Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Merak ve düşünen toplum yaratılabilir mi?

19 Kasım 2019 Salı

Yeni bir konferans dizisi başlattık, “Merak toplumda, öğrenimde, bilimde”.. Merak üzerine her şey.. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin bu yeni konferans dizisinin ilkini geçen cumartesi günü Beşiktaş BAU’da gerçekleştirdik. Cem Say, Tanol Türkoğlu ve Tevfik Uyar, dijital dünya, sosyal medya merakı geliştiriyor mu öldürüyor mu, tartıştılar. Konu çok boyutlu.

Konunun açılışı üzerine yaptığım konuşmanın özetini dayanamadım sizlerle paylaşmaya karar verdim. Şunu belirteyim: Her ayın ilk cumartesi günü devam ediyor ve ayrıca HBT’de yayımlanıyor tümü.

 Merak, herhalde en çok vurgulanan kavramlardan biri... Öğrenim - eğitim bilim konularında ağzını açan herkesin dilinde. Çocukları merak ettirmek, çocukların merakını geliştirmek... Merak ettirecek bir eğitim modeli.

O kadar konuşuyoruz ama ama değişen bir şey yok... Eğitim - öğrenimin kötü olduğunu biliyoruz, milli eğitimin de merak konusunda karşı tarafta engelleyici bir güç olduğunu da...

Kalıplaşmış kafaların ve bakışların çokluğu...bütün bunlar tamam, özgün ve özgür düşünmeyi engelleyici bir toplum modeli içinde yaşıyoruz.  

Tamam da, gelin aykırı bir soru yöneltelim. Merak az mı toplumda? Merak nedir, kesin bir tarifi mi var? Yoksa kör insanların fiili tarifi gibi mi?

Merakı bu kıstasın çıktılarına göre değerlendirip bir sonuç saptayabiliriz miyiz? Mesela şöyle bir varsayım ileri sürsek: Meraklı insanların önemli bir eşik değerine ulaştığı toplumlar, daha mutlu daha yaratıcı daha üretici daha güzel toplumlar olur. Daha çok düşünen...paylaşan...dayanışan...bilimde, sanatta, düşün hayatında daha zengin.

Merak kavramına bu açıdan baktığımızda pek çok başka kavramla ilişkiye geçiyoruz. O zaman merak eden toplumların ve kişilerin yolu açıktır bile diyebiliriz!

Merak, şüphesiz var, merak etmeyenlerin olmadığı bir toplum düşünülemez.. Yoksa ölü, durmadan herkesin güttüğü bir toplumdan bahsediyor oluruz ki bu mümkün değil. Ne kadar var ve yaygın? Konu bu.

Çünkü merak edenlerin çok olduğu bir toplumun çıktılarına bakacak olursak, bizdeki mutsuzluk, gerilik, cehalet, umutsuzluk ve az üretkenliğin, merak azlığıyla ilişkisini kurarız. Şüphesiz burada ülkeyi yöneten sistemin payı çok büyük diyebilirsiniz.

Bu açıdan merakı tartışmak, toplumsal ihtiyaçtır. Düşünen ve her alanda çok iyi üreten bir toplum için.

Merakla ilgili konu çok boyutlu. Mesela bir sav ileri sürelim: Kentleşme ve geniş toplumsal işbirliğinin herkese her şeyi hazır sunduğu toplumlarda yaygın meraka gerek kalmaz... Çünkü her şey kendilerine hazır sunulur.. Doğru mu bu? Bizde doğruysa, başka ülkelerde neden doğru değil?

Bir soru daha, acaba ilkel toplum ve insanı daha mı meraklıydı?  

Diyorum ki, merak aslında insanlarda içgüdü olarak vardır. Çünkü merak hayatta kalmanın temel araçlarından biridir. Yiyecek, içecek, barınma, üreme bebeklerin doğar doğmaz meme emmesi gibi!

Bir varoluş refleksidir merak aynı zamanda. Merak yoksa ölüm vardır. Fakat merak ilkel beynimizin bir refleksi olmasının yanı sıra, aynı zamanda entelektüel zihinsel beynimizin (korteks) de bir parçasıdır. Çünkü hayatta kalmak için çözümler üretir. Peki, bu açıdan, tehlikelerle dolu yaşamları olan ilk insanlar daha meraklı mıydı? Bu tehlikelerin üstünden gelmeleri, ancak merak güdülerini güçlü bir savunma silah aracı olarak kullanmalarıyla mümkün olabilmiştir. Kim bilir?

Bugünkü modern insan ve yaşamın merak güdülerine bugün fazla ihtiyacı yoktur der miyiz? Güvenlik çemberi içindeler, yiyecek vb. her şey hazır sunuluyor. Örgütlü toplumsal yapı içindeler.

O halde merakı toplumsal taban olarak yayma çabaları boştur. Gerçekten böyleyse ne yapacağız? Merak toplumların azında varsa, bu merakı örgütlemek zorunda değil miyiz?

Bu noktada Örgütlenmiş Merak” kavramını öne sürelim.. Bizde eksik olan bu mu? Ve bir sonuç çıkaralım mı: Merakı üst düzeye çıkarabilmiş, bu merakı kurumsallaştırabilmiş ve örgütleyebilmiş ülkeler mutlu mesut yaratıcı, refaha kolay ulaşabilirler!

NOT: Bu cuma HBT’de konferans özeti olacak. Ayrıca HBT piyasada olan sayı için “farkındalık yaratalım, bu sayıyı bayilerde tüketelim, sıfır iade olsun” kampanyası sürdürüyor. Bir bilim insanımız: “HBT’yi sadece kendinize değil, çocuğunuza, arkadaşınıza, öğrencinize, hatta hiç tanımadığınız kişilere de alın...bilim de, dergi de, siz de dergiyi aldığınız kişi de buna değer...gerçekten.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları