Olaylar Ve Görüşler

Zamanın akışına aykırı siyasetin yansımaları - Dr. A. Murat ŞENER

21 Eylül 2022 Çarşamba

13 Eylül’de Avrupa Parlamentosu’nda konuşan Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalini Avrupa’nın değerlerine ve geleceğine karşı bir savaş olarak değerlendirdi. Ukrayna’ya olan desteğin ve Rusya’ya karşı yaptırımların süreceğini belirtti. AB, Biden’ın “demokrasiler ve otokrasiler arasındaki değerler çatışması” tezini benimsemiş görünüyor. Fakat buradaki ironi, bu Soğuk Savaş kurgusunun siyasi yansımalarının Transatlantik ittifakını oluşturan ülkeler için yapısal bir tehdide dönüşmesi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

Madeleine Albright’ın 1998’de “ABD’nin haklı istisnalığı” olarak nitelediği ve liberal hegemonya fikrinin belirlediği ABD dış siyaseti Başkan Trump’la sekteye uğramıştı. Ukrayna’daki savaş, Biden’ın NATO’yu hayata döndürerek ABD’yi tekrardan dünya sahnesine taşıma ve bunu uluslararası kamuoyunda bir tehdit algısı yaratarak meşru gösterme politikasının sonucudur. Diğer bir deyişle, Biden dünyaya, “ABD’nin liderliğine ihtiyacınız var” demektedir. Rüzgârı arkasına alan Biden hedefine ulaştı, “Amerika geri döndü”. Fakat bu rüzgâr sürdürülebilir mi? Gerçek şu ki liberal hegemonyayı yaşatma çabası ve sözde demokrasi mücadelesi kendi demokrasilerinin sonunu getirebilir. Zira günümüz gerçekleriyle çelişen bu tutum gerek ABD’de gerekse bu rüzgâra kapılan Avrupa ülkelerinde kurumsal yozlaşmanın ve mevcut siyasi yapının radikalleşmesinin önünü daha da açtı.

BEKLENEN SONUÇ

ABD’de 8 Kasım’da yapılacak Kongre seçimlerinde Demokratların Senato veya Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptırmaları ya da 2024 başkanlık seçimlerinde yeni başkanın bir Cumhuriyetçi olması durumunda farklı bir tabloyla karşılaşabiliriz. Philadelphia’da, Independence Hall’de 1 Eylül’de yaptığı “Ulusun Ruhu” konuşmasında Biden, Cumhuriyetçi Parti’nin Trump’ın himayesinde aşırı ve şiddet unsurlarının merkezi haline dönüştüğünü söyledi. Bu unsurlar ABD demokrasisi ve anayasası için yaşamsal tehdit. ABD iç siyaseti bugün derinden bölünmüş, kamplaşmış ve oldukça kırılgan. Ve Biden’ın dış politikası da Cumhuriyetçilerin hedefleri arasında. Kongre seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin Ohio adayı J.D. Vance, Ukrayna’daki gelişmelerin hiç umurunda olmadığını belirterek ABD’nin bu konuyla bu kadar meşgul olmasının da gülünç olduğunu belirtiyor.

Avrupa genelinde de savaşın sürdürülebilmesi karşılığında ödenen faturanın ağırlığı, Atlantik ittifakını savaşın bir an önce sonlandırılarak diplomasiden yana bir tavır almaya itebilir. Artan hayat pahalılığı, enflasyon, Afrika’da baş gösteren kıtlık ve enerji krizi derken en ciddi tehdit bu sürecin politik yansımalarının Fransa, Almanya, İsveç ve İtalya gibi ülkelerde sağ popülist siyaseti güçlendirmesi. Örneğin, Emmanuel Macron’un tekrardan başkan seçildiği nisan seçimlerinde NATO karşıtı Marine Le Pen oyların yüzde 40’ını alarak parlamentonun alt kanadındaki sandalye sayısını 8’den 89’a çıkardı. 11 Eylül’de İsveç’te yapılan genel seçimlerde göçmen karşıtı İsveç Demokrat Partisi’nin öncülük ettiği sağ koalisyonu Sosyal Demokratlardan oluşan hükümeti devirdi. Le Pen’e göre bu sonuç, Avrupa’da insanların kaderlerini kendi ellerine almak istemelerinin doğal bir göstergesi.

DR. A. MURAT ŞENER

SİYASET BİLİMCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları