Olaylar Ve Görüşler

Yeni yılda dış politika müjdesi - Taner BAYTOK

10 Ocak 2023 Salı

Suriye ile ilişkileri düzeltme gayretlerinin itina, özveri ve sabır istediği muhakkaktır. Türkiye ve Suriye cumhurbaşkanları bugüne kadar yaşananlar yüzünden geçmişi unutmakta zorlanacaklardır. Ayrıca Türkiye-Suriye ilişkilerinin ABD ve Rusya’nın müdahalesi olmadan, onları tatmin edecek yollar bulunmadan, Türkiye ile Suriye arasında görüşülerek sonuca bağlanabileceğini düşünmek de bir hayaldir. Nitekim ABD Dışişleri Türkiye ile Suriye dışişleri bakanlarının toplanacağı haberleri üzerine, ABD’nin böyle bir müzakereye iyi bakmadığını açıklamıştır. 

1980’li yıllarda sözde yumuşama süreci Türkiye’ye bir yarar sağlamamıştır. Bu dönemde, Batılılara göre, Türkiye’de Kuran’a inandığı kadar Batı medeniyetine de vâkıf, gerçek aydınlara dayanan bir toplum yaratıldığı takdirde, böyle bir Türkiye’nin diğer Müslüman ülkelerin de liderliğini üstleneceği ve bağnaz din yanlılarının kontrol altına alınarak Batı için tehlike olmalarına engel olacağı görüşü uygulanmaya konmak istenmiştir. Böylece Türkiye Ortadoğu bataklığına dini liderlik vaatleriyle itilmiştir. Bu durum Türkiye’ye hiçbir yarar sağlamamış, bütün dünyayı karşımıza almak, Avrupa’dan uzaklaşmak sonucunu doğururken Arap ülkeleriyle yürüttüğümüz karşılıklı anlayışa dayanan politikalarımızın bozulmasına da neden olmuştur. Bu yaklaşıma Turgut Özal “Bir koy üç al” hevesiyle sarılmıştır. AKP döneminde bu sağlıksız ilişkiler daha da ileriye gitmiştir.

ABD İLE İLİŞKİLER

Amerikan kaynakları Türkiye-ABD ilişkilerindeki değişikliği şu üç sebebe bağlamaktadır: 

- Türkiye’nin Rusya’yla geliştirdiği ilişkiler,

- Erdoğan’ın Amerika’nın Suriye’deki Kürt dostlarına karşı giriştiği saldırılar,

- Erdoğan’ın, 2016’da gerçekleştirilen darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğuna inancı. 

Zaman zaman dünya medyasında ABD’nin, Fethullah aracılığıyla, sadece 2016’daki darbe teşebbüsünde değil, 12 Eylül 1980 darbesinde rol aldığı haberleri çıkmıştır. Bu haberleri doğrulayan olay ve deliller mevcuttur.

Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde problem yaratan esas konu, Türk-Yunan ilişkilerinde Ege ve Kıbrıs’a ilaveten bir de Doğu Akdeniz’deki deniz alanları sorunlarıdır. ABD bölgede Rusya ile bozuk ilişkilerin çaresini, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı bir alet olarak kullanmakta aramaktadır. Yunanistan, ülkemize karşı hep saldırgan durumda olmuş ve bunların hepsini kaybetmiş olmanın kompleksini taşımıştır. Türkiye ise hiçbir zaman kışkırtıcı olmamıştır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bir işbirliği her şeyden önce Ege Denizi’ni huzur ve refah içinde bir turizm merkezi haline getirecek, bu işbirliğinin dünyada Ege Denizi etrafında herkese örnek olacaktır.

İlişkilerde ABD’nin Yunanistan’ı amacı doğrultusunda kullanmak istediği açıkça ortaya çıkmıştır. Ege Denizi’ndeki Lozan’ın silahsızlandırdığı adalar şimdi Amerikan üslerine dönüşmüştür ve Amerikan bayrağının kızılına boyanmıştır. Karadeniz’den Ege Denizi’ne, Meriç üzerinden Tuna’ya ulaşılması gibi Amerikan güdümlü çılgın projeler, yüksek maliyet fiyatları yüzünden gerçekleşmemiştir. ABD Lozan Antlaşması ve Montrö Sözleşmesi kısıtlamalarından kurtulmak için Türk boğazlarını Girit’e kadar uzatmak istemiştir. 2019’da imzalanan Yunanistan-ABD savunma işbirliği anlaşması bazı haberlerde ABD’nin Yunanistan’a uyguladığı yeni bir tip koloni anlaşması olarak duyurulmuştur. Buna karşılık Türkiye tarafından gösterilecek reaksiyon, masaya oturmamak ve tahrik etmek olmamalıdır.

TANER BAYTOK

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları