Olaylar Ve Görüşler

Önder Kadınlar Partisi zamanı - Günel ALTINTAŞ

20 Aralık 2022 Salı

Bilindiği gibi toplumumuzda muhafazakâr ve devrimci grupların oranı, sanırım yüzde 65+35’tir. O yüzden, sağcı partiler bu yüzde 65’lik kesimin inançlarına, gelenek ve göreneklerine, alışkanlıklarına, akıl ve bilgi düzeyine, beklentilerine (nabzına) göre propaganda yapmakta ve iktidar olmaktadırlar.

Dünyada ve ülkemizde her iki kişiden biri kadındır. Yani yukarıda sözünü ettiğim yüzde 65+35’lik oranın dışında, yüzde 50+50’lik bir oran daha var. O yüzden, ilerici partilerin yüzde 35’lik taban yerine yüzde 50’lik kadın grubunu taban alarak iktidara yürümesi akla daha yakın görünmektedir. Hele hele, en az yüzde 10-15 dolayında feminist bir erkek kitlesinin de bu tabana gönüllü olarak katılacağı düşünülürse.

Türkiye Cumhuriyeti’nin laikliği benimsemesiyle, Türk kadını her ne kadar uygar ülke kadınlarının sahip olduğu haklara hukuken kavuşmuşsa da din eğitimi alan öğrenci sayısının milyonu geçtiği, tarikatların siyasi partiler ve devlet içinde etkin olduğu, 4-6 yaş arasındaki çocukların Kuran öğretmek bahanesiyle beyinlerinin yıkandığı ülkemizde kadınlarımızın bugünkü statülerini sürdürmesi zor görünmektedir. 

HAKLARINI KAYBEDENLER

Ne yazık ki anayasalara laiklik maddesi konmakla laiklik korunamamakta ve laiklik ihlal edildiğinde haklarını ilk kaybedenler kadınlar olmaktadır. İşte İran, Afganistan ve bütün Arap ülkeleri ortadadır. Kadınlar okumak, çalışmak, iş kurmak, istediği gibi giyinmek, erkeğini seçmek gibi haklardan yoksundurlar. 1400 yıl önceki Arap hukuku bugün kadınlara din olarak dayatılmaktadır.

İslamda, erkek dört kadın, ayrıca sayısız cariye alabilmekte, boşsun diyerek kadını boşayabilmekte; kadın mirastan, erkeğin yarısı kadar pay alabilmekte; mahkemelerde, iki kadın bir erkek tanık yerine geçmektedir. Kadın, okutulmayıp küçük yaşta evlendirildiği için birey olamamakta, kocasının dayağına ve aşağılamalarına katlanmak zorunda bırakılmaktadır.  

Bugün ülkemizde dernekler kurulmakta, “Kadına karşı şiddete hayır” kampanyaları düzenlenmektedir. Ancak derneklerin yaptırım gücü ve bu iktidar üzerinde etkisi yoktur. Üstelik bu iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidardır. Dindarların oyunu da alma düşüncesiyle, siyasi partiler dinin kadın karşıtı kabullerini tartışmaktan kaçınmaktadırlar.

Kadınlar artık o partiye, bu partiye girip milletvekili olmayı bırakmalılar. Önder Kadınlar Partisi adı altında örgütlenmeliler. Kaderlerini erkek eline teslim etmemeliler. Laikliğin ve kadın haklarının koruyucusu, önce ve sonra, kadınlardır. Tabii, kamuculuk, devrimcilik, halkçılık, bağımsızlık gibi taahhütleri de olacak ki parti olsun. Yoksa, bir dernek olmaktan öteye gidemez.

LAİKLİK GÜVENCEDİR

Bu yola girildiğinde gerici partilerin yönelteceği suçlamalar laiklik ilkesi ve çağdaş kabullerle bertaraf edilmelidir. Ama en doğrusu, onları muhatap almamak, hep kadınlara seslenmek, dinci partilere oy vermeye devam edilmesi halinde geleceklerinin nasıl kararacağını durmadan anlatmak, gericilerin sorduğu soruların da cevaplarını onlara değil, kadınlara vermektir. Her evde bir kadın olduğuna göre, iş, onları kurulacak partiye üye yazmaya kalmıştır. Ha gayret!

Laiklik, dinsizlik değil kadın haklarının yasal güvencesidir. 

Laiklik, inançları çağdışı lekelerden temizleyen deterjandır!

GÜNEL ALTINTAŞ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları