Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yoksullukta Büyük Payı Kadınlar Alıyor - Gamze AKKUŞ İLGEZDİ
Geride bıraktığımız 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele
Günü bu yıl, geçen yıllardan daha farklı bir öneme sahipti. Covid-19 kriziyle
dünya genelinde işsizlik ve yoksulluk tetiklenirken, uluslararası
kuruluşlar “yoksulluğu azaltma”
hedeflerini bu yıl açıklamaktan geri durdu.
Dünya Bankası 17 Ekim’de yaptığı
açıklamada, “Küresel iklim değişikliği ve bölgesel çatışmalara Covid-19 salgını
da eklenince, 20 yıldan bu yana ilk kez küresel aşırı yoksulluğun ciddi oranda
artmasını beklediğini” bildirdi.
Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar dünyayı aşırı
yoksulluktan kurtarmak için yaklaşık 2 trilyon, kadınlarla erkekler arasındaki
yoksulluk farkının kapatılması için 48 milyar doların gerektiğini belirtiyor.
Önlem alınmakta gecikilmesi durumunda ise bu rakamların çok daha fazla artacağı
konusunda uyarıyor.
HEDEFLER TUTMADI
2010’da
Birleşmiş Milletler Zirvesinde dünya liderlerinin üzerinde mutabakata
vardığı “Binyıl Kalkınma Hedefleri”nin
ilk maddesi “yoksulluğu ortadan kaldırmak”tı. Hazırlanan eylem planı
2015 yılına kadar milyonlarca insanın yoksulluktan
çıkartılmasını, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesini, çatışmalar,
doğal afetler gibi birçok krizin yıkıcı etkilerine karşı en savunmasız durumda
olanların korunmasını öngörüyordu.
Fakat öngörülen hedefler tutmadı,
tutmadığı gibi Covid-19 dünyanın önüne devasa ve mücadele edilmesi zorunlu bir
yoksulluk tablosu çıkarttı.
Şu anda tüm dünya için toplumsal bir yara olan yoksulluk,
özellikle kadınlar ve çocuklar için büyük tehdit oluşturuyor. BM raporları da
bu yoksulluğun azaltılması için en başta kadın ve kız çocuklarının yaşadığı
yoksullukla mücadele edilmesi gerektiğini işaret ediyor.
435
MİLYON YOKSUL KADIN
BM Kadın Birimi (UN
Women) ve BM Kalkınma Programı’nın (UNDP)
yayımladığı “Covid-19 Salgını Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” raporuna
göre, COVID-19 krizi, dünya genelinde
yoksul kadınların oranını çarpıcı bir şekilde artırarak, yoksulluk içinde
yaşayan kadın ve erkekler arasındaki uçurumu derinleştiriyor.
Raporda yer alan veriler, 2021 yılına kadar 96 milyon
insanın aşırı yoksulluğa sürükleyeceğini gösteriyor. Bu 96 milyonun 47
milyonunu kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Bu da; aşırı yoksulluk
içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısının 435 milyona çıkması
anlamına geliyor.
Sağlıklı
resmi verilere ulaşmanın neredeyse imkânsız hale geldiği Türkiye’de tarihin en
büyük istihdam daralması yaşanırken, bu olumsuzluktan da en çok kadınlar payını
alıyor. Örneğin DİSK-AR’a göre son bir yılda kadın işgücü 1 milyon 484 bin kişi
azalmış durumda.
Meclis
Genel Kurulu’nun gündemine gelmesi beklenen yeni “istihdam paketi” de kadın istihdamını daha da azaltacak, esnek
ve güvencesiz çalıştırmayı teşvik edecek. Biliyoruz ki, esnek ve güvencesiz
çalışma kadınlarda daha yüksek.
Yeni düzenlemenin de hedefinde ağırlıklı olarak
kadınlar bulunuyor. Zaten çalışanların yüzde 33’ünü oluşturan kadınların oranı emeklilik
oranı yüzde 19’la sınırlı. Yeni düzenlemeden sonra bu oranların daha da düşeceği
ortada.
ÇALIŞAN YOKSULLAR
Salgının
en fazla etkilediği ve daralan konaklama, yeme-içme sektörü çalışanlarının yüzde 54’ünü kadınlar oluşturuyor. Perakende ve toptan satış sektörlerinde kadın
istihdam oranı yüzde 43. Sanat, eğlence ve kamu yönetimi gibi diğer sektörlerde ise
kadın istihdamı yüzde 46’yı buluyor.
Kayıt
dışıyla birlikte aile içinde para almadan çalışan, çocuk ve yaşlı aile
bireylerine bakan, yemek, temizlik gibi işleri üstlenen, kırsalda tarımla
uğraşan kadınların oranı ise yüzde 75. Hiçbir geliri olmayan bu kadınlar salgın
risklerine en açık yaşayan kesimleri oluşturuyorlar. 2017 verileri bu
kadınların yüzde 20’sinin okur-yazar olmadığını, yüzde 37’sinin ilkokulu bitirdiğini, yüzde 11,5’inin her hangi bir okula gittiğini, ancak eğitimini tamamlayamadığını
göstermektedir.
Bu kesim içinde lise mezunu olan kadınların oranı ise yalnızca yüzde 7,2.
Bu da kadınların önemli bir bölümünün çalışsalar bile vasıfsız işçi olarak istihdam edildiklerini gösteriyor. Yani kadınların işgücüne katılmaları, çalışıyor olmaları “yoksul olmamaları” anlamına gelmiyor. Yapılan araştırmalar düzensiz işlerde çalışan, düzenli işte çalışsa bile yoksulluk sınırı altında ücret alan kişilerin önemli bir bölümünün kadın olduğunu gösteriyor. “Çalışan yoksullar” kategorisine giren kadınların sayısı da her geçen gün artıyor.
ÇALINAN HAYATLAR
Kadınların
yoksullaşması, beraberinde yüzlerce telafisi imkânsız sorun ortaya çıkartıyor.
Derin yoksulluk sarmalında yaşayan kadınlar, çocuklarının okuldan
uzaklaşmasına, kayıt dışı sektörlerde çalışmasına göz yumuyor. Özellikle kız çocuklarının eğitim imkânları
ellerinden alınıyor. Bu da yoksulluğun nesiller boyu, adeta anadan kıza
devrolunan bir olgu haline gelmesine yol açıyor.
Geriden gelene bırakılan tek
miras yine yoksulluk oluyor. Bu yoksulluk kız çocuklarının hayalleriyle
birlikte hayatlarını da elinden alıyor.
Öyle
bir kısır döngü yaşanıyor ki, yoksulluk insanların yeterli sağlık erişimine ve
hijyen imkânlarına ulaşmasını engelliyor. Bu durum da salgın hastalıkların
yayılmasına uygun zemin hazırlıyor.
Yeterli
beslenme imkânı olmayan çocuklar ve gençler sağlıklı gelişemedikleri gibi bu derin
ve çaresiz yoksulluk bir de gençlerimizi suç işlemeye sürüklüyor. Çaresizlik ve
yoksullukla başa çıkmak için mücadele eden kadınlar ve kız çocukları istismara
açık hale geliyor. Kadınların ve kız çocuklarının içinde yer aldığı bu acı
tablo toplumun kanayan yarası oluyor.
“LÜTUF” DEĞİL “HAK”
Yoksulluğun önüne geçmek, özellikle de kadınların mahkum
edildiği çaresizlikle mücadele etmek birinci önceliğimiz olmalı. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde de yer aldığı
gibi, yoksullukla mücadele etmek için hem zihnimizden hem dilimizden “lütuf” kavramını çıkartmamız yerine “hak”
kavramını yerleştirmemiz gerekiyor.
Kişinin içinde yaşadığı toplumun bir parçası olmasından
kaynaklanan haklar arasında insanca yaşama hakkının birinci sırada yer aldığını
aklımızdan çıkartmamalıyız. “Aile Destekleri Sigortası” ile başlayarak yoksulluğun kuşaklar boyu sürmesini
engelleyecek, akılcı, uygulanabilir
önlemler almak zorundayız.
Yoksulluk, “sabır” gösterilmesi değil, mücadele edilmesi
ve ortadan kaldırılması gereken geçici bir durum olarak kabul edilirse, huzur
içinde yaşayabileceğimiz bir toplumsal düzen kurabiliriz.
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ
CHP GENEL BAŞKAN
YARDIMCISI
İSTANBUL
MİLLETVEKİLİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İki ünlü markanın balları sahte çıktı!
- 'Üs bölgesi' kamera görüntüleri ortaya çıktı
- Atatürk 'sticker'ına basan kişiyi uçarak dövdü
- 'Sessiz katil' konusunda önemli uyarılar
- Yazarımız Meydan'dan, Acemoğlu'na 'Atatürk' yanıtı
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Alnı secdeye düşenlerin iktidarında...'
- Bahçeli'nin videosu neye işaret ediyor?