Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Beklenmedik karar, PKK, ABD ve plan ne?

08 Kasım 2018 Perşembe

Amerika’nın PKK’nin en tepedeki 3 yöneticisinin “başına ödül” koyması şüphesiz ki şaşırtıcı oldu. Bu karar aynı zamanda ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini kilitleyen PKK sorunu karşısında, açmaz içine düştüğünün ve bu sorunu aşmak için böyle bir karar almak zorunda kaldığının da kanıtı veya itirafı.
PKK’nin lider kadrosunu hedef alması, TSK’nin Suriye’deki PKKPDY güçlerini iki kez bombalaması ve “Fırat’ın doğusuna da girileceği” açıklamasının ardından geldi.
Peki ama neden şimdi? Bu durum PKK’yi “bitirir” mi? ABD’nin böyle bir kararı mı var? Bu soruları yanıtlamadan önce, bir durum saptaması yapalım.

60 bin kişilik ordu
Türkiye’de terör faaliyetlerini sürdüren, bunca cana kıyılmasında başrolü oynayan, Türkiye’ye karşı savaşan PKK konusunda ABD’nin gizli-açık himayeci davranışı ABD-Türkiye arasındaki uzun zamandır temel anlaşmazlık konusuydu. ABD, “IŞİD ile savaş” bahanesiyle Irak-Suriye’ye aslında PKK üzerinden girmiş ve Suriye’ye yerleşmişti. PKK’nin Suriye’deki siyasi kolu-partisi PYD ile giderek bütünleştiğini biliyoruz. ABD’nin, PKK-PYD ve askeri kolu YPG’den 60-70 bin kişilik bir ordu yarattığını, binlerce TIR silah ile bu orduyu donattığını da biliyoruz.
PKK/PYD ordusunun tamamen ABD kontrolü altında olduğunu da herkes biliyor. ABD, bu kontrolü de bölgedeki 4 bin kadar Amerikalı askeri ile yapıyor. Bu güç ile de Suriye’de Fırat’ın doğusunu denetliyor. Buraları, Suriye’nin ağırlıklı olarak Kürt yurttaşlarının yaşadığı bölge; PKK/PYD’nin bölgeyi diğer azınlıklardan arındırıp “Kürtleştirdiği” de biliniyor.
Suriye’nin birliğinin sağlanmasında baş engel ABD’dir.

ABD’nin planı açık
Planı programı açıktır: Burada kendi kontrolünde, giderek devletleşecek ayrılıkçı bir “özerk yapı” oluşturmak. 60-70 bin kişilik silahlı güç ile de ilk elde, bu ayrılıkçı yapıyı Şam’a, Rusya’ya, İran’a (ve Türkiye’ye) karşı koruma amaçlıdır. Suriye’yi bölücü güçtür bu.
Kontrolü altında tuttuğu bu bölge, ABD açısından, “Suriye’nin parçalanması”nın da garantisi görülüyor. Bu güç aynı zamanda İran’a karşı ambargo ile geliştirilen ekonomik ambargo sonrası, gerektiğinde askeri seçeneğin kullanılması açısından da büyük önem taşıyor. Ortadoğu’nun sürekli savaş halinde tutulması ve halkların birbirine kırdırılması politikasının da gereğidir bu.

ABD için PKK bitti mi?
Şimdi gelelim, PKK-ABD ilişkilerine...
Bu ilişki doğrudan sürdürülebilir değildi. ABD bunun ilk işaretlerini birkaç ay önce vermiş ve bölgede PKK’nin PYD güçlerine tabi olması gerektiğine işaret etmişti. ABD, “terör listesinde” bulundurduğu PKK ile doğrudan bir ittifak içinde olamayacağını biliyordu. Türkiye’nin, sürekli ülkeye karşı bir tehdit oluşturan ve fiili saldırılara uğradığı Fırat’ın doğusuna yönelik “meşru” askeri önlemleri, ABD’nin bölgedeki “istikrarını - varlığını” da zora sokuyordu.
ABD, bölgedeki planları açısından Türkiye ile ilişkileri ılımlılaştırma seçeneğini, PKK liderlerini hedef alarak öne çıkardı. İran’a karşı uygulanan ambargoda Türkiye’yi de geçici muafiyet sağlanan 8 ülke arasına koymasını da bu çerçevede görmeliyiz. Dahası, Halk Bankası’na beklenen büyük cezanın ertelenebileceğine veya hafifletileceğine dair işaretler, rahip Brunson’ın serbest bırakılması, hep bu “ılımlılaştırma zorunluluğu”nun bir sonucu.

PKK liderlerini teslim eder mi
ABD için PKK kullanılan bir araçtı, şimdilik görünüşte de olsa bu aracı bırakabilir. Hatta daha ileri giderek, bazı PKK liderlerini bile ele geçirip Türkiye’ye teslim edebilir. Türkiye ile birlikte işbirliği yapabilir.
ABD için PKK bölgedeki hedefleri açısından miadını doldurmuşa benziyor. Çünkü PYD ile silahlı kolu YPG ile birlikte (PKK’lilerin de önemli bir kısmını devşirerek veya PYD/YPG’leştirerek) daha meşru bir güç oluşturduğuna inanmaktadır.
Fakat, PKK/PYD birlikteliği, ülkeye karşı tehdidi ile sürecektir. Ankara, bu güçlerin yönetiminde bir özerk bölgeyi ve Suriye’nin bu anlamda parçalanmasını da Türkiye’ye karşı büyük bir tehdit olarak görüyor.
Hele hele İran’a karşı geliştirilen ambargo ve savaş olasılığı da kabul edilemezdir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları