Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İktidarın Çarmıhında Medya Patronu
Milliyet’te ilgiyle izlediğim iki yazar kapının önüne kondu. E-posta kutularında, yeni genel yayın müdürleri Derya Sazak’tan gelen bir elektronik postayı okuduklarında, artık orada çalışmadıklarını anladılar. İki çalışan daha atıldı, başka birileri daha işlerinden olabilir. Medya plazalarında eskiden, giriş kartlarının bloke edildiğini gördüklerinde, işten atıldıklarını anlardı çalışanlar! Bu ahlaksız uygulama sürüyor mu bilmiyorum.
\nİşini kaybetmek hoş değil. Gazetelerde kimsenin işine son verilmez diye bir kural yok. Verimsiz çalışma, tembellik, çalışma arkadaşlarının sırtında yük olma, işten atma nedenleri arasında olabilir. Çalışanların vicdanlarına kabul ettirilemeyen işten atmalara şüphesiz kesin karşı çıkmak gerekir. Patron “vay kârım azalıyor” diye de çalışan çıkaramaz, çıkarmamalı. Gazeteciler sendikal örgütlenmemişse patronun işten atmaları daha kolaydır. “Babıâli”de durum budur!
\nMilliyet’te işten atılan iki yazarın özelliği farklı. Ne verimsizdiler, ne kaytarmacı. Tam terine, işlerini yazarlık şanına, gazeteci-yazar vicdanına uygun pekâlâ iyi yapıyorlardı!
\nMetin Münir, medyanın en özgün ve kaliteli yazarlarından, süzülmüş insanlarından biriydi. Araştırı, bilgilendirici, yeri geldiğinde ve gerektiğinde de uyarıcıydı... içine girdiği konuyu iyi anlamadan, araştırmadan yazmazdı. Metin Münir ne diyor, merak ederdim. Semih İdiz de dış politikayı izlerdi.
\nHer iki yazarın ortak yönü, özellikle son yazılarında arada sırada iktidara eleştirel yaklaşmalarıydı. Oklarını, dış politikada ülkeyi savaşa sürükleyebilecek ağır hatalara yöneltiyorlardı. Henüz Milliyet’in internet sitesinde varlarken, son bir aylık yazılarına şöyle bir göz atın, ne demek istediğimi anlarsınız.
\n***
\nGazetenin yeni patronu, Beşiktaş’ı borca harca batırdıktan sonra, ödül olsa gerek, Futbol Federasyonu Başkanlığı’na seçildi. Futbol Federasyonu sözde özerktir. Ama oraya iktidarın işaret etmediği birisini seçmek, deveye hendek atlatmak kadar imkânsızdır.
\nMilliyetin patronu Demirören bir işadamıdır! Ne yazık ki işadamları neredeyse bütün futbol kulüplerini yönetiyor. Futbol ile ticaret arasında ne kadar sıkı bağların olduğunu anımsatmak, okura hakaret olur! Patron, Doğan Medya’dan iki gazeteyi, Milliyet ve Vatan’ı satın alarak medya patronluğuna da soyundu. İşadamlığı, futbol kulübü yöneticiliği, futbol federasyonu yöneticiliği, medya patronluğu: Bu şu demektir: İktidarla, siyasetle kucak kucağa, al takke ver külah.
\nYani işadamının siyasete bu kadar çok, dahası göbekten bağımlılığının ağır bir faturası vardır: Medyayı iktidarın borusuna göre ayarlamak... Bu kaçınılmazdır, içinde bulunduğun koşulların emridir... Asla dışında kalamazsın...
\nKaldı ki, medya patronu olmayan veya doğrudan iktidarın kontrol etmediği sermayenin üzerinde bile bu kadar ağır baskılar varken... Örneğin bu iktidar TÜSİAD’ı ve patronlarını, bir kaşık suda boğacak ortamı ararken... Aydın Doğan’ı doğduğuna pişman etmişken... İktidarın medya üzerinde baskıları sürerken... Tek bir bağımsız ve özgür program bırakmazken TV’lerde. Medya Mahallesi’ne bir hükümet komiseri atamak durumunda kalırken, korkudan veya emirle... (Neden Ayşenur’u özgür bırakmazlar, hükümet komiserine de örneğin ‘karşı mahalle’ gibi tek başına bir “denge programı” yaptırmazlar! Hey CNNTürk!)
\nDurum böyleyken medyada, FF Başkanı-işadamı-medya patronu özgür mü kalacaktı! O FF Başkanlığı’na sıçrayarak bağımlılığı baştan kabul etmiştir! Dolayısıyla, gazetelerinde yazar ve çizerleri hizaya getirecek önlemlerin alınması, iki vicdanlı yazarın işine son verilmesi ve geri kalanlarına da örnek olması şaşırtıcı değil. Soru şu: Acaba 2+2 işten çıkarma, canavarı doyurmaya yetecek mi? O hep aç geziyor da!
\nBurada sıradan bir işe son vermekten bahsetmiyoruz; sahneye konan siyasal kafa kesmecedir!
\nYıllardır medyada yaşadıklarımız varken... içeriye onlarca gazeteci atılmışken... basın özgürlüğü lafı bir diktatörün kalesinde bayrak olarak sallanırken... Türkiye dünyada basın özgürlüğü ve demokrasi ölçümünde, çamurlar içinde yuvarlanırken...
\nHer kim ki 28 Şubat’ta andıçlanan ama asla işsiz kalmamış ve o günden bugüne krallar gibi eller üzerinde tutulan 3-5 kişinin hesabını hâlâ gündeme sürüyorsa...
\nHangi özgürlükler kısıtlanıyormuş, işte Orhan Bursalı istediğini yazmıyor mu, muhalif gazeteler çıkmıyor mu, ülkede hangi demokratik hak ve özgürlük eksik.. diyorsa...
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- CHP'den duruşma sonrası ilk açıklama