Olaylar Ve Görüşler

Siyasi Muhalefet Nedir? - Aydın ÖNCEL

12 Nisan 2021 Pazartesi

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin tartışmaya açılmasıyla başlayan süreç, 104 emekli amiralin imzaladığı açıklamayla iyiden iyiye alevlendi. Açıklama darbe iması” içerdiği gerekçesiyle, bazı emekli amirallerin gözaltına alınmasıyla çok geniş boyut kazandı.

Anayasal güvence altındaki demokratik hak ve özgürlükler kapsamında hazırlanarak imzalanan bu açıklama sonrasında, iktidar yine bir mağduriyet devşirme çabası içine girdi. İktidarın bu yaklaşımı kimseyi şaşırtmadı. Muhalefetin izlediği anlamsız, etkisiz politika da gözlerden kaçmadı.

KRİTİK HATALAR VE GÜVEN KAYBI

Muhalefet, sözlükteki zıtlaşmak, aykırılık” anlamının yanında siyasette iktidar dışındaki partileri de tanımlar. Bu tanım, yanlış bulduğunu eleştirmenin dışında, daha iyiyi ve geniş kitleler yararına olanı savunmayı, onun için mücadele etmeyi, gerektiğinde yanlışı düzeltmeyi de içerir.

Demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü, hukukun üstünlüğü gibi ilkeler, çağdaş devletin yapı taşlarıdır. Hukuk devletinde, muhalefetten etkin roller üstlenmesi beklenir. Bu beklentilere sahip demokratik toplumlarda, muhalefete geniş hak ve özgürlükler sağlanır, bütün bunlar güvence altına alınır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da muhalefete bu hakları tanıyan maddeler mevcuttur.

Ülkemizde seçmen, eleştirilerin aksine, üstüne düşen görevi olanakları ve gücü oranında yerine getirmektedir. İktidarla birlikte her fırsatta çözümü sandıkta gösteren muhalefet partilerine gereken desteği fazlasıyla vermektedir. Oysa aynı muhalefet, seçmenin iradesine yeterince sahip çıkmamış, güvenini sarsmıştır. Kritik seçimlerde halka sundukları adaylarla adeta iktidarın elini güçlendirmiştir.

Mecliste, geçirilmemesi gereken birçok yasaya destek vermiştir. Parti kapatmalara, bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına, derdest edilerek tutuklanmalarına yeterli tepkiyi göstermemiştir. Çalışanların çağrılarına, eylemlerine gereken desteği vermemiştir. Demokratik haklarını arayan öğrencilerin gözaltına alınarak sözlü ve fiziksel işkence görmesini engelleyememiştir.

Kadın haklarına, İstanbul Sözleşmesine yeterince sahip çıkmamıştır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve İstanbul Kanalı gibi yaşamsal öneme sahip bir konuda büyük donanıma sahip insanların yayımladıkları açıklamaya hiç düşünmeden, hızlıca ve iktidarı destekler biçimde tepki veren muhalefet partisi de büyük güven kaybetmiş, kamuoyu gözünde bir kez daha sınıfta kalmıştır.

SONUÇ

Türkiyede seçmenler, iktidar dışında, muhalefetten de hoşnut değildir. Bu durum, Türk halkının seçeneksiz kaldığı anlamını taşımaz. Seçmen, gerektiğinde kendine uygun alternatifleri yaratacak bilgi, beceri ve deneyime sahiptir. İçinde bulunduğu zorlu dönemde, verdiği mücadelede kendisini yalnız ve savunmasız gören toplum, çeşitli dernek ve sendikaların, baro ve odaların, bağımsız iş ve meslek gruplarının, medyanın, sivil toplum örgütlerinin verdiği desteği bu nedenle önemsemekte ve sahiplenmektedir. Muhalefet partilerinin de halkın önemsediği değerlere sahip çıkacak, destekleyecek, gerektiğinde onlara önderlik edecek nitelikte olması gerekir.

Bugüne kadar oldukça güç kaybeden muhalefetten önümüzdeki süreç için beklentiler artmıştır. Muhalefetin önünde zorlu birçok görev vardır. Bunların başında, İstanbul Kanalı’na engel olmak, Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında Türk boğazlarındaki egemenliğimizi güvence altına almak gelmektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin başarısız olmasıyla birlikte halk desteğini hızla yitiren iktidarın anayasa değişikliği ve parlamenter sisteme dönüş oyununa gelinmemelidir.

Türk milleti, siyaseti profesyonel, ticari iş gibi gören politikacılardan umudunu kesmeye başlamıştır. Seçmenin, Ey muhalefet, zevzekliği bırak, kendine gel! Halkın yanında yer al!” demesi, haksız ve hadsiz bir çağrı olmayacaktır.

AYDIN ÖNCEL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları