Olaylar Ve Görüşler

Millet İttifakı sivil toplumla mutabakat oluşturmalı - Prof. Dr. Özkan YILDIZ

07 Ocak 2023 Cumartesi

Darbe mağduru siyasal akımların ideologları, 1980’lerin sonlarında Türkiye’de demokrasi eksikliğini, tarihsel ve sosyolojik olarak devletin otoriter yapısına, canlı ve güçlü sivil toplumun inşa edilmemesine bağlamıştı. Devletin, toplumun her alanını “totaliter” bir biçimde kuşattığı, “devletin yurttaş için değil, yurttaşın devlet için var olduğu” düşüncesi, bu ideologların ortak kanısıydı. Öyle ki bu düşüncede olanların savunusuna göre Türkiye’de, canlı ve güçlü bir sivil toplumun inşası, hem bireyi devlet karşısında koruyup güçlendirecek hem de devleti demokratikleşmeye zorlayacaktı. Bu nedenle, sivil toplumun, hem nitel hem de nicel anlamda gelişmesi, politik kültürün demokratikleşmesinin ön koşulu olarak görülmüştü.

ÖRGÜTLÜ GÜÇ

Otoriter AKP rejimi başlangıçta Kürt, Alevi ve Roman vb. açılım politikalarıyla “sivil/demokratik adımlar atılıyor” izlenimi verdi. Ancak uzun iktidar döneminin son yıllarında ortaya çıkan tablo, şahıs devletinin toplumsal yaşamın her milimetrekaresini kontrol ve denetim altına almış olmasıdır. Bu denetimi, yargı organları, üniversiteler, işveren dünyası, muhalif medya ve muhalif sivil toplum (sendikalar, meslek odaları, dernekler, vakıflar) üzerindeki uygulamalarında görüyoruz. 

Oysa çağdaş demokrasilerde sivil toplum iyi toplum yönetiminin en önemli dayanağıdır. Çoğulculuk, özerklik, hoşgörü, katılımcılık, diyalog, müzakere ve uzlaşma kültürü demokrasinin kalbini oluşturmaktadır. Canlı ve uyanık sivil toplumun demokratikleşme sürecindeki en önemli katkısı, kamusal ahlak anlayışı geliştirerek iktidarın eylem ve işlemlerinden dolayı hesap verme sürecinin önünü açmasıdır. Türkiye’de otonom ve güçlü sivil toplum yapıları olsaydı otoriter tek adam yönetimine bu kadar kolay geçit verilmezdi. Türkiye, sivil toplumun gönüllü motivasyonuna ve örgütlü gücüne “Gezi Hareketi”, “Büyük Adalet Yürüyüşü”, “Kayıp 128 Milyar” ve çevre direnişlerinde tanık oldu.

ÇOĞULCULUĞUN GELİŞMESİ

6’lı masa, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” inşasında, kalıcı ve sürdürülebilir demokrasiyi sivil toplumla kuracağı mutabakatla oluşturabilir. 6’lı masanın mevcut sivil toplumla organik ilişki kurması özerk, güçlü sivil toplumu nasıl inşa edeceğini açıklaması kritik önem taşımaktadır. Sivil toplumun müzakere, katılım ve denetim kapasitesini güçlendirecek “yasal çerçeve” muhakkak yeniden oluşturulmalıdır. Devletin eylemlerinin sivil toplum tarafından denetlenmesine hizmet etmesi ve topluma devlet tarafından korunma sağlanması ancak bu yolla olanaklıdır. Demokrasi, özgürlük, temel haklar ve kaliteli büyüme için devlet ve sivil toplumun denge içinde çalışması zorunludur. 

Sivil toplum örgütleri, aşırı kutuplaşmanın yarattığı puslu iklime gömülmeden vatandaşların, aktif ve sorumlu yurttaş bilinciyle, ülkenin yaşamsal ve reel sorunlarına odaklanmasında kritik rol oynayabilirler. Böyle atıl ve gizli bir güç vardır. Bu gücün sinerjiye dönüştürülmesi demokrasi kümesi bileşenlerinin becerisine bağlıdır. Sivil toplum kuruluşları, devletin taleplerini topluma dikte etmeye değil toplumun taleplerini devlete iletme, devletin eylemlerini meşrulaştırma değil denetleme sorumluluğuyla hareket ederek çoğulcu demokrasinin gelişmesine ve kökleşmesine katkıda bulunabilirler.

PROF. DR. ÖZKAN YILDIZ

SOSYOLOG



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları