Bir Gazeteci, Bir Paşa

24 Eylül 2012 Pazartesi
\n

Gazeteci Ezgi Başaran, Balyoz davasının mahkeme dosyasını iyice didikledikten, suçlayıcı delilleri -yani CDleri ve bunların sahteliği üzerine raporları gördükten neden sonradır ki önceleri uzak durduğu dava üzerine yazmaya başladı. Ezgi, olguları yazmaya, dolduruşa gelmemeye özen gösterir, gazetecide olması gereken ana yön de budur. Gazeteci olarak görüşlerimizi gerçekmiş gibi olguların yerine geçirdik mi, ipin ucunu kaçırırız!

\n

Mahkeme adını alan 3 kişilik kurulun, savcılıkla tam bütünleşik halde verdiği mahkûmiyet kararından sonra, Ezgi, RadikaldeBalyozda yargılama mı yapılmıştı ki? başlığı altında ilk görüşlerini yazdı. (www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1101182&CategoryID=77 )

\n

***

\n

...tutuklu yargılanan herkes ceza alacaktı. Belliydi. Neden derseniz... Davanın başından beri ortada ne gerçek bir savcı ne de gerçek bir mahkeme vardı. Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı. Çetin Doğan ve yakın silah arkadaşlarından Ankaranın davetlerinde İrtica geliyordiye ileri geri konuşmanın, 28 Şubat dönemindeki girişimlerinin ve tabii görüş ve düşüncelerinin rövanşı alınacaktı. Hem rövanş almanın zevki için. Hem de tutuklanmamayı başaran ordunun geri kalan muvazzaflarına ibret olsun diye. Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı.”

\n

Türk Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek öğrenim görmüş, en parlak subaylar serisi, türlü mercilerdeki güçlerin zihniyetine göre makbul bulunmadığı için tasfiye edilecekti. Hem onlardan kurtulmak için hem de yeni ve makbul olanlarına yer açılsın diye. Böylelikle Kara Kuvvetleri olmasa da Deniz ve Hava Kuvvetlerinin önümüzdeki 20 yılına istenildiği gibi şekil verilebilecekti. Balyoz yargılamasıbudur.

\n

Onlarca kez yazdığım tutarsız dijital delillerden, delil değerlendirme bölümünün atlanmasından, atanmayan bilirkişilerden, dinlenmeyen kilit tanıklardan bahsetmek istemiyorum... Mahkeme heyeti dahil herkes biliyor. Evet herkes biliyor ki Balyoz davası hukuki manada meşruiyeti olan bir dava değildi. Dünyanın hiçbir medeni hukuk devletinde bu haliyle görülmesine imkân yoktu. Aslına bakarsanız, ilk duruşmadan sonra devam etmesi sivil toplumda infial yaratırdı. Fakat bizde öyle olmadı.”

\n

Bunda manipülatif haberler yapan gazetelerin, gazeteci benzeri muhtelif kişilerin, söz konusu asker olduğu için ilkeyi, hukuku, prensibi unutan kalantor gazeteci-yazar abilerin sessizliğinin, tembelliğinin, korkaklığının payı çoktur. Halbuki Balyoz davasının ne olduğu, delillerin ve iddianamenin nasıl bir modus operandi ile hazırlandığı ilk etapta görülseydi, sonrasında gelen Odatv, KCK, Devrimci Karargâh ve Fenerbahçe davaları başka türlü yürürdü... Bu dava da yıllar içinde büyük bir ayıp ve vicdansızlık örneği olarak Türkiyenin midesini bulandırmaya devam edecek. Eminim.

\n

***

\n

Kalantor gazeteci-yazar abilerin mahkûmiyetten sonra ne yazacakları da belliydi tabii ki.. Hepsi Bu karar orduya bir ders olsun diyordu.. Hukuk? Delil? İnsan? Suç? Ceza? Bunların, hiçbirinin gözünde zerre kadar önemi olmadığı biliniyordu. Siyasi cellatlığa destek verdiler, bu hepsinin yüz karasıdır.

\n

İçimizden bazıları da davayı bilmeden yazıp çiziyor, bu cezalar, Plan Semineri ve oradaki konuşmalara göre verilmedi. Plan Semineri suç olarak ortaya konmadı! Sahte CD gereğince cezalar verildi! Artık bunu bilmeden kimse yazı yazmasın!

\n

***

\n

Bir genç gazeteci araştırıp Balyoz üzerine yazarken, bir emekli paşa, Hilmi Özkök, kararı veren hâkimleri kucakladı.İşte demokrasimanşetini atan iktidar gazetesine verdiği demeçte diyor ki:..bir vatandaş olarak gözlemime göre mahkeme heyeti titiz davrandı, tanıklar dinlendi, bilirkişi gereğini yaptı, o nedenle adil yargılama olmadı diyemem..

\n

Özkök, davayı gözucuyla izleyen, kamuoyunda yaratılan algının esir aldığı bir kimse gibi! Sanıklara 2003 Martına ilişkin yöneltilen tüm suçlamaların 2009 yılında yazılan bir CDde kayıtlı olduğunu da mı duymadı? 3 sivil memure bile darbeci olarak 16 yıl ceza aldı!

\n

Özkök, bir darbe girişimi olduğuna inanıyorsa, bunu net söylemeli, belgeleri de ortaya koymalı. Biz de diyelim ki, Yahu işte gerçekten darbe girişimi varmış, paşa da bunu önlemiş..” Sahte CDleri bir kenara bırakırsak, Plan Seminerindeki konuşmaları dava edebilirlerdi, ama bunu yapmadılar, çünkü bu konuşmalardan 365 subayı darbeci diye yargılayamazlardı! Evet komutanlarda büyük rahatsızlık vardı ama darbe yapılacak uluslararası ve ulusal ortam hiç de yoktu... İyiki de yoktu!!!

\n

Hukukçu değilimlafının, sadece ve sadece, cezaları onaylamak için kullanılan bir bahane olmaktan öte bir anlamı yok.. Öne sürülen suçlamaların dayandığı delillerin sahteliğini görmek için, ey Paşa, hukukçu mu olmak gerekir! Sadece göz, kulak, vicdan... sahibi ve okuyor olmak yetmez mi! Ezgi ve daha niceleri, hukukçu mu araştırıcı mı? Siz nasıl araştırıcı olmadan orduyu yönettiniz?

\n

Paşa, kasabın etine soğan doğramak için, kararın verilmesini bekliyormuş.

\n

Soğanı anladık da şu eti görelim Paşa, eti!

\n

***

\n

Sosyal medyada bir iktidar palyaçosu diyor ki: Dava delilleri sadece tartışılanlar kadardır, iddiasına inanılması isteniyor... Zekâmızla alay etmeyin

\n

Olay budur. İtiraf da budur... Yani Balyoz kararları, ortada olmayan delillere göre verildi. Yani inançlara, isteklere, ön kabullere göre!

\n

Hey, biz hangi yasadan konuşuyoruz? Anlaşılan, iktidarın cebinde kimsenin bilmediği birözel yasa-hukukbulunuyor..

\n

Şunu resmen açıklasalar ya.. Soytarılarına söyleteceklerine!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları