Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kıbrıs Politikasında Yeni Yaklaşım - Prof. Dr. Hakkı KESKİN
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimini Ersin Tatar kazandı. Kıbrıs’ta 50
yıldır süregelen ve adada her alanda eşit haklara sahip iki bölgeli ve iki toplumlu bir devlet ve
hükümet yapısının oluşturulmasına, Rum tarafının yanaşmadığı ve de yanaşmayacağı açıkça kanıtlanmıştır.
Ersin Tatar bu
gerçeği görerek, artık Rum tarafının bu oyalama stratejisine uyulmayarak,
KKTC’nin devlet olarak tanınmasına ve Türkiye ile çalışılacağı politikasına vurgu yaptı.
Oysa Mustafa Akıncı’nın, kendisinin de Rum tarafıyla yaptığı ve hiçbir sonuç getiremeyen görüşmelere karşın, bundan sonra da bu politikasını sürdüreceğini savunmasına, hayret etmemek olası değildir.
AB ülkelerinden Kuzey Kıbrıs’a uygulanan Ambargonun kalkmasını ve
doğrudan uçak seferlerinin
yapılabilmesini bile Rum tarafı yıllardır veto ederek engellemektedir.
Bilindiği gibi AB kararları oybirliğiyle alınabildiğinden, Kuzey Kıbrıs ile
ilgili kararlar Rum tarafından engellenmektedir.
Türk tarafı, on yıllardır
süren bu görüşmelerde, Rum
tarafından en azından bu vetonun uygulanmamasını sağlayabilirdi. Ne var ki Rum
tarafı buna bile yanaşmamıştır.
Son günlerde Rum tarafının Kuzey Kıbrıs’tan istediği yerlerin
haritası yayınlandı. Bu
pervasız istekler bile Rum tarafıyla anlaşmanın asla mümkün olamayacağını göstermektedir. Öte yandan Rum
tarafı, Türkiye’nin garantörlük
hakkından vazgeçmesinde ve
Türk askerlerini adadan çekilmesinde
ısrar etmektedir.
Bu taleplerin ne KKTC ve ne de Türkiye tarafından kabul
edilmesi tabii ki olası değildir.
BİR SÜRE BİZ DE SAVUNDUK
Milletvekilliğim döneminde Alman Sol Partisi’nin AB ilişkileri sorumlusu olarak, Kıbrıs’ta çözüm konusu üzerinde önemle durduk.
30 Mart-2 Nisan 2007 tarihlerinde Almanya, Belçika, Danimarka, İsveç, İsviçre ve Avusturya’dan gelen 20 siyasetçi olarak “Kıbrıs sorununa kalıcı ve iki toplumun haklarını eşit düzeyde koruyan çözüm istiyoruz” açıklaması yaptık.
“Kalıcı ve barışçıl bir çözüm ancak iki toplum için her alanda eşitlik ilkesine uyulmasıyla olasıdır. (...) Bizler, Kıbrıs halkının, gerek Rum gerekse Türk toplumunun kalıcı barışından yanayız. Bizler, iki toplumun her alanda eşitlik ilkesine dayalı haklarla yaşamasından yanayız. (...) Kıbrıs Türk toplumuna yıllardır eşit davranılmadığı ve haksızlık yapıldığı kanısındayız. Üstelik bu haksızlık üzerine inşa edilen bir yaklaşımla, Türkiye’nin AB üyeliğine de aynı şekilde eşit davranılmamaktadır.”
Ortak çağrımızda, AB’ni ve AB dönem başkanı Almanya’yı, “Kuzey Kıbrıs’a verdiği sözleri tutmaya, özellikle haksız bir uygulama olduğu artık tüm dünya kamuoyu tarafından bile dile getirilen Kuzey Kıbrıs’a yönelik izolasyonun sona erdirilmesi için, doğrudan ticareti düzenleyen tüzüğün bir an önce kabul edilmesini, Ercan Havalimanı’nın uluslararası doğrudan uçuşlara açılmasını, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu`nda temsil edilmesini, Kıbrıs’ın iki resmi dilinden biri olan Türkçe’nin de AB’nin resmi dillerinden biri olarak kabul edilmesini, Kuzey Kıbrıslıların spor, üniversiteler, kültür ve benzeri daha birçok alanda haksız bir şekilde karşılaştıkları tüm dışlamalara son verilmesini ivedi olarak bekliyoruz” açıklamasını kamuoyuyla paylaştık.
YARDIM RUMLARA GİDİYOR
Kuzey Kıbrıs Türk halkının ve KKTC yetkililerinin bu haklı
istemleri, Rum tarafının vetosu nedeniyle AB tarafından uygulanmaya konamadı.
Tabii ki bundan sonra da bu politikanın süreceği açıkça
görülmektedir.
Bu nedenle Rum
tarafının Türk tarafıyla yapılan görüşmelerin
göstermelik olarak ve tamamen
oyalama stratejisiyle yapıldığını, son on yıldır izlemekteyim. Kanımca bu görüşmelerin artık hiçbir anlamı ve gereği kalmamıştır.
Çünkü Güney Kıbrıs tüm adayı temsil yetkisiyle AB üyeliğine alınmıştır. AB tarafından verilen yardımlar Rum tarafına akmıştır. Bu nedenle Rum tarafının elindeki veto nedeniyle, istediği politikaları bundan sonra da izleyeceği kanıtlanmıştır.
ESAS SORUNU AB YARATTI
Bunun asıl nedeni, AB’nin kendi temel ilkelerine uymayarak Güney Kıbrıs’ı, tüm adayı temsil etme hakkıyla AB üyeliğine kabul etmesidir. Oysa AB’ye üye olmak isteyen ülkeler için, kendi iç sorunlarını çözmüş olmaları şartı vazgeçilemez bir koşuldur. Bu nedenle Kıbrıs’ın üyeliği Yunanistan vetosuna kadar kabul görmüyordu.
Başta Almanya olmak üzere AB, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra eski Doğu Bloku ülkelerini, özellikle de Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Baltık ülkelerini hemen AB’ye üye yapmak istiyordu. Bu durum AB ülkeleri için ekonomik ve Rusya’nın batıdan kuşatılması bakımından da stratejik öneme sahipti.
Yunanistan bu ülkelerin üyeliğe kabul edilmesini, Güney Kıbrıs’ın
hem de tüm adayı temsil edercesine AB üyeliğine kabul edilesi şartına bağladı. Çünkü diğer ülkelerin
üyeliğe alınması için yine
oybirliği gerekiyordu.
Yunanistan’ın bu zorlaması sonucu, aralarında antlaşma
sağlanamamış ve yoğun iç
sorunları olan Türk ve Rum tarafına karşın, Güney Kıbrıs tam üyeliğe
kabul edildi.
Bundan sonra KKTC ve Türkiye’nin bu yeni stratejinin gereği
olarak, KKTC’nin devlet olarak tanınması yönünde kararlı bir politika izlemeleri gerekmektedir. Uzun süreyi ve
çok iyi bir diplomasiyi
gerektiren bu yeni Kıbrıs stratejisi, bu konuda uzman diplomatlarla
hazırlanmalı ve sabırla uygulanmalıdır.
Bir başka çözüm kalmamıştır.
PROF. DR. HAKKI KESKİN
SİYASET BİLİMCİ / ESKİ ALMANYA PARLAMENTOSU MİLLETVEKİLİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İki ünlü markanın balları sahte çıktı!
- 'Üs bölgesi' kamera görüntüleri ortaya çıktı
- Atatürk 'sticker'ına basan kişiyi uçarak dövdü
- 'Sessiz katil' konusunda önemli uyarılar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Yazarımız Meydan'dan, Acemoğlu'na 'Atatürk' yanıtı
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Alnı secdeye düşenlerin iktidarında...'
- Bahçeli'nin videosu neye işaret ediyor?