Olaylar Ve Görüşler

Öğretmenlik Meslek Yasası - Mustafa GAZALCI

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Uyarılara karşın AKP, inatla 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Yasası’nı çıkardı. Öğretmenleri bölen yasanın uygulanması da tartışmalara, karmaşalara yol açtı. Yasada öngörülen başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik sınavına girmeye hazırlanan öğretmenlere, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sınava girmeyin” çağrısı yaptı. Eğitim-İş, yasanın geri çekilmesi için yurt çapında “Öğretmene Saygı” eylemi düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 22 Ağustos 2022’de, yasanın öğretmenlerin 60 yıllık özlemi olduğunu, yasa gereği yapılacak sınavı boykot etmenin TBMM iradesine saygısızlık anlamına geldiğini öne sürdü.

İKTİDAR İSTESEYDİ...

Asıl, cumhurbaşkanı hükümet sistemiyle TBMM iradesinin yok sayılması bir yana, öğretmenler böyle içi boş, ayırıcı, kazanımlarını yok eden bir meslek yasasını hiç özlemediler. Çünkü birçok kez yazıp söylendiği gibi, öğretmen zaten uzman kişidir. Öğretmenlik diploması aldığı okulu uzman olarak bitirir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nın 43. maddesi, öğretmenliği özel uzmanlık isteyen bir meslek olarak tanımlar. Zaten uzman olan öğretmeni, 10 yıl sonra maaşında küçük bir artış için sınava sokmak yanlıştır.

AKP, 20 yıllık iktidarında, Öğretmen Meslek Yasası’nı isteseydi, öğretmen sendikalarına danışarak düzenlerdi. Öğretmenlerin yıllardır biriken sorunlarının hiç olmazsa birkaçını çözerdi. Örneğin 5 Ekim 1966’da UNESCO ve ILO’nun birlikte düzenlediği, Türkiye’nin de imza attığı, Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ni uygulardı. Partilerde ve sendikalarda olduğu gibi 12 Eylül’ün öğretmenlerin ellerinden aldığı taşınmazlarını kolayca bir yasayla geri verirdi. Maaşlarından yapılan kesintilerle 1943’te kurulan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı’nın (İLKSAN) ana sözleşmesini demokratikleştirir, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sandık üzerindeki etkisini azaltır, yönetimini öğretmenlere bırakırdı. Asgari ücretin altında çalışan, karınlarını doyuramayan ücretli öğretmenlerin durumunu düzeltirdi. Bütün uygar ülkelerde olduğu gibi çağdaş anlamda sendikal haklarını tanırdı. Eğitim yöneticileri atarken, kadın erkek, hangi sendikalı, siyasi görüşü ne diye düşünmez, liyakate göre görevlendirirdi. Bütün öğretmenlere insan gibi yaşayacakları bir ücret verirdi. Eğitim programlarını yaparken öğretmen sendikalarına danışırdı. Yargı kararı olmadan, kanun hükmündeki kararnamelerle işten atılan öğretmenleri işlerine döndürürdü. Atanmayan öğretmenleri atardı. Milli Eğitim Bakanlığı’nı cemaat ve  tarikatların, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın etkisinden kurtarırdı.  

‘BEN YAPTIM OLDU’

Bu liste uzatılabilir. Üstelik bu sorunların çözümünün çoğunun parayla pulla da ilişkisi yoktur. Niyet ve doğru politika yeterlidir. 20 yıldır eğitimin, öğretmenin sorunlarını çözmek için adım atmayan iktidardan, olumlu bir adım beklenemez. Gerçek demokrasilerde ben yaptım oldu anlayışı olmaz. Yazık ki Öğretmen Meslek Yasası’yla bu yapılmıştır. Zaten uzman olan öğretmenleri, yeniden uzman öğretmenlik için sınava sokmak yerine, onlara yansız bir kuruluş, “Bu meslek yasası doğru mu, yanlış mı” diye sorsaydı, acaba ne yanıt alırdı?

MUSTAFA GAZALCI

16 VE 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ / ÖĞRETMEN 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları