Olaylar Ve Görüşler

Türkiye ve Suriye: Hangi barış? - Muhammed NUREDDİN

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Türkiye’nin Suriye’yle ilişkileri normalleştireceği yönünde bolca açıklama yapılıyor. Bu, 11 yıllık savaş, gerilim, kan ve nefret zemininde ortaya çıkıyor. Bu açılımın, Türkiye ve İsrail’in, karşılıklı olarak büyükelçi atamaya karar vermeleriyle birlikte düşünülmesi gerekir. Ankara ve Kahire arasındaki sınırlı temaslar da bu kapsamdadır. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye arasında normalleşen ilişkiler de böyle yorumlanmalıdır. İsrail cumhurbaşkanının Türkiye ziyareti de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın karşılıklı ziyaretleri de bu çerçevededir. 

ŞAM’IN GÜVENSİZLİĞİ

Türkiye’nin attığı bu adımlar, Joe Biden, Kasım 2020’de ABD başkanı seçildikten sonra gelmiştir. Çünkü Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşıtlığıyla bilinmektedir. Seçildiği günden beri de Erdoğan’a karşı olumlu adım atmamıştır. Tersine, sözde soykırım iddialarını tanımıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisi iyi durumda değildir. Anketler, Erdoğan’ın desteğinin azaldığını göstermektedir.

Türkiye’nin BAE, İsrail, Suudi Arabistan, kısmen Mısır ve şimdi de Suriye’yle yakınlaşma adımları, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, ekonomik durumla yakından ilgilidir. Erdoğan, BAE ve Suudi Arabistan gibi zengin ülkelerle ilişkileri normalleştirerek dış kaynak çekmeyi de hedeflemektedir. İsrail ise ABD’nin Türkiye üzerindeki baskısını hafifletmek için Beyaz Saray’a açılan kapıdır.

Suriye’ye yönelik son adım, bir yandan Suriye dosyasının bir bütün olarak Türkiye üzerindeki yükünü azaltmak, diğer yandan Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar sorununu çözmek için de gereklidir. Suriye’deki durum karmaşık ve çok yönlüdür. Dünyanın her yerinden on binlerce militan İdlib’dedir. Ülkede ABD askerleri vardır. O nedenle Moskova ve Tahran; Şam’a, Ankara’yla yakınlaşması için ne kadar baskı yaparsa yapsın, yaşananları kolayca atlatmak mümkün değildir. 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar geçen süre, sahada somut adımlar atmaya yetmeyebilir. Ayrıca Şam’ın Ankara’ya olan güvensizliği de unutulmamalıdır.

Erdoğan’ın Suriye’yle yakınlaşma adımı taktiksel değil ciddiyse, net bir “yol haritasına” ihtiyacı vardır. Erdoğan seçimleri kazansın kazanmasın, Ankara’nın bu yol haritasına bağlı kalması gerekir. Erdoğan’ın iktidarda kalması için Rusya-İran desteğinden bahsetmek, iki ülkenin, Suriye’nin ve İslam dünyasının çıkarına değildir. 

KUTUPLAŞTIRICI SÖYLEM

Tarihsel deneyimler, Türkiye’de laik bir sistemin, Türkiye’yle bölge ülkeleri arasında eşit, faydalı, istikrarlı ilişkilerin kurulmasının güvencesi olduğunu göstermiştir. AKP ise bu ülkelerin içişlerine karışmış, bu ülkelerdeki yerel gruplarla, aşırı akımlarla ilişkiler kurmuş ve bu nedenle Türkiye’yle tüm Arap ve İslam dünyası arasında gerginliğe neden olmuştur.

Devletler; ilişkilerini, hükümetlerden ayrı olarak, ulusal çıkarlar temelinde inşa ederler. AKP’nin kutuplaştırıcı söylemleri, toplumsal gerilime, iç kutuplaşmaya sebep olmuştur. Politikalardaki değişime, araçlardaki değişimler eşlik etmelidir. Bölgede istikrar, güvenlik ve işbirliği isteyenlerin, Türkiye’deki seçimlerden beklediği de budur. 

MUHAMMED NUREDDİN

LÜBNANLI AKADEMİSYEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları