Olaylar Ve Görüşler

Siz Hiç Aylak Kadın Gördünüz Mü? - Aylin NAZLIAKA

07 Mart 2021 Pazar

Dünya Emekçi Kadınlar Günü” mü yoksa sadece Dünya Kadınlar Günü” mü? Sürüp giden bir tartışmadır bu. Sol ile liberalizm arasında bir çizgi gibi. Aklıma hep şu soru gelir: Siz hiç aylak kadın gördünüz mü?

Bu 8 Martta gelin tarih sayfalarında biraz gezinelim…

Yıl 1910... İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı, Kopenhagda yapıldı. Kadınların oy hakkı konusunda canlı tartışmaların yaşandığı konferansta, Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları, bundan böyle her yıl bir Kadınlar Günü” düzenlenmesi önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. Henüz tarih belirlenmemişti. Kadınlar Günü daha sonra her 8 Martta Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlayacaktı.

8 Mart, aynı zamanda eşit işe eşit ücret ve çalışma koşullarının düzeltilmesi mücadelesinde hayatlarını kaybeden kadınların anısına da saygı duruşuydu. Birleşmiş Milletlerin 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kabulü ise çok daha sonra, 1977 yılında olacaktı.

Dayanışma bilinci artıyor Gelelim Türkiyeye... Yıl 1921. Ankarada, mart ayının ilk günleri. Anadoluda kadınlar ve erkekler bir arada kurtuluş mücadelesi veriyor. Çocuklarını savaşlarda kaybetmiş kadınlar, savaşın ağır yükünü büyük bir azim ve cesaretle taşıyor. 8 Mart Uluslararası Kadın Bayramı” için ilk kez Ankara yakınlarındaki bir çiftlikte toplanıyorlar.

Toplantıda kadınların durumunu düzeltmek ve onlara iş sağlamak için bir kadın örgütü seçiliyor*. Sonraki ilk” kutlama ise 44 yıl sonra, 1965 yılında yapılıyor. Kadınlar eşit işe eşit ücret talebi kadar siyasette söz sahibi olma iradesinde de kararlılar artık. Eşitlik mücadelesini gelecekteki aydınlık günlere taşıyorlar.

Ve darbe... 1980 darbesinden sonra dört yıl hiçbir kutlama yapılmıyor…

Darbe sonrasında dayanışma bilinci artıyor. Kadınlar hızla örgütleniyor. Şiddete karşı mücadele ediyorlar, siyasete eşit katılım için cinsiyet kotasını” gündeme getiriyorlar. Toplumun dayattığı geleneksel rolleri tartışmaya açıyorlar.

2000li yıllar... Geceleri sokakların sadece erkekler için olduğunu iddia edenlere inat, kadınlar 8 Martta gece yürüyüşleri” yapıyor. Eşit yurttaşlık hakkını sokaklarda haykırıyor.

AKPDE KADININ YERİ

Yıl 2020... Kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim olanakları, sağlık ve kadınların siyasal açıdan güçlendirilmesi gibi kriterlere göre hazırlanan Dünya Ekonomik Forumunun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde 153 ülke arasında 130. sıradayız. Endekste Türkiye; kadınların ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliği kategorisinde 136., işgücüne katılımda 135., aynı işe eşit ücrette 106., eğitim olanaklarına erişimde 13., sağlıkta 64. ve siyasi yaşamda temsilde 109. sırada yer aldı.

Kadına yönelik şiddet hızla artıyor, kadın cinayetleri sürüyor. Kadınlar ve erkekler arasında var olan gelir eşitsizliği pandemi döneminde daha da derinleşiyor. Kazanılmış haklarımız iktidardakilerin değişmeyen zihniyeti tarafından sürekli aşındırılmaya çalışılıyor. Siyasette ve toplumsal yaşamda cinsiyetçi dil, kadını aşağılamaya devam ediyor.

Yıl 2021... AKP Genel Başkanı, partisinin Kadın Kolları 6. Kongresi”nde konuşma yapıyor, pespembe bir tablo çiziyor. İktidarlarında hanım kardeşlerinin” istihdamda eşitliğe yaklaştığını, siyasette karar mekanizmalarında sayılarının arttığını anlatıyor. Önümüzdeki seçimlerde ise sandıkları hanımlara emanet edeceklerini söylüyor. (Adaylık konusunda sakın umutlanmayın, hiçbir vaadi yok.)

Hayaller cennet, gerçekler cinskırım. Her üç kadından birinin şiddet gördüğü, her gün en az bir kadının katledildiği, kadınların en temel hakkı olan yaşam hakkının bile elinden alınmak istendiği günlerden geçiyoruz. Giydiği tayta, sürdüğü kırmızı ruja, yemeğe az koyduğu tuza, uzun telefon görüşmesine bahane bulan katiller iyi halle” ödüllendiriliyor, kadınlar yargı kararlarıyla bir kez daha katlediliyor.

Bir adam gibi ölmek var, bir de madam gibi” diyen zihniyet, kadına ölümü reva görüyor. Kadına yönelik şiddeti fıtrat”, kadını “evin süsü”, kadın milletvekilini sembol”, kendi görüşünden olmayan başörtülü kadını ise vitrin mankeni” olarak tanımlıyor. Çalışma hayatının içinde yer almak isteyen kadını, işsizliğin artmasının sebebi olarak görüyor.

Her üç kadından ikisi çalışma hayatının dışındayken, kadınların yarısı kayıt dışı çalıştırılırken, eşit işe eşit ücret alınmazken, güçlü kadın, güçlü Türkiye” sloganı pek yapay kalıyor. Emeğin kadınlaşması kadar, kadın emeğinin hak ettiği karşılığı alması da bizim için önemli bir mücadele hattı oluşturuyor.

BİZ CUMHURİYET KADINLARIYIZ

Bizler, Sultanahmet Meydanı’nda “özgürlük” diye haykıran Halide Edib Adıvar’ın, Erzurumda düşman işgaline karşı canla başla mücadele eden Nene Hatunun, dil-tarih koridorlarında zorbalığa karşı dik duran Behice Boran’ın, Cumhuriyet aydını Bahriye Üçokun nesliyiz.

Bizler, Gezide TOMAların karşısında siper olan, çevre eylemlerinde ve hak mücadelelerinde en önde yer alanlarız.

Bizler, laik, demokratik ve aydınlık Türkiyeyi yeniden inşa etme kararlılığında olanlarız.

Bizler, Atatürk’ün kızlarıyız.

Ve bizler, kadınları yok sayanlara inat, buradayız, her yerdeyiz ve her yerde olmaya devam edeceğiz.

Sözümüz söz: 2021 yılı kadın katliamlarıyla değil, kadınların örgütlü mücadelesiyle anılacak!

Eşitlik mücadelesi veren herkesin yolu açık olsun…

AYLİN NAZLIAKA

CHP PARTİ MECLİSİ ÜYESİ

CHP KADIN KOLLARI GENEL BAŞKANI

24.-25.-26. D
ÖNEM ANKARA MİLLETVEKİLİ 



*Mete Tunç
ay, Türkiyede Sol Akımlar, Belge 5, Sayfa 646, 2009




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları