Olaylar Ve Görüşler

Nobel’in düşündürdükleri - Dr. Ömür TANYEL

06 Ekim 2022 Perşembe

“Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir”.

Mustafa Kemal Atatürk

Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödü’lü bu ayın ilk haftası sahibini buldu. İsveçli bilim insanı Svante Pääbo, “soyu tükenmiş homininlerin genomları ve insan evrimi hakkındaki keşiflerinden dolayı” bu ödüle layık görüldü. Pääbo, araştırmalarını evrimsel antropoloji üzerine sürdürüyordu, yaptığı keşifler ve çalışmalar insanoğlunun genetik yapısının yüz binlerce yıl öncesindeki oluşumu ve gelişimine dayanıyordu.

DON KİŞOT’LAR

İnsanoğlunun biyolojik adı olan “homo sapiens” dışında geçmişte yaşamış ve yok olmuş insansı farklı türler de vardı. İşte bu kaybolmuş türlerin homo sapiens’le nasıl bir etkileşim içinde olduğu ve yaşamı kolaylaştırmak için hangi özelliklerini genetik kodlarıyla değiş tokuş yaptıkları bir bilinmezdi. Svante Pääbo, eski homininlerden neandertal’in genomunu sıralamak dışında denisova’yı da daha yakın tanımamızı sağladı. Homo sapiens’in ilk olarak yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika’dan yola çıkarak Avrupa ve Asya’ya yayılımı sırasında diğer türlerle etkileşimlerini DNA yapıları üzerinde yaptığı araştırmalarla ortaya koydu. Çalışmanın ufuk açıcı ve heyecan verici detayları pek çok mecrada kendine yer buldu. 

Nobel Tıp Ödülü’nü alan Svante Pääbo

Peki fizyoloji ve tıp alanında bizler bu ödüle ne kadar uzağız? Aziz Sancar’ın ödüle ulaşması bizi sevindirdi ve heyecanlandırdı. Ancak bilim üretiminde, çalışılan habitat hiçbir zaman yadsınamaz. Zira tabela üniversitesi kavramının arık normalleştiği, adrese teslim kadroların ifşalarına rağmen kurgulanmaya devam edildiği, bilimden ziyade yerel politika üretim merkezi haline gelmiş fakülte ve üniversitelerle bilim düşüncesinden uzak olunacağı muhakkak. Buralardan da tabii ki idealist bilim insanları da çıkacaktır ama topyekûn gelişme için Don Kişot’larla hedefe varılamayacağı, o Don Kişot’ların da bir gün bilim yapabileceği başka diyarlara göç etmek isteyeceği açıktır. İstatistikler de bu konuda parlak bir durum göstermiyor.

GERÇEK YOL GÖSTERİCİ

Scimago Enstitüsü, üniversiteleri ve diğer araştırma odaklı kurumları değerlendirmek için objektif verilere dayalı analizler yapmakta ve bunları topluma açık olarak yayımlamaktadır. Kullanılan ölçütler arasında merkezden yapılan yayın sayısı, bu yayınlara yapılan atıf miktarı, inovasyon ölçeğindeki yeri ve başvurulan patent sayısı gibi doneler bulunmaktadır. Sıralamalarda son beş yıllık performanslar göz önüne alınmaktadır. Dünyadaki üniversitelerin değerlendirmelerine bakıldığında ilk 300 arasında maalesef Türkiye’den hiçbir merkez yer almıyor. Sadece tıp disiplinini ilgilendiren çalışmalarda Türkiye’den 332. sırada Bilkent Üniversitesi’nin, 384. sırada Hacettepe Üniversitesi’nin geldiğini görüyoruz. 

Tabii ki üniversite öncesi eğitim düzeylerine ait istatistiklerin de parlak olmadığını PISA sonuçlarından izleyebiliyoruz. Nobel Ödülleri bizlere bilim adına heyecan verse de asıl heyecanı günün birinde ülkemizde de bu araştırmaların gerçek anlamda yapılabileceği ortamlara ve altyapılara kavuşabilmek sağlayacaktır. Nihayetinde Atatürk’ün dediği gibi “Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir”.

DR. ÖMÜR TANYEL

BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları