Olaylar Ve Görüşler

Türkçe bilenin işi rast gider - Tahsin ŞİMŞEK

10 Aralık 2022 Cumartesi

Anlaşılan o ki “Türkçe benim ses bayrağım” derken Dağlarca, lafazanlık; “Beş dil biliyormuş ünlü kişi/ Ünlü ve saygıdeğer/ Bir de Türkçe öğrense/ Altı eder” derken Cemal Süreya, ironiden öte ukalalık yapmaktadır.

Bizimkileri anladık da Pablo Neruda ile Philippe Soupault’a ne oluyor? Neruda, “Tek bir şairden oluşan bir antoloji hazırlasaydım, bu şair Nâzım Hikmet olurdu!” derken Türkçeyi abartmaktadır. Philippe Soupault’un: “Bütün dünyayı dolaştım, şiiri Türkiye’de buldum” derken söyleşi sofrasındaki dostlarına, Orhan Veli ile Melih Cevdet’e yağcılık yapmaktadır.

Ya bilişim dünyasının önde gelen o ABD’li bilim adamına ne demeli? Prof. David Cuthell, “Yüz bilgisayar profesörü bir araya gelmişler, Türkçeyi yaratmışlardır” derken evrensel bilime ihanet etmiyor mu?

İRONİNİN BU KADARI

“Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız” diyen devlet büyüğümüze, “Ben beş dilde yayın yapmış biri olarak söylüyorum: Türkçede de çok rahat felsefe yapılabilir, yapan olduktan sonra” diye yanıt veren Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, hangi fitnenin tohumunu ekmektedir?

Gel de yılları Amerika’da geçen Oktay Sinanoğlu ile Talat Sait Halman’a şaşma, şaşırma! Yoksa onlar, Elias Canetti’nin Körleşme’sindeki Dr. Kien’ini mi kendilerine model almışlardı? “Türkçe, dünya dillerinin matematiğidir” diyen Oktay Sinanoğlu’nun o “Hedef Türkiye, Türkçe giderse Türkiye gider” kaygısı, nörotik bir rahatsızlığın dışa vurumu olmasın sakın?

Yıllarını Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’na hizmetle geçiren Salah Birsel’in yazılarındaki, Cahit Külebi’nin şiirlerindeki lezzet, mutlaka bir “gurme”ye kontrol ettirilmelidir.

“Türkçe bilenin işi rast gider” diyen o İran atasözü de Meşhedi’nin o malum Acem palavralarından biri olmalıdır. 

İroninin bu kadarı da bir yazı için fazla diyeceksiniz şimdi. Haklısınız. Ancak Türkçenin düşürüldüğü durumu somutlamak için daha çoğuna gereksinimimiz olduğu da bir gerçek. Evet, “Önce Ekmekler Bozuldu” sonra dil; Türkçe!...

‘SÖZÜN ÖZÜ’

Türkçenin gücünü, çok dilli ve kültürlü bir coğrafyanın çocuklarının daha iyi gördüğü de bir gerçek. Cumhuriyet ve Dil Devrimimizin öncülerine bir dönüp bakalım: Mustafa Kemal Atatürk, Tevfik Rüştü Aras, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Kaya, Reşit Galip... Onlar Selanik, Mora, İstanköy, Rodos’un çocukları. Devrime omuz veren Sabahattin Ali, Yaşar Nabi Nayır, Necati Cumalı, Macit Gökberk de Balkanlar’ın çocukları... Türkçenin kapısını açan Şemsettin Sami de...

Türkçe, konuşulsun, konuşulmaya devam edilsin yeter; o, kendini korumayı bilir. Genleriyle oynanmasına, matematiğinin bozulmasına izin vermez. Türkçe ayrıklıklar (istisna) dili değil, kurallar dilidir. Ortak öğe ve ek kullanımından kaynaştırma ve pekiştirme disiplinine. “Türkçe lastikli bir dil” diyenler, önce kendi lastiklerini kontrol etsin!...

Yusuf Has Hacib, 953 yıl önce 1069’da ne diyorsa biz de onu demeyi bilelim yeter: “Aman sözün aydın olsun öz olsun, ışık saçsın bakan köre göz olsun.”

TAHSİN ŞİMŞEK

ŞAİR/ YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları