Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye Tutuculaşıyor mu?
Son 10 yıl içinde ülkenin giderek daha çok muhafazakârlaştığı konusunda, en azından çeşitli anketlerin sonuçları arasında, az çok bir fikir birliği var. Anketler yanılabilir, artı-eksi 1-3 puan, ama soru doğru sorulduysa eğilimin yönünü belirlemekte yanılmazlar.
\nErtuğrul Özkök, bir yazısında muhafazakârlaşma işaretlerinin gerçeği ne kadar yansıttığını sorguladı. Özkök, toplumun muhafazakârlaştığına ilişkin ileri sürülenlerden pek çoğunun iddia aşamasında kaldığını, bunların bilimsel bir olguya dönüşmediğini söylemek istedi. Genel kabullerin olgu/gerçek olup olmadıklarını ancak kapsamlı bir çalışma ortaya koyabilir.
\nÖzkök iyimser biridir, en azından yazılarına egemen olan yön budur. Ama yazısındaki iyimserlik, “ülke muhafazakârlaştı” iddialarını, “bu değil, bu değil, bu hiç değil” metodu ile elimine etmek biçiminde sergilendi! Ama muhafazakârlık varsa bile, bunun geleceğinin olmadığı iyimserliğiyle noktalandı. Mehmet Tezkan, nasıl muhafazakârlaştığımıza ilişkin örnekler vermekle yetindi. Tezkan’ın en önemli “sabitesi” ise şuydu: Muhafazakârlık kolay gelir, zor gider... Diğer bir saptaması da muhafazakârlığın kadınlar üzerinden yürüdüğünü söylemesiydi. Hani türban özgürleştiriciydi, diye de sordu.
\n***
\nKonuya 3 noktadan katkıda bulunmayı deneyeceğim:
\n1) Muhafazakârlaşmanın iki yönü var, bunları birbirinden ayırmak gerekir. A) Muhafazakârlığın iktidar ve tabana inen devlet ve yerel güçleri aracılığıyla uygulanan politikalar, yasalar ve kararlar aracılığıyla sürdürülmesi... B) Bu kararların halkın yaşamında ve inancında gerçekten bir muhafazakârlığın artması...
\nBurada soru, iktidarın devlet aracılığıyla (iktidar ve adamları ve medyası, polis, kaymakam, vali, belediye bakanlarının kararları) geliştirdiği ve uyguladığı muhafazakârlaşma söylemi sanıldığı tabanda ciddi bir karşılık buldu mu, bulduysa ne kadar buldu; yoksa iktidar politikaları olarak mı daha çok kaldı ve halk içinde fazla taban bulmadı mı?
\nİktidarın kararları ve söylemi muhafazakâr ama halk o kadar muhafazakâr mı? Bunlar farklı şeyler... Ama şunu söyleyebilirim: İktidarın söylemi, henüz tabanda istediği kadar karşılık bulmamıştır. Sorayım: İktidarın söylemi 100 ise 10 yıl içinde tabanda bulduğu karşılık yani bu söylemin halk içinde karşılığı, benimsenmesi yüzde kaçtır? 10?, 20? Sıfır olmasını beklemek, eşyanın doğasına aykırı olur.
\n***
\nAKP, biliyoruz ki bir karma seçmene sahip... Erbakan’ın oyları + Süleyman Demirel partisinin oyları + Özal’ın yani Anavatan’ın oyları. Erbakan’ın çekirdek oyları, tamam muhafazakâr. Demirel ve Özal’ın oyları ise merkez sağ-liberal oylardı. Şimdi bu pencereden baktığımızda, tabanda tutuculuk arttı demenin karşılığı, DYP-ANAP da Erbakanlaştı demeye karşılık gelebilir. Tabii, RTE yeni bir söylemle bütün bunları bir potada eritip “yeni toplum” yaratma niyetinde... Yaratabilir mi? Bence hayır.
\nŞunu söyleyebilirim: İktidar ve kullandığı devlet ve yerel yönetimlerin halkı tutuculaştırma politikası, dörtte bir karşılık bulmamıştır. Özkök’ün iyimser geleceğinin bir karşılığı var: Kapitalizmin ve tüketimin gelişmesi... Hep bu sürecin sosyolojik olarak dışa açık bir toplum yaratacağı varsayılır. Ama bunu mutlak bir değer olarak kabul etmek, tartışmalıdır.
\n***
\nTezkan’ın tutuculaştırma; anneler, kadınlar üzerinden yürüyor tezi, özellikle köylerde çok geçerli: Üç yıl önce annemin köyüne; Rize’ye gittik. Beş gün kaldık. Köylerde kadınlar üzerinden müthiş bir dinselleştirme- tutuculaştırma politikasının tam gaz uygulandığına tanık olduk.
\nKöye, bir cemaatin beyazlar içinde giyinmiş vaazcı kadınları geliyordu. Her hafta köyden bir kadının evine toplanılıyor ve köyün kadınlarına birkaç saat vaaz veriliyor, çaylar içiliyor ve Kuran okunuyordu...
\nEv süslenip püsleniyordu cemaat tarafından: Toplanılan yer beyazlarla adeta yeniden döşeniyordu!
\nAnlıyorsunuz değil mi! Melekler, Tanrı’nın elçileri falan filan...
\nKöylerdeki bu dini merasimlerin kentlerde de yapıldığını varsayabiliriz.
\nBir yandan sosyolojik süreç iyimserlik yönünde akacak, öte yandan kırsal ve kadınlar aracılığıyla veya onların üzerinden çocuklar ve kocalar hizaya getirilecek. Tepeden de RTE hâkim olduğu bütün güçlerle bu süreci derinleştirecek ve yerleştirmeye çalışacak.
\nBuradan apayrı bir bölünme çıkacağı ve birbirinin dilini giderek daha az anlayan topluluklar oluştuğu kesin...
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!