görülmüş, kanıtlanmış ve kabul edilmiştir. Hukuksuz, haksız, tamamen düzenbazlıklara dayanarak açılan bütün davaların ergeç varacakları sonuçtur bu. Siz bakmayın yüksek yerlerde oturup sözde adalet adına atıp tutmalara... Avukatlar, barolar hakkında suç duyurularına... Bunlar büyük bir yenilginin dışavurumlarıdır. Bu davalar, sürdürücülerini, hayatları boyu onları izleyecektir. (Barolar ve avukatların direnmesi, demokrasi ve hukuk için en büyük dayanaklarımızdan biridir!)\n

\n

Söz konusu davalar öncesi, tezgâhını kuran iktidar ve yandaşlarının büyük bombardımanı ile sinen kesimler dava süreçlerinde gerçeklerin bir bir ortaya çıkması karşısında uyanmaya başladı. Ben buna aydınlanma dönemidiyorum! \n

\n

Bu aydınlanmanın olgusunu, 1 Mayısta Devrimci Vosvosçulardan tutun, pek çok küçük okul, mahalle, ev, sokak, neredeyse kuşçulara varıncaya kadar, yüzlerce yeni pankartın arkasında, on kişi - yirmi kişi - elli kişi, her ne kadarlarsa, yürümelerinde gördüm..\n

\n

***\n

\n

4+4+4 eğitim yasası ve buna paralel 19 Mayısı okullardan ve halktan uzaklaştırma ve pasta kesme törenine dönüştürme girişimleri de bu aydınlanma dönemine hizmet etti. Atatürkün Gençliğe Hitabesini kaldırma girişimi, gençliğin tam kanına dokundu! Birden fark edildi ki Gençliğe Hitabe büyük bir silah, araç, güç gençlik için. Onun ellerden alınmaya kalkışılması, Hitabeyi paha biçilmez bir değere yükseltti!\n

\n

Tıpkı 19 Mayıs gibi! Her ne kadar okullarda hazırlıklar yapılıyor, fener alayı düzenleniyor, stadyum gösterileri yapılıyor olsa da siyasi olarak uykuya yatırılmış olan 19 Mayıs 1919un anlamı parladı birdenbire! Millet, gençlik, varoluşlarının resmi belgesinin de iptal edilmek istendiğini gördü.\n

\n

Samsunda, İzmirde CHPnin katıldığı, İstiklal Caddesinde Türkiye Gençlik Birliğinin öncülük ettiği, Şişlide Sarıgülün öncülüğünde ve daha pek çok kentte düzenlenen başarılı gösteriler bu değerin kanıtlarıydı. Kurtuluş ve Kuruluşun gerçek tarihini resmi tarihdiye yoksayarak dip ve kenar notlarıyla, üçüncü, beşinci olaylarla Kurtuluş ve Kuruluşu yeniden yazabileceklerini sanan uyduruk insanların bugüne kadarki çabalarını, halk, bir 19 Mayıs ile tuvalet kâğıtlarına dönüştürdü!\n

\n

Genç Siviller adıyla ortaya sürülen ve şimdi yok olan, spor pabuç armalı, uyduruk davalar için kullanılanların yerini, devrimci gençlik, devrimci muhalefet, devrimci halk aldı!\n

\n

***\n

\n

Yeni dönemin başka bir özelliği, Erdoğan ve ekibinin, iktidarda gücünü koruyabilmek için halk içindeki en gerici değerleri kurumsallaştırma çabaları oluyor. Veya en ilkel ve geri değerleri geri getirerek dayatması!\n

\n

Kürtaj son hamlesi. Üstelik kürtajları, Uludere katliamı ile eşdeğer gören açıklaması doğrusu müthişti ve Türkiyenin üzerine gelmekte/yuvarlanmakta olan daha büyük toprak kaymalarının işaretleriydi sanki..\n

\n

Mutlak lider, Türkiyeye dayatıyor da dayatıyor!.. Kadınlara ait, tamamen onların dokunulmaz alanına el atması, karşımızda ne büyük şiddeti barındıran bir insan olduğunun kanıtı. Dünyada ne kadar özgürlükçü olmayan, dünyanın aşmaya çalıştığı değersiz değervarsa, otoriterlik, mutlaklık, tutuculuk, antidemokratlık, antiliberallik... hepsini üstlenen bir kişi. \n

\n

Ulusal bütünlük değil, ulusal ayrışmanın giderek daha geniş bir yelpazeye yayılacağı, bir yazımda belirttiğim gibi, Üçe ayrılmış bir Türkiye tablosu hızla oluşuyor..\n

\n

Gazetemizde Barkın Şıkın Sessiz Bekçi”, yani kitle gösterilerini elektromanyetik ışınlarla durdurma silahına Emniyetin gösterdiği ilgi de içine girdiğimiz yeni döneme, iktidarın yanıtı olacak! \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları