Olaylar Ve Görüşler

Laiklik demokrasinin önkoşuludur - Yıldız AKALIN

07 Nisan 2022 Perşembe

Sanayi toplumlarında sosyal adaleti, barışı, özgürlükleri, en iyi şekilde sağlayacak düzen ancak demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde gerçekleşir.

Bu hedefe ulaşmak için Türk aydınları, cemaat ve ümmet koşullarından arınıp, işbölümü ilerlemiş, yapıları farklılaşmış çağdaş ulusal sanayi toplumu ve bilgi toplumu mücadelesi vermek zorundadır. Çağdaş, ulusal sanayi toplumu ancak bilimi rehber edinen toplumlarda oluşur.

İşte laiklik, bunu sağlayacak toplumsal düzenin adıdır. Bilimsel düşünüşü yerleştirmek ve demokratik bir düzen kurmak ise ancak Laik düzende olanaklıdır. Laiklik hem bilimin hem de demokrasinin temelidir. Laik düzende, bilimin geçerlilik ilkeleri ile demokratik düzenin meşruluk ölçüleri aynı niteliktedir. Laik inanca göre, “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir.”

Laik düzende, ne bir din, ya da mezhep, ne de kişi adına insan ilişkilerini düzenlemek üzere yasa yapılamaz.

Dünyanın hiçbir demokrasisinde, demokrasiyi ortadan kaldırmak için demokrasiyi araç olarak kullanma hakkı yoktur. “Laiklik sadece devlet ile dini ayırmak da değildir.” Laik düzende devlet, bütün inançlara ve inançsızlıklara eşit uzaklıkta olmalıdır. “Laiklik dinsizlik değildir” söylemi de doğru değildir.

ATATÜRK’ÜN ÇÖZÜMÜ 

Bu söylemi savunanlar, devletin din ve inançlara el atmasını, dincilerden yana tavır almasını hedefleyen siyasal İslamcılardır. Laik devlet ne dinin düşmanıdır ne de dinin dostudur; “Dinin tamamen dışındadır.” 

Unutulmamalıdır ki; din devleti olan Osmanlı’dan laik bir cumhuriyet yaratmak ancak Mustafa Kemal gibi büyük bir devrimcinin başarısıdır. Mustafa Kemal’in öncülüğünde, 19 Mayıs 1919’da emperyalizme ve onun işbirlikçileri hanedana karşı başlatılan Ulusal Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı, 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun zaferiyle bitti. Ve emperyalizmin Türk ordusuna karşı orantısız gücüne rağmen yenilmesi, dünyada ilktir.

Vatan ve ulusun kurtuluşu konusunda çözümler ortaya atılırken; Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesi ve kararı: Milli egemenlik dayanan, kayıtsız, şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak olmuştu.

TBMM, 3 Mart 1924’te; 158 milletvekilinin “kabul”, bir milletvekilinin “hayır” oyu ile hilafet kaldırılmıştı. 10 Nisan 1928’de anayasadan “Devletin dini İslam’dır” maddesi çıkarılarak laik düzene geçilmiştir. 5 Şubat 1937’de laiklik anayasaya değiştirilemez madde olarak yazılmıştır.

Bugün Ortadoğu’da, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da İran’da ve Afrika’daki çoğu devletlerde laiklik geçerli olmadığı için; Müslümanın Müslümanı katletmesi emperyalizmin bu ülkelerdeki yeraltı zenginliklerine el koyabilmek için siyasal İslamcıları tetikçi olarak kullanmalarından kaynaklanmaktadır.

SONSUZA DEK

Türkiye’de ırkçıların ve siyasal İslamcılarının Menemen’de, Düzce’de, Bingöl-Diyarbakır’da Sivas’ta, Çorum’da, Maraş’ta denedikleri kanlı kalkışmaları başarılı olamamışlardır. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyanet İşleri Başkanı da laiklik karşıtı odakların temsilcisi olamaz ve devlet katında Genel Kurmay Başkanı’nın önünde duramaz, ordu birliği teftiş edemez! Herkes haddini bilecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti laiktir! Sonsuza dek laik cumhuriyet olarak kalacaktır!

YILDIZ AKALIN

HDF ESKİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları