Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yaşandı da Bitti Mi? - AV. Murat Fatih ÜLKÜ
Bugün gelin geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım. Öyle çok uzak bir geçmişe de değil, şöyle 12-13 yıl öncesine, bugünleri de oldukça etkileyen günlere. Gündemi altüst eden, kamuoyunu sarsan gelişmeler yaşanıyordu, anımsarsınız. Önce kamuoyunu hazırlama görevi edinmiş; kara propaganda, peşinen mahkûm ve infaz etme konusunda oldukça usta (!) gazeteler, televizyonlar yayın bombardımanına başlıyordu. Bu yayın bombardımanı öyle bir hal alıyordu ki kamuoyunun önemli bir kesiminde ilk kuşkular yerleşiyordu. Sonra bu yayınlara koşut olarak özel yetkili savcılar soruşturma açıyor, tutuklamalar oluyor, müebbet taleplerinin ardı ardına sıralandığı kamu davaları açılıyordu. Kamuoyunda tedirginlik artarken, kuşkular yavaş yavaş tam da istendiği gibi “bir şeyler vardır mutlaka” algısına dönüşmeye başlıyordu. Evet, bildiğimiz, hatta yavaştan unutmaya başladığımız kumpas davaları süreci.
Kumpas davaları sürecinde kamuoyunu hazırlamak, algı oluşturmak, yaşanacak yargı sürecini açık, doğrudan etkilemek görevini yürüten bu gazeteler; enteresan, başka zaman olsa epeyce gülünecek bir ittifakı gösteriyordu bize. Siyasal iktidarın yandaş gazeteleri, o dönemde siyasal iktidara yandaşlıkta yarışan FETÖ’nün (o zamanki adıyla cemaatin) gazeteleri, hafiften sol görüntüsü verilmiş neo-liberal kesime “taraf” olduğu söylenen gazeteler. Sonradan bozuldu ama ne kadar renkli (!) bir ittifaktı değil mi?
NE YAZIK Kİ BAŞARILI OLDU
Şimdi yavaştan unutmaya başladığımız bu kumpas davaları sürecinde çok yoğun bireysel, ailevi acılar yaşandı. Kanımızı donduran, gözlerimizi dolduran bu trajedilerde elimizden bir şey gelmemesinin çaresizliğini yaşadık; her yere duvarlar örülmüş, betonlar dökülmüştü. Kamu davalarında kendi deyimiyle Başbakan ile birlikte görev yapan savcılar, savcıların taleplerini otomatik olarak yerine getiren yargıçlar, savcı ve yargıçların ne karar vereceğini önceden bilen kâhin (!) gazeteciler, gazeteler. Ara sıra tek tük kalmış Bibikov’lar (Bernard Malamud’un “Tamirci” romanında, roman kahramanı suçsuz yere tutuklanıp, eziyet görürken, gerçeklerin ortaya çıkması için uğraşan sorgu yargıcı) görüyorduk sahnede, ama onları da tasfiye etmek çok zor olmuyordu, tüm köşelerin ele geçirildiği o süreçte.
Tam bu sırada, bireysel ve ailevi acılarıyla baş başa bırakılan kumpas mağdurları ile birlikte; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi ve değerleri de tasfiye ediliyordu, bu tasfiyeye karşı çıkabilecek kişilerin bulunduğu kurumlarda deyim yerindeyse alan temizliği yapılıyordu. Ne yazık ki bu tasfiye sürecinde büyük oranda başarılı (!) olunduğunu söylememiz gerekiyor, bugün geldiğimiz noktada.
KARAR VERMEK GEREK
O dönemde, bu gazetelerdeki yayınların
yarattığı kişilik haklarına saldırılar, onur ve saygınlık ihlalleri nedeniyle
açılan davalar, Türk yargı sisteminde -Anayasa Mahkemesi de dahil olmak
üzere-duvara çarpıyordu. İşte, yıllar sonra, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “Kafes
Eylem Planı” adı altında sözde
bir belgeye dayanarak “Taraf”
ve “Yeni Şafak” gazetelerinde
Kadir Sağdıç hakkında yapılan yayınlarla
ilgili bireysel başvuruda “ihlal”
kararı verdi. AİHM özetle, “bu yayınların sorumlu gazetecilik
standartları ile bağdaşmadığını
(ne yapalım hukuk dili biraz kibar oluyor)”, “bu yayınlar ile Kadir Sağdıç’ın kişilik haklarının, saygınlığının
zedelendiğini”, “Türk yargı
sisteminin Kadir Sağdıç’ın özel
yaşamına saygı hakkını koruyamadığını” vurguladı.
O dönemde, Kadir
Sağdıç Güney Deniz Saha Komutanı’ydı, Türk ordusunda tasfiye edilmek istenen
subaylardan biriydi, “Kafes”
kumpası yetmedi, “Balyoz”
kumpasına dahil edildi, “Balyoz”
kumpasından yıllarca cezaevinde kaldı, sonunda da tasfiye amacına ulaşılarak
emekli edildi.
Bugüne bakarsak; Türk basını, yaşanan bu dönemi kendi içinde değerlendirdi mi, özeleştiri yaptı mı, yayıncılık anlayışı AİHM’nin deyimiyle ne kadar “sorumlu gazetecilik standartlarına” uygun, üzerinde sanırım çokça düşünmek gerek, umutlu olmamız için fazla bir neden de görünmüyor.
Kumpas davalarını
yavaştan unutmaya başladık, sanırım bir karar vereceğiz, evet yaşananlar en
hafif deyimle saygısızcaydı da peki, bitti mi, bitmedi mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ölüm nedeni belli oldu
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- İstanbul'da metro yangını
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!
- 'Vız gelir tırıs gider'
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'O saraya, ben davaya’