Olaylar Ve Görüşler

Laiklik, liberaller ve İslamcıların çıkmazları - Doğan ERGENÇ

17 Ağustos 2023 Perşembe

Cumhuriyetin yüzüncü yılındayız. Bu yıl, Cumhuriyet hakkında epey şey yazıldı, çizildi. Hiç kuşkusuz, daha da yazılacak, yüz yılın muhasebesi yapılacaktır. Bu yazıda ise çok kısa olarak, 1923 Cumhuriyetinin neden “siyasal İslamcı” bir tehditle karşı karşıya kaldığı tartışılacaktır. 

Bir dönem AKP’ye demokrasi adına, insan hakları adına destek veren liberal çevreler de artık siyasal İslamın Türkiye için bir tehdit olduğunu kabul ediyor. Bilindiği gibi, bu çevreler geçmişte, laikliğin tehlikede olduğunu söyleyenlere inanmıyor, ısrarla Türkiye’nin demokratikleştiğini iddia ediyorlardı. Şimdi ise laikliğin önemini anlamış gibiler. Ancak yine de içlerinden bazıları ciddi bir hata yapıyor. Diyorlar ki “Eğer bugün siyasal İslamcılar otoriter bir rejim inşa ettilerse, bunun baş sorumlusu insanların inanç özgürlüğünü yok sayan ‘katı laiklik’ anlayışıdır.”

Evet, üç aşağı beş yukarı böyle söyleniyor. Bu çevrelere göre “Cumhuriyet, dindarlara baskı yapmış, insanların inançlarını özgürce yaşamalarını engellemiştir ve tam da bu nedenle dindar halk, siyasal İslamcı bir partiye destek vermektedir.”

UZAKLAŞILAN KAZANIMLAR

Neresinden bakılırsa bakılsın, hatalı bir görüş bu. Aksine Türkiye “katı laiklik” uygulamaları nedeniyle bugünlere gelmedi; laiklikten, Cumhuriyetin kazanımlarından adım adım uzaklaşıldığı için bugünlere geldi. 

Şimdi Türkiye’nin adım adım laiklikten uzaklaşma öyküsünü birkaç maddeyle özetleyelim. 

  • Özellikle Soğuk Savaş döneminde sağ iktidarlar komünizmin panzehiri olarak gördükleri İslamcı hareketleri desteklemişlerdir. Bu dönemde imam hatip okullarının sayısı artmış, tarikatların ve cemaatlerin önü açılmıştır. Türkiye’nin modernleşme sürecinde elde ettiği kazanımların zarar görmesinde bu dönemde uygulanan politikaların önemli bir payı vardır. 
  • Emperyalist merkezler hem komünizme hem de Ortadoğu’daki ulusalcı, kamucu ve laik hareketlere karşı dinci gerici akımları desteklemişlerdir. Türkiye’nin ve İslam ülkelerinin siyasal İslamcı bir tehditle karşı karşıya kalmasında bunun da ciddi bir payı vardır. 
  • 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte bir taraftan neoliberal politikalar hayata geçirilirken diğer taraftan dinci gericiliğin önü açılmıştır. Zorunlu din dersleri bu dönemin ürünüdür. Bu dönemde, Kemalizm resmi ideoloji olmaktan çıkmış, “Türk İslam sentezi” bir bakıma resmi ideoloji olmuştur. 
  • Aydınlanma, modernleşme ve evrensellik eleştirilerinin öne çıktığı bir dünya, İslamcı çevreleri gayet memnun etmiştir. 
  • Soğuk Savaş döneminde sola karşı radikal İslamcıları destekleyen emperyalist merkezler, tehdit olarak gördükleri radikal islama karşı, “ılımlı İslamı” desteklemişlerdir. Hatta Türkiye bu “ılımlı İslam” politikasının laboratuvarı olmuştur. 

YANILGININ NEDENİ

Türkiye’de siyasal İslamın güçlenmesinin önde gelen sebeplerini yukarıda sıraladığımız üzere, konunun katı laiklikle bir ilgisi yoktur. Türkiye tarihini “devlet-toplum” ya da “merkez-çevre” çatışması üzerinden okuyan liberaller emperyalizm, sınıf mücadelesi gibi konuları büyük ölçüde görmezden gelmektedir. Bu da onların sürekli hatalı tespitler yapmalarına neden olmaktadır.

DOĞAN ERGENÇ

SOSYOLOG



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları