Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kültür Yapılarında Anıtsal Simgesellik - Prof. Dr. Erhan KARAESMEN
7 Mayıs 1945 günü Almanya, teslim olduğunu ilan etmiş olmasına rağmen, II. Dünya Savaşı sona erdirildiği halde İngiliz Hava Birlikleri, Dresden kentine bir büyük gece taaruzu düzenledi. Yüzlerce bina yıkımının ve binlerce can kaybının yaşandığı bu insanlık ayıbının ardından Dresden’de bina onarımı ve yeniden yapımı işlerine girişildi. İlk planlanan, tamamlanan yapı, kamusal kullanıma açık “Dresden Semper Opera Binası” oldu.
İnsanoğlu birincil ihtiyaç olan barınma olgusunu karşılayacak
mesken yapıları düzenlemesi ile yola çıkmıştır. Yapı, insanoğlunun yaşamında ve
uygarlığın gelişmesinde asal görevler
taşımış fiziksel bir oluşumdur. Mağara yaşamından doğanın açık hava koşullarına
geçildiğinde insanlar,
bireysel ihtiyaçlara ve toplu
grup yaşamının gereksinmelerine cevap verecek yapılar icat etmiştir.
Toplumsal
yaşamın gelişmesiyle yol, köprü
ve benzeri altyapı tesislerinin de yapımı yoluna gidilmiştir. Sanatsal ve
kültürel yaşam için gerekli yapılar,
eğitim, sağlık, spor tesisleri ve ibadet mekânları, saraylar dahil kamu yönetim binaları yapımı da toplumsal
evrimi tamamlayan etkinliklerdi. Ayrıca toplumsal gelişmelerin ve insanlık
tarihinin çeşitli değerlerine
saygı amacı ile toplanılan ve buluşulan mekânlar da bu anlamlı örnekler
arasında yer almaktadır.
Eski Akdeniz uygarlıklarından söz edersek Mısır firavunlarının
saraylarında olduğu gibi Roma ve Eski Yunan dönemlerinin “amfiteatr”
geometrili sosyal ve kültürel yapılarında da bu özelliklerin izlerine rastlandığı bilinegelmiştir. Mısır ve Maya
uygarlıklarının ürünü olan piramit yapıları ise işe yararlılık unsurundan daha çok simgesel güç anlatımı yolunda anıtsal görüntüyü öne çıkaran çok özel yapılar
olarak bilinir.
ÖZENSİZ VE ACELECİ TAVIR
Yakın çağların
ve günümüzün toplumsal imge taşıyıcılığı daha çok sanat ve kültür yapılarına tanınmış hafifçe
çapraşıklığı da bulunan bir
ayrıcalıktır. Çağdaş
toplumların dikkat alanında konser ve tiyatro salonları, opera binaları, müze
ve kütüphaneler öncelikle
anıtsallık ve simgesellik özellikleriyle
de yer almaktadır. Ankara’daki Anıtkabir, Sydney Opera Binası’nın okyanusa
bağrını açmış ek yapıları ilk
akla gelebilen başarılı örneklerdir.
Atatürk’ün, Ankara’nın çağdaş Türkiye’nin kültür merkezini
oluşturması yolundaki duyarlılığına ve arzusuna rağmen başkentte kalıcı bir
kültür yapısı inşa edilememişti. Büyük
gecikmelerle bir konser salonu binasına kavuşma şansı ancak doğdu. Ayrıca inşaatı henüz tam bitirilmeden bir
yerlerden gelen buyruklarla gerçekleşen
eksik ve talihsiz bir kavuşma yaşandı. İnşaat işleri tamamlanmadan paldır küldür açılışı yapılan bina ya da diğer çeşitli mühendislik tesisleri işlerine bu
ülkede maalesef çok sık
rastlanır oldu.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) yeni binasının 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı gününe tamamlanamayacağından açılış konserlerinin 3 Aralık
tarihine ertelendiği duyurulmuştu. Bu tarihte de inşaat yapımındaki
eksikliklere rağmen açılış
yapıldı. Ama CSO binasının bir yeni özel ulusal kültür yapısı olması dolayısıyla daha dikkatli olunması
beklenirdi.
GÖSTERİŞ AĞIR BASINCA…
28 yıl önceki
mimari proje yarışması değerlendirme jürisinde mutlu bir rastlantıyla görev almış olmam bu özel binaya kaçınılmaz bir duygusallıkla
yaklaşmama yol açmış
olabilir. Ancak sanat ve kültür dünyasından güvenilir uzman dostlar da bu
açılıştaki anlamsız
aceleciliği eleştiriyor.
Bu çevrelerde dile getirilen
görüşlere göre simgesel anıtsallık anlayışı ile azametli gösterişçilik birbirine karıştırılmış olarak
ortaya çıkmıştır. Oysa bir konser salonu, kültürel oluşum binası olarak kendini
göstermenin ötesinde hem seslendirmeyi yapan
müzisyenler/sanatçılar hem de dinleyiciler için müzik dinleme zevkini sağlayacak bir ortam yaratmak zorundadır.
Bilimsel alandaki gelişmeler, yapı malzemesi üretim teknikleri ve yapı
teknolojilerindeki yenilikçi
ilerlemelerin kaynağını oluşturagelmiştir. Konser salonları gibi çok özel yapılar,
bu teknolojik katkıların, ses fiziği
ve akustik bilimlerindeki gelişmelerinin de yansıdığı mekânsal düzenlemelere
olanak vermektedir. Ancak bir konser salonu yapısında müzik meraklılarına haz
verecek bir ses kalitesinin sağlanmasıyla birlikte orada çalınacak müziğin sosyokültürel ve eğitsel
nitelikler taşıyor olması da beklenir.
“CSO Gala Konserleri”
adını taşıyan ilk açılış etkinliği programındaki yapıtların müziksel
değerlerinin tartışılabilir olduğu açıktır. Gelecek dönemlerde ulusal ve evrensel kültür
değerlerine önem verilmesi
yolunda daha dikkatli olunacağını umarak tüm bu edilgenliklere karşın
Ankara’nın yeni “CSO Salonu”na
hoş geldin diyoruz.
Prof. Dr. Erhan KARAESMEN
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Mansur Yavaş'tan jet yanıt!
- İstanbul'da metro yangını
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı