Olaylar Ve Görüşler

Yargıcın ahlakı vicdanıdır - Av. Erol TÜRK

09 Aralık 2022 Cuma

Çağdaş hukuk devleti, kişilerin birbirlerine ve devlete karşı haklarını korumakla yükümlüdür. Aynı zamanda kişilerin uyması gereken kuralları da düzenlemiştir. Yasalar ahlaka uygundur, herkes için eşittir. Bir sınıf veya grubun ya da bir cinsin, rengin veya din ve mezhebin lehine hükümler içermez. Böyle hükümler demokratik ülkelerde uygulanmaz. Demokrasiden uzaklaşan ülkemizde, özellikle Silivri davalarında, verilen ahlaksız kararlarla hukuk düzenimiz zarar gördü. Türk ordusuna, aydınlara yapılan haksızlık ve hukuksuzluklar unutulmadı. Yaşları seksenin üstündeki komutanlar ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve cezaevinde ölüme terk edildiler. Bu iddianameyi hazırlayan savcıların ve kararı veren yargıçların ahlaki-vicdani karar verdikleri söylenebilir mi?

YEMİNİN ÖZNESİ

Yargıç ve savcılar mesleğe başlarken “Anayasayı koruyacağıma; görevimi doğruluk, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, sadece vicdanımın emrine uyarak yapacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diye yemin ederler. Bu yeminin öznesi vicdandır. Vicdan, yargıcın ahlakıdır. Yargıçların, anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermesi anayasa kuralıdır. Anayasa, hiçbir organın, makamın, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğini, genelge gönderemeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını hüküm altına almıştır. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. (Md.138)

AKP’nin mesleğe kabul ettiği veya etkin pişmanlıktan yararlanan ve halen meslekte olan FETÖ’cü yargıçlar eski uygulamayı sürdürüyor. Siyaset kurumu yasalara ve anayasaya hatta AİHM kararlarına uymayan yargıçları ödüllendiriyor. Bir yargıç Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadığı için Yargıtay’a, oradan Anayasa Mahkemesi’ne seçiliyor. Danıştay, kanunla kabul edilen uluslararası bir sözleşmeden tek bir kişinin imzası ile çıkılmasını anayasanın emredici kuralına rağmen hukuka uygun buluyor ve iptal davasını reddediyor. İdare mahkemesince verilen yürütmeyi durdurma kararlarına uyulmuyor, yeşil alanlar, dereler, taş ocakları ve HES’ler için yok ediliyor.

BAĞIMSIZ OLMALI

Sansür yasası ile muhalif seslerin susturulması, cezalandırılması hedefleniyor. İktidar herkesin kör, sağır ve dilsiz olmasını istiyor. Din sömürüsü hız kesmiyor. Partili Diyanet yoksulluğun cennete gidiş garantisi olduğunu söylüyor. Cennet de cehennem de dünyanın altında veya üstünde değil, bu dünyada. Yandaşlar ballı ihalelerle cenneti yaşarken vicdani kanaatine dayanarak karar vermesi gereken yargıçlar kendilerine dikte ettirilen cezaları vererek aydın ve demokratlara cehennemi bu dünyada yaşatıyor.

Yargıçlar vicdani kanaatlerine göre karar veremediği sürece adalet gerçekleşmez ve halkın yargıya olan güveni giderek azalır. Olaylar ve gerçekler dilsizdir. Yargıç, yasa kuralını uygularken yasada tanımlanan kelimelerin, hatta yasanın ruhunun söz konusu olayı kapsayıp kapsamadığını bilgi ve deneyimi ile vicdanının sesini dinleyerek karar verme sorumluluğunu asla unutmamalıdır. İşte bu nedenle bizler, ısrarla yargının tam bağımsız olması gerektiğini savunuyoruz. Siyasallaşan yargı istemiyoruz.

AV. EROL TÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları