Olaylar Ve Görüşler

Mağdurum sayın savcım... - Prof. Dr. Akif ERGİN

01 Ekim 2022 Cumartesi

Cumhuriyetin ilk yıllarında, hukuk devrimi sürecinde yeni yasalar çıkarılırken taslaklarda “savcılar” için “cumhuriyet savcısı” ifadesinin yer alması dikkatleri çeker. Öyle ya “Cumhuriyet başbakanı, cumhuriyet bakanı, cumhuriyet milletvekili, cumhuriyet müsteşarı, cumhuriyet valisi/kaymakamı, cumhuriyet büyükelçisi, cumhuriyet hâkimi, cumhuriyet emniyet müdürü denmediği halde neden sadece savcılar, ‘cumhuriyet’ sıfatını taşıyacaklar?”

Bu duruma tepki gösterilir. Tartışmalar Atatürk’ün huzuruna da taşınır. Atatürk, anılan çalışmaların başında bulunan, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tan konuya ilişkin açıklama ister. Bozkurt şu açıklamayı yapar:

“Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler. Hukuk dışına çıkabilirler. Onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan Cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. Onun içindir ki sadece savcılar için ‘cumhuriyet savcısı’ denilmelidir.”

‘DEVAM ET BOZKURT’

Atatürk bu açıklamadan memnun kalır ve “Devam et Bozkurt...” diyerek verir onayını. Devam edilir ve ilk kez 4 Nisan 1929 tarih ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda “cumhuriyet savcısı” ve “cumhuriyet başsavcısı” ifadelerine yer verilir.

Millet adına, devlet adına, her ikisini de kucaklayan Cumhuriyet adına hesap sormak... Ne büyük bir yetki ne ağır bir sorumluluk bu... En önemlisi de ne büyük bir onur bu.

Mağdurların ya da kamunun haklarını savunmak, ilgili mevzuatta, Cumhuriyet savcılarının temel bir görevi olarak yer almaktadır. İşte tam da bunun için, haklarımızı korumanız için size sesleniyorum: Mağdurum sayın savcım.

LAİKLİĞİ KORUMAK SUÇ!

- Okullarımızda milli andımız okutulmuyor, milli bayramlarımız doğru dürüst kutlanmıyor.

- Atatürk devrimleri yok sayılıyor.

- Kadınlarımız yok sayılıyor.

- Laiklikten verilmedik ödün kalmadı.

- Din, kimilerince, yaşam ile ölüm arasındaki arabulucu olmaktan çıkarılıp dünya düzeninin pusulası yapılmaya çalışılıyor.

- Bilim insanı bilim yaptığı için, doğruyu söylediği için ya tehdit ediliyor ya da hakkında suç duyurusunda bulunuluyor.

- Sanatçılara gözdağı verilmek isteniyor.

- Birbirimize düştük, neredeyse bölünüyoruz.

- Bizim olan 19 Mayıs ile bizim olan 29 Mayıs arasında, bizim olan Kocatepe ile bizim olan Malazgirt arasında kutlama tercihleri yapılıyor.

- Yüzyıllık Cumhuriyet çınarının kökleri kemirilerek kurutulmaya çalışılıyor.

- Atatürk’ü, Cumhuriyeti, devrimleri, anayasamızda yer alan laiklik ilkesini korumaya kalkmak neredeyse suç oluyor. 

- Bütün bunlar olurken anayasanın ve yasaların kendisine tanıdığı yetkileri kullanmayanlar, emrettiği görevleri yerine getirmeyenler var.

- Görev isminin önünde milletin ve devletin gücünü arkasında hissettirecek koskoca “Cumhuriyet” adını taşıyanların mutlaka cesur olması gerekmez mi?

Ne yazık ki yetkilerini kullanmayanlar, görevlerini yapmayanlar yüzünden bir gün kararlı bir karanlık dikilecek karşımıza...

PROF. DR. AKİF ERGİN

EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları